Çözmek mi? Ötelemek mi?

Zor günlerden geçiyoruz. Zorluğu sadece dünyanın, içinde bulunduğumuz coğrafya ile ilgili sınır tanımaz mühendislikleriyle alakalı değil elbet. Küresel güçlerin bu coğrafyaya çökmelerini önemsemediğimden ötürü söylemiyorum. Bunu her gün yazılıp çizildiği için dikkatleri bizim açımızdan ciddî sorunlar doğuracak başka bir konuya çekmek istediğim içindir. 

15 Temmuz gibi kanlı faşist darbe girişimi yaşanmasına rağmen hala bu darbe girişimini ve darbenin ana aktörü olan FETÖ yapılanmasını belirgin bir şekilde tarif edebilmiş değiliz. 

Gerek medyada yazılan çizilen gerekse de siyaset dünyasının bu konuyu ele alış biçimi ve en önemlisi de yargının yani hukukun buna bakış acısı kafalardaki soru işaretlerini gidermiyor. 

Bunun birden fazla nedeni var:

1- Dünyanın iktidardaki AK Parti ve lideri Erdoğan’a bakış açısı. FETÖ örgütlenmesinin bu darbedeki rolü konusunda aleni ve şeffaf deliller olmasına rağmen kabul edilemez bir engel olarak duruyor. Erdoğan nefreti ve karşıtlığı bir kanlı iç savaşla sonuçlansa bile kendileri açısından makul bir gerekçe olarak kabul görülebiliyor. Bu bakış açısı içerideki kimi yapıları direk etkilediğinden darbe psikolojisini boşa çıkarma önünde bariyerler oluşturmaktadır.

2- Darbeler ve darbecilerle mücadelenin adı net konulmadığı takdirde hukuki ve siyasi olarak ciddî zorluklarla karşılaşacağımız apaçıktır. Öyle sanıldığı gibi adını açık ve net olarak koymak hiç de kolay değil. Hele ki 40 yıl gibi uzun bir zaman diliminde kendisini kamufle etmiş ve bu zaman diliminin 35 yılını meşru zeminlerini kullanmış bir örgütün kanlı bir darbe girişiminde bulunduğunu düşünürsek 35 yıl ile son 5 yıl arasındaki örgütsel tarifi yapmak büyük sabır ve ustalık ister.

Hepimizin geleceği açısından bu sabır ve ustalığa ihtiyaç var!

Böylesine hayati derecedeki meselelerde gri alan bırakmak meseleyi sulandırma, mağduriyete açık hale getirmek ile bu meseleden, kendi çıkarlarını daha da pekiştirmek isteyen her türlü kişi, kurum ve örgütsel yapıya alan açmak olur. 

Bu durumun yaratacağı yıkıcı sonuçlarından korunmanın yegâne yol ve yöntemi bu kanlı örgütün 40 yıllık zaman dilimindeki: 

1- Geçmiş devletin dindar, muhafazakâr insanlara karşı uyguladığı politikalar sonucu bu örgütün mazlum ve dindar görülmesi nedeniyle katılanlar.

2- Yıllarca bu ülkeyi yöneten devlet ve siyaset kurumlarının bu örgütü teşvik ve normal bir cemaatmiş gibi desteklemesi.

3- Bu iki maddeden ötürü toplumun önemli kesiminin bu örgütle, ekonomik, kültürel ve siyasi ilişki içerisine girmesi.

Bu gri alanı örgütün dikey mekanizmasından ayırmadan yapılacak her türlü tarif ve yargılama örgütü zayıflatmak yerine daha da güçlü hale getirecektir!