Çözüm için ilerlemenin tam zamanı

Ne diyeceğime geçmeden bir takdirimi iletmek isterim: Kendisine zor gelse, bağrına taş basması gerekse bile, bizim milletimiz kendisini aşarak toplumun yararı noktasında olumlu tavırlar sergiliyor... İnanılmaz bir özellik bu.

Başında ‘terör’ belâsı bulunan ülkelerin sorunu başından def etmek için giriştiği çabalarda en önemli engel hep kamuoyu olmuştur. Bu sebeple perde gerisinden yürütülen görüşmeler sonuca yaklaşılıncaya kadar gizli tutulur. Kamuoyu can alıcı eylemler yapan örgütle temas kurulmasını kolay hazmedemez çünkü...

İngiltere’de, İspanya’da her şey olup bittikten sonra gelişmelerden haberdar olmuştu insanlar...

Günümüzde sır saklamak eskisi kadar kolay değil. Sosyal medya denilen mecralar her şeyi göz önüne taşıyor; ayrıca internet gayya kuyusu içerisine atılan bilgiler ânında herkesin durumdan haberdar olmasını sağlıyor. İktidarların perde gerisinden müzakere yürütmesi ve görüşmeleri gizli tutması hayli zor.

Ne diyelim? Sosyal medya çıktı, mertlik bozuldu.

Terörle mücadelede paralel çalışmalarla sonuç almaya çabalayan devlet, arada ciddi tökezlemeler yaşandığı halde, yolundan dönmedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son açıklamaları yeni bir hamlenin başlamak üzere olduğunun işaretleriyle dolu. Suriye’ye yönelik politikada değişime gidilmesi daha rahat hareket kabiliyeti sağladı; bundan da yararlanıyor hükümet...

Aslında yapılması gerekenlerin neler olduğunu hemen herkes biliyor, nelerin yapılamayacağını da... Bir taraf sürekli yapılamayacakların yapılmasında ısrarlı olduğu için öbür taraf yapılabilecekleri gündeme almakta tereddüt etti; şimdi yapılabilecekler yönünde adımlar atılarak karşı tarafın yapılamayacaklarda ısrar inadının kırılması amaçlanabilir.

Demokratik hak ve özgürlükler, anayasal eşit vatandaşlık ve yerinden yönetim ilkeleri çerçevesinde çözülmeyecek bir sorun olacağını sanmıyorum.

Sananlar var mı? İkide bir mayın patlatarak, saldırıya geçerek, okulları yakarak, küçük öğrencileri korkutup öğretmen kaçırarak şer eylemlerine devam edenlerin niyetlerinin sorunlara dikkat çekmek veya varolan sorunların çözülmesini istemek olmadığı çok belirgin. Terör ikliminin devam etmesini özgürlükler alanının genişlemesine yeğleyenler, belli ki, kolay kolay bu alışkanlıklarını bırakmak niyetinde değiller...

İşte esas sorun da bu; yani yıllardan beri elinde silâh dağlarda hayat sürenler ile eline bomba verilerek sınırın karşı tarafına yollanan gençlerin bu alışkanlıklarından nasıl vazgeçirileceği...

Kimse kimseyi kandırmaya kalkışmasın, esas sorunun bu olduğu, teröre son noktayı koymadan rahat ve huzura kavuşmamızın mümkün olmadığı artık görülmeli.

Gerçeği görmeye yarayacak pek çok gelişme yaşanıyor günümüzde: İhtilâfların silâh zoruyla çözümü döneminin bittiği, en keskin taleplerin bile demokrasi içinde ifade edilebildiği bir döneme girildiği gözlere sokulacak kadar açık seçik ortada... Ayrıca terörden dolaylı yararlanan yabancılar da, günümüze özel sebeplerle, destek çıkmada eskisi kadar iştahlı değiller. Bazen tökezlese ve hedeften şaşmış gibi görünse bile, Türkiye, hâlâ bu bölgenin en önemli ülkesi... Millet de sorunun çözümü için gerekirse bağrına taş basmaya hazır...

Ne duruyoruz öyleyse?