Yayýncýlýk esasýnda bir ‘’yaþanan iliþkiler’’ meselesidir. Özel olarak televizyonculuk da yaþanan iliþkilere görsel bir boyut ekleyip, olup biten her þeye bir baþka ‘’inanýrlýk’’ katma çabasýdýr. Her iliþki türünün, örtük biçimde bir inançlar ve varsayýmlar kümesi içerdiðini söylemek çok haklý ve doðru bir tespittir. Bu inançlar ve varsayýmlarýn kendileri de “doðruluk/ yanlýþlýk” yargýlarýna her zaman açýktýr.
Yaþanan iliþkilerin toplumsal pratiði ve kaynaðýný bu pratikten alan nesnel ve tarafsýz bilgi arasýnda doðrudan “taþýyýcý” olmak büyük bir sorumluluk gerektirir. Ehil olmak, yeterli ve yetenekli olmak gibi niteliklerin yaný sýra, esasen taþýyýcý olabilmenin “imkanlarýna sahip” olmak da hayati önemde kriterler arasýndadýr.
2009 yýlýnda devlet Kürt dili adýna reform deðerinde bir atým attý ve adý TRT Þeþ olan bir TV kanalýný yayýn hayatýna açtý. Bu adým kendi baþýna bütün cumhuriyet tarihi boyunca Kürt dili konusunda atýlan ilk ve tek adýmdý. Çok önemli ve çok deðerliydi. Aradan yedi yýl geçti. Ýlk yýllarda göze çarpan kimi eksiklik ve aksaklýklarý, devlet refleksinin durumu yavaþ yavaþ içselleþtirmesine ve ilk kuruluþta kuruma çöreklenen Gülenist çetenin dar ve ayýrýmcýlýk yapan çizgisine baðlamak mümkündü.
Bu yazýnýn amacý magazinel olarak bir TV eleþtirisi yapmak deðildir. Açýkça söylemek lazým gelir ki, þimdiki adýyla TRT Kurdi, yaþanan iliþkileri bugün itibariyle karþýlamak ve kapsamaktan hala çok uzaktýr. Kurum hem Kürt dilinin dinamizminden istifade edemiyor hem de Kürt sosyolojisindeki deðiþimlerin sözcüðünü yapmakta son derece yetersiz.
Durumun tespitine dönük deðerlendirmeler yapýlýrken her þeyden önce TRT Kurdi’nin sembolik bir bütçe ile sýnýrlandýðýný unutmamak gerek. “Sýnýrlý bütçe” yetmiyormuþ gibi, bir de kurum, hala çok ciddi bir reklam ambargosu ile karþý karþýya. Bugün bu koþullarda süre gelen bu ambargoyu anlaþýlýr bulmak mümkün deðildir. Bu ambargonun hiçbir haklý gerekçesi yoktur.
Türkiye’nin bir numaralý sorununun dilsel temsiliyetine aday böyle bir kuruma karþý, böylesine bir duyarsýzlýk, öyle sanýyorum ki en az yayýncýlýk kalitesi kadar ciddiyetle üstünde durulmasý gereken çok önemli bir sorundur. Ýlk adým olarak devlet ve hükümet temsil ettiði ekonomik kurumlarýn reklamlarýný bu kuruma yönlendirmek için teþfik edici, özendirici olmak durumundadýr. Eðer devletin iktisadi kurumlarý bu özen ve hassasiyeti göstermezlerse, en hafif deyimle serbest piyasanýn diðer özel kurumlarý buna cesaret edemezler.
Doðrusunu söylemek gerekirse bu devasa sorun çözülmeden TRT Kurdi’nin yayýn politikasýna ve habercilik kalitesine yöneltilecek eleþtiriler beraberinde büyük haksýzlýklar taþýyacak. Ýmkana sahip olmayanlardan en iyisini yapmalarýný istemek ve beklemek adalet duygusuyla baðdaþmaz.
TRT Kurdi’nin kendi amaçlarýna hizmet edebilmesi, en az El-Cezire kadar dinamik ve en az Rudaw kadar da geniþ bir organizasyon aðýna sahip olmasý gerekir. Kadro ve kalite sorunu ya da baþka bir deyimle kadro ve kalite eleþtirisi iþte o zaman gerçek bir anlam kazanabilir.
Özel Bakanlýðýn çekim alanýnda olan bir TRT Kurdi hiç kuþku yok ki, þimdiden daha fonksiyonel, üretken ve daha dinamik olacaktýr. Kürt toplumunda olan her tür haber ve bilgi ile birlikte, bu toplumun bir bütün olarak hayatýna, hayatýnýn içinde “yaþanan iliþkilerin” tümüne odaklanmak gerekir. Kürt sosyalleþmesinin aktör ve starlarýna statü kazandýrmak, dil, edebiyat, müzik, sinema ve spora daha derinlemesine nufüz etmek artýk ertelenemez görevlerdir.