Çözüm iradesi kimin elinde

Hükümet milli birlik ve kardeşliği geliştirmek, demokratik hak ve kazanımları artırmak için çözüm sürecini gündeme getirdi ve bu konuda son derece cesur adımlar attı, riskler aldı. Ancak son zamanlarda çözüm sürecini zehirlemeye yönelik dış uzantıları olan tehlikeli adımlar atılmaktadır. Amaç bellidir. Türkiye’nin çözümle kardeşlik ve güç kazanmasının yolunu kesmektir. Kobani bahaneli gösterilerin şiddet boyutu bunun en açık delillerinden sadece birisidir.

Kamusal düzene sahip çıkmak yerine, kamusal düzenin tahrip edilmeye çalışılması sokak çağrısı yapan HDP’ye darbe vurmuştur. Kandil çözüm iradesinde samimiyetini yitirmeye başlamıştır. Siyasi ve diğer bileşenlerin samimiyetini göstermesi için barışa sonuna kadar sahip çıkması ve silah bırakması şarttır.

Silaha sarılmak, masum insanların ölümüne sebep olmak barış iradesine inanan insanların bu inancını sarsmak HDP’nin siyasi zemindeki varlığına da büyük bir darbe vurmuştur. HDP yaşananlardan ders almalı ve kendisine çeki düzen vermelidir.

Bölge ziyaretinde birebir görüştüğüm bölge halkı çözüm sürecini herkesten daha çok sahiplenmiştir. Konuştuğum bölge halkı HDP’nin son zamanlarda ki tavırlarından son derece rahatsızdır. Batı da yaşayan Kürt kardeşlerimizde HDP’nin süreci zehirlemeye yönelik eylem ve söylemlerini kesinlikle tasvip etmemektedir. Doğusuyla Batısıyla Kürt kardeşlerimiz hükümetin çözüm yönünde ki iradesini sonuna kadar desteklemektedir. Kobani bahaneli şiddet olaylarına en sert tepkinin İzmir’de yaşayan bölge halkından gelmesi anlamlıdır. Diyarbakır, Mardin, Urfa, Batman gibi illerden İzmir’e göç eden kardeşlerimizin oluşturduğu en güçlü sivil toplum kuruluşlarından birisi olan Anadolu Birliği Derneği gibi STK’larda çözüm iradesinin zehirlenmesinin kesinlikle karşısında olduğunu ifade etmişler, bununla da yetinmeyerek, HDP’nin son eylemlerinin kabul edilemez olduğunu kamuoyuna deklare etmişlerdir.

İzmir deyip geçmeyin. HDP, batı da en fazla oyunu İzmir’de artırdı. Yerel seçimlerde 89 bin oy alan HDP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu rakamı 189 bine çıkarmıştı. Yani yüzde 3,4'ten yüzde 8 oy oranına ulaşmıştı.

Diğer taraftan şu bilinmelidir ki HDP çözüm iradesinin tek bir tarafı da değildir. Çünkü çözüm sürecinin gerçek sahibi halktır. Selahattin Demirtaş’ın ABD seyahatinden hemen sonra sokak çağrısı yapması da manidardır. Üst akılların çözüm iradesini, milli birlik-bütünlük ve kardeşliğimizi zehirlemeye yönelik girişimleri son bulmamıştır.

PKK üst akılların emriyle yeni ihanetler için Türkiye’ye tuzaklar kurmaya çalışabilir. Çünkü bu yapının düşüncesi kesinlikle Kürt halkının geleceği değildir. Bu yapı üst akılların emirleriyle hareket eden ve sadece kendi geleceğini düşünen ülkemizi parçalamak isteyenlerin oyuncağı olmaktan hala kurtulamamıştır. PKK bundan sonra Kaos planlarını uygulamaya çalışırsa karşısında son derece kararlı olan siyasi iradeyi ve en başta da bölge halkını bulacaktır. Bu siyasi irade de bu oyunları bertaraf edecek yetkinliğe sahiptir. PKK yapısına gerçekten hakimse, çözüm sürecini sabote etmeyi bırakıp, sahiplenmesi gerekir. İsrail, Almanya, ABD, İngiltere gibi yapılarla işbirliği yapmak ve birlikte hareket etmek, Ortadoğu’da nice acıklı hikayelerden birisi olmuştur. Nasıl ki İŞİD’in beynini bu dış istihbarat unsurları kumanda ediyorsa, PKK’yı da bazı unsurlar kumanda etmektedir. Bazı büyük güçleri arkasına aldığını sanan PKK satılmış bir taşeron olmadığını iddia ediyorsa ve çözüm sürecinde samimiyse silahları derhal bırakmalıdır. Aksi takdirde bunca atılan adımlara rağmen silah bırakmayan PKK dış güçlerin Türkiye’ye karşı savaş unsurları olarak değerlendirilecektir. Buna bölge halkı da destek verecektir.