Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Mehmet Görmez’in Ýran ve Suudi Arabistan’da gerçekleþtirdiði temas ve çaðrýlarýn tarihi deðeri var... Zira mezhep ve meþrep çatýþmalarýnýn yol açtýðý aðýr bilançolarýn tüm insanlýk huzurunda mahcubiyetimize sebebiyet verdiði, zor bir dönemden geçiyoruz...
Bizde adettir baþýmýza fena bir iþ geldiðinde bunun sebebini muhakkak “dýþ mihraklar”da ararýz. Ama bu sefer, birbirimizle uðraþmaktan neredeyse Siyonistleri bile unuttuk...
Siyasi, toplumsal, etnik kimliðe has veya ekonomik sorunlarýmýzý bile sanki dini bir sorunmuþ gibi telakki ediyoruz. Hatta mezhep algýmýz çoðu kez dipteki sorunlarýmýz için elveriþli birer perdeye dönüþüyor. Örnek mi... Ýþte Suriye... Suriye’deki iç savaþ, aðýr mülteci sorunu, kimyasal silah kullanýmý, iþkence gibi konular, apaçýk birer trajedi, aþikar manada bir insanlýk suçu ve krizi olduðu halde sanki mezhep savaþýndan ibaretmiþ gibi takdim ediliyor...
Yüz binlerce insan ülkesini terk etmek zorunda kalýrken, varil bombalarýna maruz kalmýþ binlerce çocuk paramparça olurken, genç kýzlar, kadýnlar tecavüze uðrarken... Ýçimizden bazýlarý bu haberlere garip bir soðukkanlýlýkla bakabiliyor. Sanki aklýný yitirmiþ insanlar gibi tepkisizlikle karþýlanabiliyor bu tip vakalar. “O, bizden deðildi zaten” diyenlerimizin cümlesi, “O, zaten hak ediyordu”ya kadar gidebiliyor... Oysa bu bir din savaþý deðil. Bu mezhep savaþý da deðil... Bu çok açýk bir zulüm...
***
Ýran’da Vahdet Haftasý dolayýsýyla temaslarda bulunan Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Görmez “Þiddet ortamlarýndan yeni türeyen akýmlar ile medeniyetler kuran Ýslam’ýn ana yolu arasýnda ciddi bir çatýþma söz konusudur. Doðrudan Þiilik ve Sünnilik arasýnda deðil, yeni ortaya çýkmýþ tekfirci þiddet anlayýþlarý ile tarih boyunca Ýslam medeniyetini inþa eden ana yollar arasýnda bugün bir ihtilaf söz konusudur” dedi... Bu ifadesiyle bölgede her kesime kan kusturan DAEÞ’e atýf yaptýðý ortada ve ayný tekfirci grubun yol açtýðý islamofobik sürece de dikkat çekiyor...
***
Diðer önemli görüþmeyse Suudi Arabistan Evkaf /Teblið ve Ýrþat Bakaný Dr. Salih binAbdülaziz ile gerçekleþti. Ýslam coðrafyasýnda yaþananlardan dolayý sadece Müslümanlar ya da Ýslam ülkelerinin deðil, özellikle Ýslam dininin zarar gördüðünü belirtti Görmez Hoca... “Ümmetin bütün çocuklarý ateþe doðru yürüyorlar. Hepimize düþen, öncelikle ümmetin çocuklarýný ateþe düþmekten korumaktýr” þeklindeki ifadeleri tarihe not düþen bir çýðlýk hükmündeydi adeta...
***
Tevhid ve Nübüvvet konusu, Prof. Görmez’in her iki ülkedeki görüþmelerinde de ana ekseni oluþturdu. Allah’a ve Resulü’ne iman konusu tüm Müslümanlarý birleþtirici ve “ümmet” eyleyici bir temeli iþaret ediyor. Peki Prof. Görmez’in bu atýflarý “mezhep” kavramýný dýþlayan, reddeden bir amaç mý taþýyor?
“Zehebe” gidilen yol anlamýyla, dini düþünsel manada kavramak kadar dini bilginin günlük hayatta yaþanmasýný da ifade ediyor. Deðiþkenlerin sabitelerle olan iliþkisini kurmak da diyebiliriz buna bir yönüyle. Bu baðlamda mezhepler hem dini anlamlar dünyamýzý kurmak hem de yeryüzü pratiklerimizi çeþitlendirmek adýna deðerli medeni birikimlerdir. Ciddi anlamda geleneði ifade ederler... Bugünkü kaotik ve çatýþmacýlýða gayet açýk durumdan yola çýkarak mezhepleri reddetmek yoluna sapmaksa bambaþka bir karmaþadýr. Mezhepçiliði ve mezhep savaþýmýný tenkit ederken kimseyi mezhep inkarý veya reddine zorlamaya da hakkýmýz yoktur... Aksi taktirde Ýslamýn Protestanlaþtýrýlmasý þeklinde baþka bir kopuþa savruluruz...