Baþbakan Erdoðan’ýn Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Baþkaný Mesut Barzani’yi Diyarbakýr’daki yatýrýmlarýn açýlýþlarý ve 300 çiftin toplu nikah törenine davet etmesinin ‘þifreleri’ iki gündür çözülüyor!
Aslýnda Barzani’nin geliþinde þifreler yok.
Gayet açýk;
-Barzani’nin daveti, terörün sona ermesi ve terör örgütünün silah býrakmasýna yönelik çözüm sürecine ‘destek’ amaçlý.
-Davete gerekçe olan ‘yatýrým’ ve ‘nikah’ törenleri, çözüm sürecinin hem parçasý hem de sonucu olan ‘kalkýnma’ ve ‘mutluluk’ anlamlarýyla özellikle seçilmiþ.
-Çözüm sürecinin hedefindeki ‘örgüt’, terörü Türkiye’de yapan, ancak merkezi Barzani’nin sorumlu olduðu topraklarda bulunan bir örgüttür; bu itibarla süreç doðrudan Barzani’yi de kapsamaktadýr. Barzani yönetimi de silahlý bir örgütle birlikte yaþamak arzusunda deðildir.
-“Barzani seçim öncesi oy için davet edildi” demek, ancak çözüm sürecinin de oy için baþlatýldýðýný söylemek kadar anlamlýdýr!
-Türkiye’nin Barzani ile yakýnlaþmasýnýn ‘Kürt gruplarý bölme’ amaçlý olduðu iddiasý ise temelsizdir. Zira ‘Kürt gruplar’dan kastýn sadece PKK olduðu açýktýr.
-“Barzani ile hem Öcalan’a hem de örgüte mesaj veriliyor” iddiasý ‘kýsmen’ doðrudur. Çünkü Barzani, terörü deðil ‘siyaseti’ temsil ediyor; ‘siyasi mücadele’ de PKK’nýn kurucusu Öcalan’ýn örgütüne çözüm sürecinde verdiði talimattýr. Yani bu ‘gizli’ ve tek taraflý bir mesaj deðil, çözüm sürecinin temel mesajýdýr.
-BDP ve PKK Barzani’nin geliþinden rahatsýzlýðýný, “Çözüm sürecinin muhatabý Barzani deðil, Öcalan, örgüt ve partidir” diyerek gösteriyor. Elbette çözüm süreci Öcalan ile devlet kurumlarý arasýnda yürüyor, ancak ‘katký’ her yerden saðlanýr ve ilk adres Barzani’dir. Çünkü PKK ‘Barzani topraklarýnda’dýr; dahasý elini PYD ile ‘etki alanýndaki Suriye Kürt bölgesi’ne de uzatmýþtýr.
Çözüm sürecine verebileceði katkýnýn boyutunu görmek için Barzani’nin portresine bakmak yeterlidir. Ýki ana unsuru hatýrlatalým:
-Barzani, sadece bölgesinde deðil Kürtlerin yoðun yaþadýðý Irak, Ýran, Türkiye ve Suriye’deki Kürtler üzerinde de manevi etkisi yüksek bir geleneðin temsilcisidir.
-Bu özelliði, Kuzey Irak’ta ‘uluslararasý kabul görmüþ’ bir yönetim kurmayý baþarmasýyla ayrý bir anlam kazanmýþtýr.
-PKK/PYD’ye ‘rakip’ deðildir, örgüt yapýlanmasýnýn üzerindedir. Varlýðýný ‘tarihi ve siyasi güç’le edinmiþtir.
Barzani’nin Diyarbakýr’da yatýrýmlarýn açýlýþý ve nikah törenlerini Baþbakan Erdoðan’la birlikte yapýyor olmasý, geç kalýnmýþ bir geliþme.
Barzani 21 yýl önce, daha sonra Irak Cumhurbaþkaný olacak Celal Talabani’yle birlikte dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin ve Öcalan liderliðindeki PKK ile savaþýrken Türkiye tarafýndan destekleniyor, Avrupa seyahatlerini kýrmýzý TC pasaportuyla yapýyordu. 1993’te Cumhurbaþkaný Özal’ýn vefatýyla baþlayan ‘Ergenekon dönemi’nde ise ‘bölücü, aþiret reisi’ olarak gösterildi. ‘Türkiye için PKK ile savaþmalarý’ beklendi; ‘Kürtleri birbirine kýrdýrmayýz’ dediler. Haklýydýlar.
90’larýn aþaðýlayýcý, dýþlayýcý tavrý, buna karþý geliþen ‘sert dil’ 2000’lerin ortalarýna kadar iliþkileri zehirledi.
15 yýl kaybedildi.
Bugün gelinen noktada Türkiye, sýnýrlarý dýþýndaki Kürtleri ‘asli unsurlarýnýn uzantýsý/akrabasý’ olarak görüyor. Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu’nun bunu ‘özgüven göstergesi’ olarak nitelemesi ve “Önemli bir Arnavut liderin, Boþnak liderin Türkiye’ye gelmesi ne kadar doðalsa bir Kürt liderin Türkiye’ye gelmesi de o kadar doðaldýr” sözleri yeni bakýþý iþaret ediyor.
‘Boþnak’ veya ‘Arnavut’ denilince ne hissettiðinizi düþünün, sonra bu iki kelimenin yerine ‘Kürt’ koyarak yeniden okuyun.
Düþüncemizdeki imajýn giderek aynýlaþmasý, benzeþmesi ‘çözüm’ demek.
Gördüðünüz gibi konunun ‘þifreli’ bir yaný yok.