Çözüm Süreci’nde usul ve esas sorunu

Çözüm Süreci’ni yürütecek ve nihai barýþý tesis edecek ana yaklaþým nedir? Önümüzde iki yol var: Ya usulde boðulacaðýz ya da bir þekilde esasa odaklanacaðýz. 2013 Çözüm Süreci’nin esasý, fiili olarak hükûmet tarafýndan ortaya konmuþ ve tartýþmaya açýlmýþtý. Ayný yýl Nevruz’da ortaya çýkan mesaj, hükûmetin teklifini müspet bulduðu için Çözüm Süreci baþlayabilmiþti. Bu sürecin usule ve esasa dair baþlýklarý oldukça sarih ve gerçekçiydi. 

Çözüm Süreci’nin bidayetinde ortaya çýkan usul ve esaslara dair açýktan itiraz getiremeyenler, zaman içerisinde esasla kavga etmenin maliyetini göze alamayýnca, usule musallat olmayý tercih ettiler. En baþtan, ilanihaye devam edeceðini farz ettikleri “Kürt meselesi dünyasýnda” esasý tehir edecek her türlü usul tartýþmasýný köpürttüler. PKK’nýn yaslandýðý siyasi geleneðin bitmez tükenmez metot tartýþmalarý da hesaba katýlýnca, usulde yaþanan patinaj þaþýrtýcý deðil.

2013 baþýndan beri Çözüm Süreci’nde usule dair ortaya konulan, makul olsun veya olmasýn, taleplerin büyük bir kýsmý da karþýlandý. Bu taleplerin ehemmiyetini anlamanýn basit yolu, esasa saðladýklarý katký oranýndadýr. Esasa müteallik baþlýklarda usulden kaynaklanan geliþmelerle yaþanan deðiþim oraný nedir? Usule dair en hayati unsur olan “Çözüm Süreci’ne yasal statünün” saðlanmasý, bu duruma en dramatik örnek oldu. Hâl bu olunca, usul ile esas arasýndaki mesafe ciddi anlamda açýlmaktadýr.

PKK dünyasý açýlan mesafeyi “atýlacak ve/ya atýlmasý gereken adýmlar” þeklinde kodluyor. Bu durum kendilerine oldukça korunaklý bir alan saðlýyor. Zira usul tartýþmalarýný büyüttükçe esasa gelinemiyor; esasa dair unsurlar gündeme alýnmadýkça da atýlacak adýmlar atýlamýyor. Bu kýsýr döngüden açýk bir þekilde beslenerek sorumluluktan kurtulduklarýný düþünüyorlar. “Atýlacak adýmlar” çýkýþýný ciddiye aldýðýmýzda ise mevzubahis ettiðimiz “mesafenin” kapanmadýðýný görüyoruz. Çünkü bizleri esasa yaklaþtýracak her adým usul parantezlerine alýnmaya devam ediyor.

Bu baðlamda; izleme komitesi, yabancý üçüncü göz, hakikatleri araþtýrma komisyonu, yasal güvence vb. baþlýklar, esasa yaklaþmak adýna usul tartýþmalarýný uzatmak için maliyetsiz bir araca dönüþüyor. Eski Türkiye’de bir Danýþtay baþkanýnýn buyurduðu “irtica ile mücadele ilelebet devam edecek” ruh hali, uykudan yeni uyanmýþ edasýndaki Kandil’in açýklamalarýyla, Kürt meselesi için de “silahlý mücadele ilelebet devam edecek” anlayýþýna eviriliyor.

Çözüm Süreci’ni usul tartýþmalarýyla bir süre daha perdelemek mümkün. Lakin basit sual þu: Yarýn usule dair arzu edilen her þey bir anda yerine getirilse, PKK’nýn siyasallaþmaya dair nasýl bir perspektifi bulunmaktadýr? PKK’nýn silahsýzlanmasý veya ilk aþamada Türkiye’den çekilmesi için 2013 Çözüm Süreci vasatýna eklenen her yeni talep veya mekanizma, sürece katký mý saðlýyor yoksa yük mü oluyor?

Çözüm Süreci; on binlerce insanýn hayatýný kaybettiði kanlý bir sorunu, Ortadoðu’nun yeniden yoðun bir þekilde kana bulandýðý bir dönemde, ortak bir vasatta nihayete erdirerek barýþa vasýl olma projesidir. Böylesi aðýr bir meseleyi, usul tartýþmalarýnda saðlýklý bir metodolojik altyapý ihtiyacýný fazlasýyla aþacak þekilde sürdürmenin bir çýkmaz sokak olduðunun görülmesi gerekiyor. Çözüm Süreci, eðer böylesi olgun ve ciddi bir yaklaþým yerine “çatýþma çözümleri oyunlarýna” dönüþtürülmeye çalýþýlýrsa, esasa dair yakýcý baþlýklar karþýsýnda ödenecek maliyet büyümeye devam edecektir. Kurucu bir siyasi aktörün, böylesi bir maliyetin oluþmasýný arzuladýðý düþünülemez.

Son kertede yeniden altýný çizmekte yarar var: Usul esasý þekillendirir. Ama ayný þekilde ucu açýk bir tartýþmaya dönüþen usul, esasý da makasa alýr!