KCK uzun zamandýr altyapýsý hazýrlanan bir karara imza attý ve Öcalan’ýn isteðiyle baþlayan silahlý gruplarýn yurt dýþýna geri çekilmesi durduruldu.
Bu muhtemel geliþmenin sinyalleri gelmeye baþladýðýnda, ‘geri çekilmeyi Öcalan baþlattý, ancak o durdurabilir’ deniyordu.
Bu fikrin doðru olmadýðý ortaya çýktý. Silahlý mücadelenin ve silahlý gücün hala bir imkan olduðuna inanan KCK’nýn Öcalan’a ve öyle görünüyor ki BDP’ ye raðmen aldýðý karara ne BDP ne de Öcalan’ýn herhangi bir itiraz yöneltmesi söz konusu deðil.
BDP’den gelen açýklamalara bakýlýrsa, BDP çevrelerinde kararýn çok da sürpriz bir karar olarak görülmediði, ve ‘vazifesini’ yerine getirmeyen hükümete haklý bir cevap olarak algýlandýðý görülüyor.
Gazetelerde yer alan haberler doðruysa Öcalan da karar arifesinden kýsa süre önce görüþtüðü MÝT yetkililerine bu konuda herhangi bir þey ifade etmemiþ. MÝT’in bu kararýn alýnacaðý yönünde bir istahbarat bilgisiyle Öcalan’a gitmiþ olabileceði düþünülürse, geri çekilmenin durdurulmasý kararýnýn Öcalan için de sürpriz olmadýðý anlaþýlýyor.
Anlaþýlýyor çünkü, Öcalan da karardan memnun. Hatta kendi pozisyonunu güçlendirecek bir karar olarak da görüyor. Gazetecilerle ve Kandil’le aracýsýz görüþme talebi, daha önce, stratejik konumunun gözden geçirilmesi gerektiðine iliþkin yaptýðý açýklamayla beraber düþünüldüðünde Öcalan ve KCK arasýnda düþünce birliði olduðunu söyleyebiliriz.
Özetle, tekrar baþa dönülmüþ ve 21 Mart manifestosu çöpe atýlmýþ oldu.
O manifestonun en önemli kýsmý, silahlý mücadelenin Türkiye þartlarýnda artýk sona erdiðini ilan eden kýsmýydý. Þimdi sil baþtan yapýlýyor ve hükümetin ‘vazifesini’ yerine getirmemesi halinde kitlesel gösterilerle beraber silahlý mücadeleye de tekrar dönüleceði fikri benimsenmiþ oluyor.
Bu durumda, ‘Geri çekilmenin durdurulmasý hükümete bir ikazdýr, sürece zarar vermez htta hayýrlý bile olmuþtur, ateþkes devam edecek’ diye düþünmek maalesef, gerçeði yansýtmýyor.
KCK’nýn geri çekilmeyi durdurduðunu ilan etmesi, yeni bir durumdur ve hiçbir þeyin eskisi gibi olmayacaðýný göstermektedir.
Ateþkesin korunacaðýnýn bir garantisi yok.
Daha önceki ateþkes süreçlerinin bozulmasýna ve silahlarýn yeniden ateþlenmesine yol açan provokasyonlara benzer provokasyonlarýn tezgahlanmasý hiç de zor deðildir.
Silahlý gruplar Türkiye’de kalmaya devam ettikçe bu risk her zaman olacaktýr.
Yaklaþýk bir yýl kadar önce Ýmralý’da baþlayan müzakerelerde, PKK’nin silahsýzlandýrýlmasý ve bununla alakalý bir takvimin belirlenmesi, ayrýca silahsýzlanma karþýlýðýnda aþamalý bir af veya yasal düzenlemelerin yapýlmasý konusunda herhangi bir programýn gündeme gelmemesi, sürecin en zayýf yanýný oluþturuyordu.
Kamuoyu ve konuyla alakalý aktörler, silahsýzlanmayý unutmuþ gibiydiler.
Daðdan gelen geri çekilme fotoðraflarý doðal olarak herkesi umutlandýrýyordu.
Türk analarý askere gidecek olan çocuklarýnýn eve sað salim döneceðine seviniyorlardý ve bu sevinci bütün toplum onlarla beraber yüreðinde hissediyordu.
Ama ya Kürt analarý?
Onlar da daða çýkan evlatlarýnýn eve döneceðini umuyorlardý. Madem Kürt sorunu çözülüyordu, olmasý gereken de buydu aslýnda.
Fakat olmasý gerekenin olmasý için çözüm partnerleri arasýnda belli ki somut bir mutabakat saðlanamamýþtý.
PKK’ liler Öcalan’ýn silahlý mücadelenin Türkiye’de bittiðini ilan eden mektubundan sonra, gönülsüz de olsa geri çekildiler.
Ama geri çekilmenin beklenen düzeyde ve öngörülen zaman içinde gerçekleþmediði görüldü.
Daða çýkanlarýn önemli bir kýsmý hala daðda, bir kýsmý çekip gitti, ama gidenlerin önemli oranda Suriye’deki yeni çatýþma alanýna yollandýklarý söyleniyor.
Öcalan’ýn Diyarbakýr’da okunan mektubunda ifade edilen yeni paradigmanýn aksine, PKK için silahlý mücadele, hala bir seçenek olmaya devam ediyor.
Gerçek þu ki, KCK’nýn, Suriye ve Irak Kürtlerini de kapsayan bütünlüklü bir stratejisi var.
KCK, bu strateji uðruna Ýran’daki silahlý mücadeleyi durdurdu, ve bu strateji uðruna Erbil hükümetini de karþýsýna alabileceðini her fýrsatta gösterdi. Þimdi bu strateji uðruna da, Türkiye’deki çözüm sürecini feda edebileceðini göstermiþ oldu.
Öcalan’ýn bütün Kürtler’in yegane lideri ve KCK’nýn yegane örgütü olduðundan hareketle yeni bir tutum benimseniyor. Evdeki hesap bu. Ama evdeki hesap, tarihin çarþýsýna uyar mý, bekleyip görmek lazým.