Çözüm sürecinin eksikleri

Eksikleri” ifadesini kullanýrken çok maksimalist bir ifade kullandýðýmýn farkýndayým ama ben siyasetçi deðilim, konulara, özellikle de “çözüm süreci” gibi yaþamsal konulara daha kurumsal, anayasal temellerde yaklaþmak istiyorum.

Çözüm sürecinde gelinen nokta, bu kavramýn bu kadar kapsayýcý bir biçimde kullanýmý, belki de en önemlisi, yaklaþýk bir buçuk senedir þehitlerin ve kürt gençleri ölümlerinin adeta sýfýrlanmýþ olmasý hiç kuþkusuz AK Parti’nin son dönemlerdeki en büyük baþarýsý, kimileri meseleyi böyle görmeyebilir, onlarý da vicdanlarýna havale etmek lazým.

Çözüm sürecinin nihai noktaya gelmediðini görecek kadar zekam var ama yine de bu sürecin saðlýklý bir biçimde ilerlemesi/sonuçlanmasý için olmaz ise olmaz iki noktayý bugünkü yazýmda bir kez daha hatýrlatmak, en azýndan tartýþmaya açmak istiyorum.

Her iki konunun da anayasal temelleri/eksikleri/yanlýþlarý mevcut bugün itibariyle.

Hatýrlatacaðým birinci konu çok daha az tartýþýlan bir konu, Anayasanýn 7. Maddesi.

Ýkinci konu ise herkesin tartýþtýðý ama hala, evet hala bir mutabakat noktasýna gelemediðimiz Anayasanýn 66. Maddesi.

Hep kullandýðým bir ifadeyi burada bir kez daha tekrar ediyorum, bu iki konu bir çözüme kavuþur ise kürt meselesi ya da çözüm süreci olumlu anlamda sonlanýr mý, bilemiyorum, büyük mesafe alýnacaðý kesin ama emin olduðum nokta bu iki konu çözül(e)mediði sürece kürt meselesinde kalýcý bir çözüme kavuþulamayacaðý, hatta hatýrý sayýlýr bir mesafenin bile kalýcý olarak alýnamayacaðý.

Önce ikinci yani çok daha fazla ve yaygýn bir biçimde tartýþýlan Anayasanýn 66. Maddesinde ifadesini bulan, adýna kibarca Atatürk milliyetçiliði denen ama aslýnda buram buram ýrkçýlýk kokan zihniyetten, yaklaþýmdan baþlayalým.

Anayasanýn 66. Maddesinde baþka þeylerden de bahsediliyor ama maddenin özü aynen þu: “Türk Devletine vatandaþlýk baðý ile baðlý olan herkes Türktür”.

Bu ifadeye göre, baþkalarý da ama bugün konumuz çözüm süreci, bütün kürt vatandaþlarýmýz hukuki olarak, anayasal olarak türk oluyorlar.

Bunun kürtler açýsýndan kabul edilemez olduðu ortada ama mesele sadece kürtlerin meselesi de deðil, türkler için de, yani, sözkonusu olan bir genetik belirlenme deðil,  anadilleri kuþaklardýr Türkçe olanlar için de bu tanýmlama kabul edilemez olmalý, kimse kendi etno/kültürel sýfatýný, tanýmlamasýný baþkalarýna empoze etmekten memnun olmamalý.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaþlýðý ortak paydasý neden hepimize bir üst kimlik olarak yetmiyor, anlamakta çok büyük ölçüde zorlanýyorum doðrusu.

Bu hukuki ve temel olmasý gereken üst kimlik altýnda kimimiz türküz (mesela bendeniz), kimimiz kürt, kimimiz, arap, kimimiz ermeni, kimimiz Boþnak, kimimiz çerkez, vs.

Bu noktaya er ya da geç gelecek Türkiye, önemli olan bu sürecin uzamamasý ve bu uzamaya baðlý olarak da büyük sancýlar çekmememiz.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaþýnýn illaki de bir sýfatýnýn olmasý da þart deðil.

Bu konu aþýlamadýðý sürece kürt meselesinde, çözüm sürecinde kalýcý bir baþarý bana çok zor görünüyor.

Bu sorunu çözmek için de en büyük çapta bir anayasa deðiþikliði de þart deðil, bugünden AK Parti HDP ile, CHP içindeki saðduyulu insanlarla bir mutabakat saðlayýp 66. Maddeyi anayasal sistemimizden çýkarabilir.

Bu madde için yeni bir formülasyon da gerekmiyor, devlete vatandaþlýk baðý ile baðlý olan herkes zaten taným gereði Türkiye Cumhuriyeti yurttaþý, bu kimliðe anayasal bir sýfat takmak hiç þart deðil.

Yarýn çok daha az konuþulan ama çözüm sürecinin ikinci yaþamsal noktasý olan Anayasanýn 7. Maddesine deðinmek istiyorum, bu konu da en azýndan 66. Madde (vatandaþlýk) kadar dikenli bir konu.