Çözüm Süreci’nin geniþleyen kapsamý

Çözüm Süreci’nin boyutlarýnýn geniþlediðine þüphe bulunmuyor. Süreçte öngörülen çatýþmasýzlýk ve toplumsal barýþ çerçevesinde insan hak ve özgürlüklerin teminat altýna alýnmasý, yurttaþ-devlet iliþkilerinin yeniden düzenlenmesi Türkiye ile ilgili konular olarak ele alýnmýþtý. Bu haliyle de, çözüm süreci Türkiye’nin demokratikleþme perspektifinin esasý olmuþtu; hala da öyle.

Yine baþlangýç aþamasýnda Çözüm Süreci’nin iki dýþ ayaðý bulunmaktaydý. Bunlardan biri Irak’la, diðeri ise AB ile iliþkiliydi.

Türkiye, Irak’ta Erbil ile iliþkileri geliþtirirken Erbil-Baðdat hattýnýn kopmasýna da engel olmaya çalýþmýþtý. Diðer bir ifadeyle Çözüm Süreci bir yandan Irak Kürt yönetimini de kapsamýþ, ancak bunun Irak’ýn bölünmesi türünden bir etki yaratmamasý arzulanmýþtý. Süreç iþlerken bu beklenti epeyce karþýlandý, sonunda Baðdat’ta Maliki yönetiminin deðiþmesiyle de güvence saðlandý.

Çözüm Süreci’nin AB ile ilgili yönünün de yine demokratikleþme olduðu ifade edilmeli. Türkiye’de baþlayan bu süreçle eþ zamanlý olarak müzakerelerde bir baþlýðýn daha açýlmasý söz konusu oldu, hatta Türkiye’nin iliþkilerinin epeyce sorunlu olduðu AB ülkeleriyle, mesela Fransa ile yeni sayfalarýn açýlmasý öngörüldü.

Suriye boyutu

IÞÝD denen yapýnýn Suriye’deki savaþý hýz kazanýnca, Çözüm Sürecinin dýþ ayaðýna Suriye de eklendi. Ancak kabul etmek gerekir ki bu kez gerçekleþen eklemlenme, sürecin bileþenlerini karmaþýk hale getirdi. Çözüm süreci sadece coðrafi deðil sosyolojik olarak da geniþledi.

Türkmen, Alevi, Ezidi, Kürt, Sünni olan ve olmayanlar, öldüren-öldürülen iliþkisi üzerinden Çözüm Sürecine dahil oldu. Bu arada konu, Türkiye’nin hangi kesime sahip çýktýðý, hangi kesimi daha fazla desteklediði ve aslýnda hangi kesime karþý çýktýðý noktasýnda tartýþýlmaya baþladý.

Ne yazýk ki konunun bu biçimde tartýþýlmasý, Çözüm Süreci’nin sadece hükümet tutumlarýna baðlý bir süreç olduðu izlenimini artýrdý. Bu durumda baþlangýçta hükümet iradesiyle baþlayan, Ýmralý görüþmeleriyle süren ve giderek sivil topluma mal olan süreç, yeniden baþlangýç noktalarýna çekildi; mesele hükümet ile Ýmralý iliþkisine indirgendi.  Hal böyle olunca, toplumsal istikrarsýzlýk iþaretlerinin sorumlusu olarak da sadece bu iki oyuncu öne çýktý.

Oysa Çözüm Süreci’nin hem coðrafi hem de sosyolojik anlamda geniþlemesi, sorumlu sayýsýný da artýrdý.

Yeni Suriye boyutu

Suriye’nin bölünüp bölünmeyeceði, bölünürse hangi siyasi oyuncularýn öne çýkacaðý, bölünmezse hangi siyasi kadrolarýn muhatap alýnacaðý bugünkü Suriye savaþýnýn özü. Konu Çözüm Süreci’ne dahil olduðuna göre de Suriye’nin geleceði Türkiye’yi bir dýþ deðil iç mesele olarak ilgilendiriyor.

Bu çerçevede Türkiye’nin Çözüm Süreci’ni bir yaptýrým aracý olarak kullanabilecek kesimleri engelleme, süreci destekleyenleri kazanma politikasýna bir de Suriye geleceðini hazýrlayanlarý izleme politikasý eklenmiþ durumda.

Suriye’nin geleceðine yönelik hazýrlýk faaliyetlerden birisi, Esad’sýz bir rejim öngörüsü olabilir ve Türkiye’nin bunu destekleyen ekip içinde yer aldýðýna kuþku yok. Ýþte tam da bu nedenle, týpký Saddam zulmünden kaçan Peþmergelerin eðitilip donatýlmalarýnda olduðu gibi bugün de Suriye’nin yönetimine aðýrlýk koyacak kesimlerin eðitilip donatýlmalarý söz konusu. Ayrýca, eðitimin sadece tüfek kullanma, donatýmýn da silah vermek olduðu düþünülmemeli.

Türkiye’nin ileride Sürecin Suriye’deki ayaðý açýsýndan muhatap alýnacak kesimleri oluþturma faaliyetini bugünkü Çözüm Süreci’nden ayrý, hatta karþýt bir faaliyet olarak deðil onu tamamlayýcý bir giriþim olarak görmekte yarar olabilir.