Bir Ak Parti-MHP koalisyonunda en kritik konunun “Çözüm süreci”ne yaklaþým olacaðýnda herkes hemfikir.
Kabaca ifade edersek Ak Parti “Çözüm süreci olmazsa olmaz” diyor, MHP ise “Çözüm süreci olursa olmaz” diyor.
Tabii baþka þartlar da var ama en gerilimli alan bu.
Doðrusu Ak Parti ile MHP arasýnda, çözüm süreci konusunda baþýndan beri bir farklýlýðýn hatta mücadelenin olduðu doðru. Bir koalisyon oluþurken bunun masaya yatýrýlmasý kadar tabii bir þey de olamaz.
Gerçekten iki parti çözüm süreci konusunda nerede uzlaþacak?
Diyelim MHP “Çözüm süreci Doðu-Güneydoðu’da bir örgüt hakimiyeti oluþturdu, devlet nerede ise yok orada” diyorsa, Ak Parti’nin buna karþý söyleyeceði söz nedir?
Yani Ak Parti “Son gelinen noktada Doðu-Güneydoðu’da mesela devlet seçim güvenliðini saðlayamadý” tespitine ne cevap verebilir ki? Bu, bizatihi bölgedeki Ak Parti adaylarýnýn feryadý deðil mi? Bu sonuca gelinmesinde “Çözüm süreci”ndeki yanlýþ uygulamalar rol oynadýysa Ak Parti hala “Çözüm süreci platonik aþký” ile o uygulamalara devam mý edecek?
Ak Parti, son bir yýl içinde özellikle Kobani ayaklanmasý ile bölgedeki vehameti gördü ve “Kamu düzeninin saðlanmasý” sürecini baþlattý. Ki o süreç, “Çözüm süreci” içinde bir restorasyonu ifade etmekteydi.
Yani bir yerde Ak Parti, silahlý yapýyý bölgeden çýkarma sonucunu getirmeyen bir “Çözüm süreci”nin bölgede yaþayan insanlarý örgütün insafýna terk etmek gibi bir sonuç doðurduðunu görmüþtü.
O zaman Ak Parti’nin “Çözüm süreci olmazsa olmaz” dediði þey, herhalde silahlý yapýnýn orada ikamete devam etmesine razý olmak deðildir.
Peki Ak Parti’nin duruþu böyle anlaþýlýyor mu? Hayýr böyle anlaþýlmýyor çünkü soyut bir “Çözüm süreci olmazsa olmaz” söylemi devam ediyor. NTV’deki programda Mahir Ünal, ancak moderatörün ek sorusu üzerine “Bizim çözüm süreci ýsrarýmýz bölgede örgüt terörüne razý olduðumuz anlamýna gelmez” gibi bir ifade kullandý.
Peki ne o zaman Ak Parti’nin çözüm sürecinden anladýðý?
Ben Akil Ýnsanlar kapsamýnda görev yaparken bunun “Silahlý yapýya son vermek ve Kürt vatandaþlarýmýzýn sorunlarýný çözmek” olduðu düþüncesiyle hareket ettim. Bence ikisi de zaruri idi. Ak parti, Kürt vatandaþlarýmýzýn sorunlarýný çözme noktasýnda ciddi adýmlar attý, ancak silahlý yapý sona ermedi, aksine, bölge insaný üzerinde “Devletten daha mütehakkim” bir baský iklimi oluþturdu.
MHP’nin bu noktadaki itirazý haklý ve bu itiraz, bizim çalýþtýðýmýz bölge dahil bir çok bölgede Ak Parti’ye tepki oylarý getirdi.
Þimdi tabii ki Türkiye’nin çözülmesi zaruri sorunlarý içinde, “Çözüm sürecine yönelik bir restorasyon zarureti” de bulunuyor.
Ancak Ak Parti-MHP koalisyonu söz konusu olduðunda mesele sadece “Güvenlik hassasiyet”inde odaklaþmýyor. Böyle bir koalisyonun, “Çözüm süreci” alanýnda her þeyi MHP gölgesinde anlamlandýrýyor görüntüsüne girmesi, Ak Parti’nin çözüm süreci ile Türkiye’ye saðladýðý tüm pozitif kazanýmlarý ortadan kaldýrma riski taþýyor.
Belli ki MHP ile bu ülkede birçok vatandaþýmýzýn olduðu gibi Kürt vatandaþlarýmýzýn da sistemle iliþkilerinde problem olduðu noktasýnda uzlaþmaya varmak gerekiyor. Dindar vatandaþlarýmýzýn da, Alevi vatandaþlarýmýzýn da, Kürt vatandaþlarýmýzýn da sorunlarý var ki, bu alanlar ciddi problem üretiyor. Ak Parti iktidarý döneminde bu sorunlu alanlara neþter atýlmaya çalýþýldý ve önemli çözümlere ulaþýldý. MHP, çözümlerin problem ürettiðini de düþünebilir, ancak bu alanda sorun bulunmadýðýný düþünmek gerçeðe gözü kapamak olur.
Bugüne kadar MHP’nin Kürt vatandaþlarýmýzýn sorunlarýný görmüyor ve olayý sadece güvenlik boyutunda ele alýyor gibi bir izlenim oluþtu. Bu da MHP’nin Kürtlerdeki karþýlýðýný önemli ölçüde aþaðýya çekti. MHP, Kürtlerde hiçbir karþýlýðý bulunmayan “Türkiye partileri”nin doðuracaðý sonucun da kendisinin tehlike olarak gördüðü “fiili bölünme” olacaðýný dikkate almalý.
Bence “olmazsa olmazlar”ý þu iki noktada toplamak mümkün:
- Silahlý yapýnýn sona erdirilmesi olmazsa olmaz.
- Kürt vatandaþlarýmýzýn maðduriyet hissinin sona erdirilmesi olmazsa olmaz.