Çözüm Süreci’nin gidiþatýna ve kaderine dair oldukça rahat cümleler kurmaktan çekinmeyen HDP-PKK aklý, ne yapmak istediðinin gerçekten farkýnda mý? Ayný soruyu þu þekilde sormak da mümkün: Çözüm Süreci biterse ne olur? Geçmiþte benzer süreçler, en azýndan 2009’dan beri, birkaç kez olumsuz bir þekilde sonuçlandý. Neticesi oldukça kanlý oldu, bütün Türkiye ciddi maliyetler ödedi. PKK açýsýndan da, her seferinde, boþ retorikle doldurduklarý kurgu dünya hüsranla sonuçlandý. Þimdi tekrar benzer bir netice olursa, deja vu hali mi yaþanacak? Hayýr, kuvvetle muhtemel yaþanmayacak.
2013 Çözüm Süreci ciddi anlamda akamete uðrarsa ya da tamamen biterse, geçmiþteki PKK provokasyonlarýnýn ürettiði benzer manzaralarý aþan bir durumla karþý karþýya kalacaðýz. 2009’da Açýlým Süreci sýrasýnda Reþadiye, daha sonra Silvan’da yaþananlar oldukça pespaye provokasyonlardan ibaretti. Türkiye’de sivil bir iktidarýn, vesayet rejiminin ‘kýrmýzý çizgisine dönmüþ olan Kürt meselesine’ el atmasýný engelleme potansiyelinden baþka hiçbir takas deðeri olmayan giriþimlerdi. Bu türden tahriklerin PKK’dan gelmesinde ise þaþýlacak bir durum bulunmamaktaydý. Zira otuz yýla yakýn zaman, ismine silahlý mücadele denilen fasit dairenin birinci vazifesi, sorunu sivil bir iktidarýn el süremeyeceði kadar ateþli halde tutmaktan baþka bir þey olmadý.
Vesayet rejiminin ciddi anlamda geriletildiði, sivil siyaset alanýnýn sonuna kadar açýldýðý bir ortamda, benzer bir ateþi körüklemek Türkiye’ye muhakkak zarar verecektir. Çözüm Süreci’ne savaþ ilan etmek PKK’yý da bütün sivil yüklerinden kurtararak, terör örgütü vasfýna güçlü bir þekilde yapýþmasýný saðlayacaktýr. Aksi bir durumun gerçekleþmesini beklemek, Kürt meselesi açýsýndan, 2009’daki Türkiye’de ve Ortadoðu’da olduðumuzu farz etmemizi gerektirir. Bu da, açýk bir þekilde imkânsýz bir durum. Dananýn kuyruðunun koptuðu yer tam da burasý. Zira HDP-PKK dünyasý, hem Türkiye’nin hem de Ortadoðu’nun geldiði þartlarýn, 2009-2011 provokasyonlarýna ya da PKK’nýn 2012’deki ‘devrimci savaþ’ giriþimine göre çok daha müsait olduðunu düþünüyor. Oysa ne jeopolitik ne sahada yaþanan sýcak geliþmeler ne de meselenin geldiði son nokta bu bakýþ açýsýný onaylamýyor.
Öncelikle, Çözüm Süreci’nin olmamasý ne anlama gelmektedir?
PKK’nýn geçmiþte olduðu gibi silahlarýna sarýlarak Türkiye’ye savaþ açmasýyla ortada Çözüm Süreci kalmayacaktýr. Kandil ve HDP’den isimler, çoktan Çözüm Süreci’nin bittiðini ilan edebiliyorlar. Bunu da Kobane þartýna baðlýyorlar. Bu akýl yürütmesini takip edersek, þöyle ilginç bir tablo ortaya çýkýyor: Kobane’den dolayý Çözüm Süreci’ni bitirip Türkiye’ye saldýrmaya baþlayan PKK, Kobane ve diðer baðlantýlý bölgelerdeki duruma pozitif katký yapacaðýný düþünüyor. Bunun nasýl olacaðýna dair en ufak bir iþaret ise ortada görünmezken üstelik.
Peki, nasýl oluyor da böylesi bir çýlgýnlýðýn peþine düþebiliyorlar?
Suriye trajedisinin ortasýnda, vurdumduymaz bir þekilde, konjonktürel kazanýmlar elde etmek üzere ‘seküler güç’ Baas rejimi, bölgeden ‘mezhepçi’ aktörler ve Batý ile kurduklarý iliþkilerin stratejik olduðunu farz ediyorlar. Kürtlerin kahir ekseriyetinin huzur içinde yaþadýðý Türkiye’ye savaþ ilan ederken, bölgedeki ülkelere göre en az Kürt nüfusun olduðu Suriye’deki Kürtlerin çok cüzi bir kýsmýnýn yaþadýðý bölgenin devrimci bir kaldýraç olmasýný bekliyorlar. Hasýlý kelam bütün Ortadoðu krizini Kobane üzerinden aþabileceklerini düþünüyorlar. Bu yaklaþýmý ciddiye alýp, müzakere etmenin bizleri götüreceði bir yer bulunmuyor. Zira maddi bilgi düzeyinde absürt bir durumdan bahsediyoruz.
Çözüm Süreci PKK marifetiyle inkýtaa uðrar ya da biterse, geçmiþtekilerden farklý olarak, neticeleri sadece Türkiye’de deðil, Ortadoðu’da da hissedilecektir. Çözüm Süreci’ne rehine muamelesi yapmaya devam eden HDP-PKK aklýnýn, Suriye ve Irak’ta da Kürtleri benzer bir makasa soktuðunu fark etmesini beklemek naiflik olur. Geldiðimiz nokta itibariyle, Kürtlerin çoðunluðunun yaþadýðý Türkiye’ye savaþ ilan ederek, Suriye’de Kanton kurtarmaya çalýþan bir yaklaþýmýn, hali hazýrda içine hapsolduðu lejyoner pozisyonu derinleþtirmekten baþka çaresi bulunmuyor.
Çözüm Süreci’ni yok etme karþýlýðýnda bölge ve dýþýndan aktörlerle giriþtikleri takasýn maliyetini þimdilik IÞÝD tehdidi tazmin ediyor.Lakin Çözüm Süreci’nin olmadýðý bir senaryoda, sýnýrýn öte tarafýnda, küresel medya kamuflajýyla ayakta tutulan PYD mahlasýnýn görülmez, PKK’nýn ise tek görünür etiket haline geleceði akýldan çýkarýlmamalýdýr. Türkiye’de barýþý bile taþýyamayan bir aktörün, Ortadoðu’da “Kobane’yi rehin alarak” savaþý taþýmasý söz konusu olamaz.