Çözüm yolunda her şeye rağmen tam yol ileri!

Devlet Lice’de kan akıttı, haydi PKK silah başına! Örgüt Lice’de bayrağımızı indirdi, haydi tanklar ve dahî savaş uçakları bombardımana! Örgüt-devlet el ele barış sürecinin canına okuyalım, haydi! Ey millet, sen de boş durma, linç kampanyaları başlat! Bir cenk edelim kelle kucakta, kan gövdeyi götürsün eski güzel günlerdeki gibi, haydi! O kısır döngüye tekrar girelim, kendi kendimizi tüketelim, tükeniş yolunda tam yol ileri! Haydi Türkiye, kan gölüne!...

Böyle bir atmosfer oluşturmaya çalışıyor bir kısım cani basın. Hükümeti ve PKK’yı gaza getirip, gaza getiremezlerse de oldubittiye getirip savaşa sürüklemek istiyorlar. Neyse ki hükümet ne gaza geliyor ne de oldubittiyi kabul ediyor, elhamdülillah. Başbakan Erdoğan, bayrak indirme hadisesine o hadisenin yol açtığı infialle mütenasip bir tepki göstererek milletin öfkesini kontrol alırken, Kürtleri kollamayı ve barış sürecinin her hâlükârda devam edeceğini belirtmeyi de ihmal etmiyor. Dengeli, sağduyulu bir liderliğin ifadeleridir Erdoğan’ın şu sözleri: “Paralel medya ve diğer medya çatışmaların başlaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunların yayın organlarına bakın, ne yapmak istediklerini göreceksiniz. Bunlar için, kan akmış, umurlarında değil. Bu ülke 30 yıldır sadece terörle değil terörün bataklığındaki bu zihniyetle de mücadele ediyor. Bunlar için en iyi Kürt, ölü Kürt’tür. Bunlar için en iyi Alevi, ölü Alevi’dir. Bunlar hiçbir zaman çözümün yanında olmadılar. Cenaze olduğunda akbabalar gibi üşüşmeyi hiç bırakmadılar. Bıçak sırtında yürüdüğümüz bu zamanlarda istismara düşmeyeceğiz. Terör örgütünün yaptığı alçak saldırılarla Kürt kardeşlerimin alâkası yok. Bizim en hassas değerlerimiz üzerinden alçakça saldırılar yapmak isteyecekler. Aldanmadık, bundan sonra da aldanmayacağız. Bu ülke, bu devlet hiçbir zaman olmadığı kadar güçlüdür. O piyonu oraya gönderenlere en ağır cevabı vereceğiz. Biz büyük devlet refleksiyle hareket edeceğiz. Büyük devlet, politikalarından vazgeçmez. O alçaklara gerekli dersi vereceğiz ve çözüm sürecine devam edeceğiz.”

PKK’nın Kandil kadrosundaki bazı savaş ağalarının elleri kaşınıyor, bir an evvel tetikleri çekip memleketi yeniden kana bulamak için yanıp tutuşuyorlar, biliyoruz. Neyse ki PKK Lideri Abdullah Öcalan da barış sürecini sürdürmek konusunda kararlı görünüyor ve elleri kaşınan savaş ağalarının Öcalan’ı aşmakta müşkülatı var. HDP milletvekilleri vasıtasıyla verdiği mesajda şöyle diyor Öcalan: “Geldiğimiz aşamanın ümit verici bir başlangıç olduğunu söylemiştim. Bugün itibariyle bu umudumun çözümde dönük somut çalışmalara dönüşmeye başladığını gözlemlemekteyim. Tarihî bir aşamadayız. Başarılı olacağımıza da inanıyorum... Önemli bir uyarı olarak da şunu belirtmek isterim ki: Bizim hiçbir ulusun ulusal değer ve simgelerine karşı olumsuz ve rencide edici bir yaklaşımımız olmamıştır ve olamaz. Türkiye halkını bize karşıtlaştırmayı amaçlayan son bayrak provokasyonunun da her iki tarafın gerekli kurumları tarafından ivedilikle soruşturulması ve sonuçlarının tüm halkımızla paylaşılması elzemdir. Bu tür provokasyonların halkların ortak geleceğini amaçlayan demokratik ulus çözümlemelerimi hedef aldığını herkesin bilmesi gerekir. Bu temelde kalıcı barış ve demokratik çözüm için çaba harcayan tüm kesimleri selamlıyorum.”

Dikkat! Abdullah Öcalan, bayrak indirme eylemini örgütleyenlerin doğrudan doğruya kendisini de hedef aldıklarını söylüyor. Burası çok önemli. At izinin it izine karıştığı şu günlerde sağduyuya her zamankinden daha çok muhtacız.  Biliyorum, ortam müsait değil gibi gözüküyor, ama çözüm düşmanlarının elindeki son iki kozdan biri olan (diğeri demokratik özerklik) şu anadilde eğitim meselesinin çözümü için artık harekete geçmek lazım. PKK ve HDP’deki savaş çığırtkanları onu da beğenmeyeceklerdir; fakat anadilde eğitimin önünü açan bir kanun, PKK-HDP tabanını oluşturan Kürtlerin ezici çoğunluğunu şiddete dönüşün asla kabul edilemezliğine kesin olarak ikna edecektir ve şimdi 25 Kürt anası PKK’dan çocuklarını geri almak için oturma eylemi yapıyorsa o zaman bu sayı 2500’e çıkacaktır inşaallah. Mahalli idarelerin yetkilerini de arttırdık mı, şiddet taraftarları iyice marjinalleşir. Mayınlı araziyi tamamen temizleyelim ki, barış süreci patlamalara maruz kalmasın. Çözüm yolunda her şeye rağmen tam yol ileri!