Yüksekova’da üç askerin PKK tarafýndan þehit edilmesi, bir süredir gergin bir hassasiyet hattýnda yürüyen çözüm sürecine aðýr bir darbe daha indirmiþtir. Çözümün temel sermayesi olan toplumun arzusu ve barýþa yönelik talepleri, böyle saldýrýlarla sarsýlýr ve azalýr. Tetiði çektirenler de çekenler de ne yaptýklarýný bilerek saldýrmaktadýrlar.
6-7 Ekim olaylarýndan itibaren yaþananlarýn, özellikle de Bingöl ve Yüksekova suikastlerinin hedefi barýþ atmosferini yaralamak ve yok etmekten ibarettir.
Kurþunlar sýkýldýkça çözüm süreci güç kaybeder, toplumda býkkýnlýk oluþur ve doðal olarak da hükümet PKK/HDP hattýnýn “Vurdukça kazanýyoruz” tezini teyid etmemek için frene basar. Denklem bu...
Ancak, bu klasik denklem çözüm sürecinden çok, sürecin aktörlerinin gücünü azaltacak gibi görünüyor. En baþta da Abdullah Öcalan’ýn...
Adres doðru ama...
Akamete uðrayan Oslo sürecinde devre dýþý kalan Öcalan’ýn çözüm sürecine dahil olmasý “Savaþý o yaptý, barýþý da o yapar” sloganýný dillendirmiþti. Doðru isim de hiç þüphesiz Öcalan’dýr. Doðru yöntem de çözümü örgütün liderinin konuþmasýdýr. Toplum da ezeli nefrete raðmen Ýmralý’nýn denkleme giriþine ve inisiyatif almasýna örtülü bir onay verdi. Terör bitsin de nasýl biterse bitsin, mealinde bir destek, Batý’dan Doðu’ya geliþmiþtir. Kamuoyu araþtýrmalarý ve dahasý seçim sonuçlarý tabandaki çözüm arzusunu coþkulu bir þekilde yansýtmaktadýr.
Ýnsanlar çözüm istiyor; çözüm istemekle kalmayýp geçmiþi unutmak ve ortaya yeni bir sayfa açmak iradesi koyuyor.
PKK’lýlarýn sýnýr dýþýna çekilmesi ve kamu düzenini bozacak eylemlerden vazgeçme istikametinde verilen açýk sözlerin tutulmamasýna raðmen hükümet de bir anlamda alttan alarak sürecin zarar görmemesini temine gayret ediyor. Sonuçta herkes biliyor ki böylesi derin çatýþmalarýn çözümünde sabotajlarýn ve ayak diremelerin yaþanmasý doðaldýr. Paris cinayetlerinden baþlayýp önceki gün Yüksekova’da üç askerin þehit edilmesine kadar geçen dönemde bunun örnekleri de yaþanmýþtýr. Þimdiden sonra da benzerlerine hazýr olmak gerekiyor.
Öcalan’la çözüm arasýndaki bað
Ne var ki sabotajlar giderek, sadece süreci deðil doðrudan Öcalan’ýn liderlik gücünü de hedef alýr hale geliyor. Kandil, hem Öcalan’ý hem de siyasi kanat olan HDP’yi denklemin dýþýna çýkartacak bir politikadan sakýnmamaya baþladý. Verilen sözlerin tutulmamasý Ýmralý’nýn devlet nezdindeki gücünü ve sorun çözme kabiliyetini þüpheli hale getirdi. Öcalan, son dönemde olaylarýn arkasýnda kalarak, örgüt üzerindeki otoritesini ancak süreçlere mecburen katýlarak koruyabilir noktaya geriledi.
Kesin olan þu ki çözüm süreci gerileyecek veya bitecek olursa bundan en çok etkilenecek aktör Öcalan olacaktýr. Bu kayýp sadece kapýsýnýn devlet tarafýndan çalýnmayacak olmasý deðildir. Ayný zamanda çok arzuladýðýný söylediði barýþ sürecinden fiyaskoyla çýkmasý da örgütle iliþkilerinde ortaya onulmaz bir güven sorunu çýkacaktýr. Bir baþka ifadeyle çözüm Öcalan’ýn liderlik sermayesidir, Öcalan’ýn liderliði de çözümün temel sermayesidir.
Þimdiden sonra sýkýlan kurþunlarý, sinsice yapýlan provokasyonlarý bu denklemin prizmasýndan izlemek gerekiyor. Kandil’in adýmlarý sadece sürecin akýbeti açýsýndan deðil, örgüt içindeki güç ve iktidar mücadelesinin bir faktörü olarak da takip edilmelidir.