Çözümün engelleri

Hükümet terör sorununu  çözmeğe çalışırken muhalefet bu sürece katılmıyor hatta bunun tehlikeli olduğunu söylüyor. Terörün en büyük sakıncası ülkeyi bölmek olduğuna inanılıyor. Oysa Kürtlerin büyük çoğunluğu bunun aleyhinde hatta bugün liderleri de ortak bir yapıda olmayı savunuyor. Bugün çözüm yolunda epeyce yol alınmışken neden muhalefet buna destek olmuyor? Bunu sıradan siyasetle açıklarsak muhalefetin iktidardaki partinin her türlü başarısına izin vermeyecekleri söylenir.

Bizim iç politikadaki tavrımız cumhuriyet kurulduğu zaman belirlediğimiz prensipler ve bunun korunmasıdır. Oysa her ülkenin dış politikası iç politikasını büyük ölçüde etkiler. Mesela 1960daki darbe iktidarın iç politikasına dayandırılsa da aslında halkın büyük bir bölümünün desteklediği iktidar devrilmiştir ve bunun halkın iyiliği için yapıldığı söylenmiştir. Ben bu düşünceye hiç ortak olmadım ve ABD’nin Türkiye üzerinde gittikçe artan etkinliğini kırmak ve eski günlere geri dönmek istemensinden kaynaklanıyordu. Darbeden sonra hazırlanan anayasa solun önünü açtı ama bu sol dünyadan farklıydı. ABD karşıtı olmak solculuk için yeterli ve gerekliydi ve bu hareket Avrupa tarafından destekleniyordu. Belki yanılıyorum  ama hiçbir zaman darbeye başka bir sebep aramadım.

Bu sırada muhalefetin desteklediği görüşleri şöyle açıklayabiliriz; Eğer PKK teslim olur ve Kürt kimliğini reddederse,  ayrıca bugüne kadar örgütün içinde kalanlar  cezalandırılırsa ve hiçbir talepleri kabul edilmezse sorun çözülmüş sayılır. Ancak büyük güçlerin buna razı olup olmayacakları bilinmiyor. Çözümden yana olmayan dış güçler ülkemizde etkili olduğundan çözüme ulaşılsa bile oyunun bitmeyeceğini düşünüyorum. Mesela PKK silahları bırakıp yurt dışına çıksa ve vahim bir eylem yapılsa  herkes bunun yurt dışına gitmeyenler tarafından yapıldığını düşünecek ve iktidarın böyle bir terör örgütünün oyuncağı olduğu söylenecektir ve herşey dış ilişkiler üzerine planlanacaktır. Şimdi hangi yabancı gücün  iktidarın politikasından şikayetçi olduğuna bakılmalı Türkiye gibi bölgesel bir güç olmak isteyenin önüne nasıl geçileceği hesaplanılmalıdır.

Muhalefetin  bir yanı dış politikayı ırkçı temellere dayandırıyor. Bu politika çevremizdeki ülkelerin ortak olmak imkanını engeller. Ancak  Orta Asyadaki bazı ülkelerle işbirliğinin de yolunu açar.

CHP ise cumhuriyetin kuruluşundaki ilkeleri savunur. Bu ilkeler geçmişteki ve çavredeki yapılarla anlaşamaz. Yani buradan şu sonuca varabiliriz. Türkiye’nin bölgesel bir güç olması istenmiyor diyemeyiz. Ancak bu yere gücümüzü kullanarak, çevredekileri itaate mecbur bırakarak varabiliriz diyorlar. Bu bir hayal midir yoksa izlenmesi gereken yol bu mudur?

Benim yolum geleceğe giderken aklı kullanmaktır ve insanların duygusunu etkilemek değildir. Muhalefet iktidarı halkın duygularına hitap  ederek zayıflatmak istiyor. Acaba akil adamlar duygular yerine akılla geleceği  inşa etmek amacıyla mı kuruldu?

Büyük şanslar büyük tehlike de içerir. Önümüzde kuruluş ilkelerimizin devamı ya da o günleri bir iftihar konusu edip günün şartlarına uygun mu davaranacağız. Eğer bu günlerin farklı şartlar içerdiği ve her politika günün şartlarına göre belirlenir derseniz zor şartlarla karşılaşırsınız. Önce herkes karşıdakini anlamaya çalışmalı ve akla uygun çözüm aranmalıdır.