Ben, Kürt sorununun çýktýðý günlerden beri, hiç bu kadar umutlanmadým.
JÝTEM terörünün dillere destan olduðu 90’lý yýllarý ballandýra ballandýra anlatan mütekait askerler ve mütekait siviller beni hiçbir zaman ikna etmedi.
Zulüm, þiddeti patlatýr. Þiddet, zulüm altýndayken, bir gün, Hekimbaþý çöplüðü gibi patlar. Hiçbir þey diyemezsin, elin kolun baðlanýr.
Tabii ki, dar kafalý ve geniþ aðýzlý adamlar, kaykýldýklarý koltuklara arkalarýný vererek küf kokulu hamaset paragraflarý üretebilirler. Ama o da sadra þifa deðildir. Sadece þiddetin deðirmenine su taþýmýþ olurlar.
‘Kürt’ demek bile külfetliydi. ‘Kürt kökenli’ diye bir laf geliþtirdik. Halbuki adamýn, tamam, kökeni Kürt. Ama kendisi de Kürt. Yani þimdi de Kürt.
Biz, kendimize ‘Türk kökenli’ der miyiz?
Býrak, adam Kürt olsun. Ama biz, onunla birlikte, ayný millet olalým. Bir büyük millet olalým. Olmaz mý?
Olmaz. O ayný benim gibi olacak. Lisanýný konuþmayacak, ben konuþturtmayacaðým o da benim onu konuþturmamamý nimet sayacak, ‘iyi ki kürtçe konuþmuyoruz, ne güzel’ diyecek.
Ben de ‘bak, mutlu Kürt’ diyeceðim, bu içeriksiz örneði göstererek, ‘nasýl da gülümsüyor.’
Hatta lütfedeceðim, “Siz aslýnda Türksünüz” deyip onu onurlandýracaðým. Var mý böyle bir þey?
Bunun böyle olmadýðý aþikar oldu.
‘Ana dilde savunmaya hayýr.’ Neden acaba? Türkçe’yle bir sorununuz mu var? Savunmanýzý kendi dilinizde yapmak istemiyor musunuz?
Hayýýýr! Türklerin ana dilde savunma yapmasýna hayýr deðil. Kürtlerin ana dilde savunma yapmasýna hayýr!
Var böyle bir þey! Hala var.
Geçmesi lazým bunlarýn. Yoksa herkes, ýrkçýlýktan, kasýla kasýla kazýk gibi olacak.
‘Asabiyet’ herkesi davul gibi þiþirmeden, þiþirip þiþirip balon gibi patlatmadan önce, bir yol bulunmalýydý.
Bulundu galiba.
(Ben tabii çok geç kaldým ama, Baþbakan’ýn, köþe yazarlarýna ‘asabiyet’in nöroloji olmadýðýný öðretmesi iyi oldu. Eðitimin faydalarý!)
Þu ulaþtýðýmýz nokta çok kýymetli. Ben bu noktayý on tane baraj yatýrýmýna deðiþmem. Büyük bir servet, bu ülkede yaþayan herkes için.
Eh, çok kimse rahatsýz da oldu.
Muhalefeti, PKK üzerinden yapanlar münevverlerimiz vardý. Nasýl, açlýk grevleri bitince canlarý sýkýldýysa, terörün bitme ihtimalinden de rahatsýz oldular.
Geçmiþ olsun onlara! Bugün harikulade bir gerçeðimiz var. Kürtler ve Türkler, terör sorununun, Kürt sorununun çözülme ihtimalini tatmýþ oldular. Bu önemli bir þeydir. Sorun, ilk defa, çözüm menziline girmiþtir. Bunun lezzeti, bir gün -maazallah- bu süreç bozulsa bile, unutulamaz.
Ben gelinen bu noktanýn saðladýðý temiz havanýn Türkler ve Kürtler üzerindeki etkisini gözlerimle gördüm.
Diyarbakýr, uzun zamandýr ilk defa, gerilimsiz bir þehirdi, iki hafta önce gittiðimde. (Elektrik diyecektim gerilim yerine... Aklýma geldi. Diyarbakýr’da kaçak elektrik kullanýmý yüzünden sýk sýk elektrik kesiliyor.)
Bu sürece çomak sokan, kaybeder. Aðýzlardaki bu tadý bozmaya uðraþan, kaybeder.
Þeytan, rahat durmaz. Çoktan girmiþtir deðiþik deðiþik insanlarýn kafasýna. Hassas bir süreçtir, nasýl üç yýl önce Habur’da, tam iþler bir düzene girecekken kötü bir þekilde bozulduysa, yine bozmak isteyenler çýkar, var zaten.
PKK gibi bir ‘firma’yý kaybetmekten rahatsýz olacak en az bir düzine ülke ve odak var.
Baþbakan Erdoðan’ýn, Ýmralý’ya gidecek BDP heyetinin oluþturulmasýnda ince eleyip sýk dokumasý bu sebeplerle, çok anlaþýlýr bir þeydir.
Ya, durumun nezaketini deðerlendirmekten uzak bir ‘aracý’ bilinçli ya da bilinçsiz, yanlýþ düðmeye basarsa?
Çünkü, daha önce de, çözüm ihtimalleri, benzer aracýlýklar yüzünden heba edilmiþti. Ýmralý’nýn Ergenekon ablukasýnda olduðu zamanlarý hatýrlayýn.
Çok iþ yaptý AK Parti hükümeti bu ülkede.
Ama bana göre, en büyük yatýrýmý, Kürt sorununu getirdiði bu çözüm noktasýdýr.
Bu yatýrým, betonla, demirle, dozerle yapýlmadýðý için, tavanýný, kubbesini, direklerini göremeyebiliriz.
Bana rüya gibi geliyor, muhteþem bir þey. Paha biçilemez.