CPJ’den palavra indirimi

Hani, Amerikan palavralarıyla meşhur şu CPJ, yani “Gazetecileri Koruma Komitesi” var ya, işte o örgüt, bizim medya tarafından da özene bezene servis edilen palavralarında indirim yapmış.

Malum, CPJ 2011 yılında hazırladığı raporda Türkiye’de 8 gazetecinin ‘gazetecilik faaliyetlerinden ötürü’ hapiste tutulduğuna hükmetmişti. Sonra bu komite, Türkiye’deki Türkiye karşıtı gazetecilerin de yardımıyla bu sayıyı 2012 yılında nedensiz bir şekilde birdenbire 61’e yükseltiverdi.

İşte bu ‘çadır tiyatrosundan bozma’ gazetecilik örgütü, muhtemelen bu kadar yalanı kimsenin yutmayacağını anlamış olmalı ki, Türkiye ile ilgili palavralarında indirim yaptı.

CPJ yeni raporunda “doğrudan gazetecilik faaliyetleri ile ilgili tutulup tutulmadıklarını saptayamadığı” 15 gazetecinin adını listeden çıkardı.

Yeni rapordan çıkarılan bu 15 kişilik liste içinde, Kanal Biz ve Kanaltürk’ün eski sahibi Tuncay Özkan, Özgür Gündem köşe yazarı Cengiz Kapmaz ve Aydınlık’ın Ankara Temsilcisi Hikmet Çiçek de bulunuyor. Böylece sayı 49’a düşmüş oldu.

Sizin anlayacağınız, CPJ adlı bu Amerikan palavra örgütü, akşam ‘gazetecilik faaliyetinden’ dolayı cezaevinde olduklarını iddia ettiği gazetecileri, sabah kalktığında listeden çıkarıyor. Neden? Çünkü canı öyle istiyor...

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’deki durumu “karanlık günler” olarak tanımlayan CPJ, uydurduğu yalanlara kendisi bile inanmakta zorluk çekiyor.

Ancak ne hikmetse, başta CHP olmak üzere bazı marjinal gruplarla birlikte Türkiye’ye karşı kumpas kurma faaliyetlerini sürdüren bu asparagas gazetecilik örgütü, bombalama ve sabotaj eylemlerinden dolayı halen cezaevinde bulunan kişileri gazeteci olarak tanımlamaya devam ediyor.

Mesela, raporun birinci sırasında yer alan ve adli kayıtlara göre, Kadıköy Marina’ya patlayıcı madde koymak, Akbank Topçular şubesindeki silahlı soyguna karışmaktan cezaevinde bulunan Hatice Duman.

Yine CPJ’nin makbul gazetecilerinden birisi olan Mustafa Gök de, adli kayıtlara göre, Akbank Eyüp Şubesi’nin soygunu, Kartal Tekel deposunun bombalanması, polis memuru Bülent Uzun ve bir bekçinin öldürülmesi, dört polis memuru ile silahlı çatışma, yaralama ve öldürme eylemleri, Ataköy’de bir helikopterin bombalanması, ve Alibeyköy polis karakolunun bombalanması eylemlerinden cezaevinde bulunuyor.

Şimdi, Türkiye ile ilgili sabah başka, akşam başka yalanlar üreten bu asparagas gazetecilik örgütü CPJ’nin raporlarını esas alarak iktidar düşmanlığı yapan ve Türkiye’yi dünyaya jurnalleyen gazetecilere sormak gerekiyor.

Saygın gazetecilik kılavuzu olarak bellediğiniz, CPJ’nin akşamdan sabaha değişen palavralarıyla gazetecilik yapmak nasıl bir demokratik kritere tekabül ediyor bize izah eder misiniz?

Yoksa, tıpkı Ergenekon yapılanmasının en çılgın günlerinde dillendirildiği gibi, “Türk ekonomisi batsa da, AK Parti iktidarının gitmesi için her yol mubahtır” anlayışı, sizin için de makbul bir kriter midir?