Mevcut hükümet sisteminde siyasi ittifaklar önem arz ediyor. Daha hükümet sistemi deðiþmeden önce Türkiye'de siyasetin meyli bu yöndeydi. Çatý aday olarak Ekmeleddin Ýhsanoðlu aranýp bulunduðunda henüz baþkanlýk sistemi falan yoktu. Dolayýsýyla söz konusu ittifaklarý sadece mevcut hükümet sisteminin bir sonucu olarak deðerlendirmek eksik olur. Ortada ayný zamanda siyasal sosyolojinin þekillendirdiði bir durum var.
17-25 Aralýk emniyet-yargý kumpasýna MHP bakýþý da týpký CHP gibiydi. FETÖ'nün operasyonuna maruz kalmýþ bir parti olmasýna raðmen MHP, FETÖ'nün argümanlarýný sýralamýþtý. Fakat 15 Temmuz darbe giriþimine giden süreçte Devlet Bahçeli, Cumhurbaþkaný Erdoðan'a vereceði desteðin mevcut hükümetin ömrünü uzatmanýn çok ötesinde Türkiye'nin kaderiyle ilgili bir gereklilik olduðunu fark etti. O nedenle de Bahçeli hiçbir seçimde bakanlýk ya da cumhurbaþkaný yardýmcýlýðý gibi makamlarý ittifakýn pazarlýk malzemesi haline getirmedi.
Cumhur Ýttifaký, iki partinin kadrolarý ve Cumhurbaþkaný-Bahçeli arasýnda kurulan bir ittifak olmanýn ötesine geçti. FETÖ, PKK ve bu iki örgütü kullanan -liberallerin tiye aldýðý ama bence tam da doðru kullanýmýyla- "dýþ güçleri"in Türkiye'yi zayýflatmaya dönük planlarýna karþý sokakta kurulan bir ittifak oldu. 15 Temmuz'da sokaða akan iþte bu ittifaktý.
Tabii ki ayrý iki siyasi partiden söz ediyoruz. Yaslandýklarý gelenekler farklý. Elbette çatýþan çýkarlar, muarýz tutumlar olacak. Hükümetin her icraatý MHP'nin hoþuna gitmeyecektir. MHP'nin bazý konulardaki söylemleri hükümetin hareket kabiliyetini güçleþtirmektedir.
Bunlara bakýp da "Cumhur Ýttifaký daðýlýyor", "Bahçeli Erdoðan'a ayar verdi", "Bahçelinin makamýndaki duvar saati 17.25'i gösteriyor, demek ki Bahçeli Erdoðan'a bir mesaj vermek istedi" gibi çýkarýmlar yapmak ittifakýn taraflarýnýn durumundan çok muhalefetin muradýný yansýtýyor.
En son Ali Koç'un Bahçeli'yi ziyaretinde duvardaki saatin 17.25'i gösteriyor olmasýndan yola çýkarak yapýlan yorumlara Bahçeli'nin verdiði cevap zaten konunun tartýþmaya açýk bir tarafýnýn olmadýðýný gösterdi. Dahasý Bahçeli'nin o tarihlerin sembolizmine dair izahatý, ittifakýn neden kurulduðuna iþaret eder nitelikteydi.
Cumhur Ýttifaký'na dair zaman zaman nükseden bu tür söylemlerin siyasi habercilik ya da kulis meraký gibi basit açýklamalarý olduðunu zannetmiyorum. Uygulamaya konulmuþ orta vadeli bir ekonomik plan var. Cevdet Yýlmaz ve Mehmet Þimþek'in yürüttüðü plana Cumhurbaþkaný Erdoðan tam destek veriyor. Fakat bu çetin bir yol. Sabýr istiyor. Programýn artý-eksi 5 tutturulabilmesi için yolda kaza olmamasý gerekiyor. Programýn olumlu çýktýlarýný 2025 baþýnda hissetmeye baþlamamýz için siyasi tartýþmalardan uzak istikrarlý bir zaman gerekiyor.
Dedikodu haberciliðinin ötesine geçmeyen "Cumhur Ýttifaký daðýlýyor mu?" sorularýna birileri "Ah keþke!" diyor. Çünkü meselenin böyle bir arka planý var.
Mevcut sistemle devam edildiði yani yeniden parlamenter sisteme dönülmediði müddetçe Cumhur Ýttifaký'nýn daðýlmasý çok olasý gözükmüyor. Cumhurbaþkanlýðý seçimleri özelinde ittifakýn geniþlemesi daha muhtemel.
Bu anlamda Cumhur Ýttifaký'nýn en büyük avantajý parlamento seçimleri ve yerel seçimlerde vekillik ve belediye baþkanlýklarýný pazarlýk konusu haline getirmemiþ olmasý. Ýttifakýn ömrünü uzatan çok önemli bir etken bu. Böylece ittifak, parti teþkilatlarýnýn kadro çekiþmelerinden ya da tali sayýlabilecek konulardaki siyasi çekiþmelerden zarar görmüyor.
Kimse kimseyi masanýn altýna saklamak zorunda kalmýyor, kimse kimseye bizim sayemizde o sýralarda oturuyorsunuz demiyor.
Böyle bakýnca AK Parti'nin yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi'yle belediye baþkanlýðý pazarlýðýna oturmamasýnýn ne kadar yerinde bir karar olduðu da anlaþýlýyor.