Malum, Sayýn Ahmet Necdet Sezer, bir önceki Cumhurbaþkanýmýz.
Bir kriz ortamýnda seçildi, Anayasa Mahkemesi Baþkaný sýfatýyla yaptýðý bir konuþma nedeniyle seçildiði günlerde bizleri umutlandýrdý, yüksek beklentilere neden oldu.
Göreve geldiði günlerde Migros ve kýrmýzý ýþýk þovlarý yaptý, sonra iþler karýþtý, bizler kendi aramýzda “Sayýn Cumhurbaþkaný’ný askere aldýlar” diye þakalar ürettik.
Bugün, Sayýn Sezer’in görevi býrakýþýndan yaklaþýk altý sene sonra bu yazý ve Sayýn Ahmet Necdet Sezer nereden aklýna geldi diye sorabilirsiniz.
Sayýn Ahmet Necdet Sezer’i bugün yeniden hatýrlamamýn nedeni Ergenekon davasýnda ilgili savcýnýn verdiði mütalaa; mütalaada çok sayýda isim hakkýnda müebbet hapis isteniyor, bu isimler arasýnda da 17 Mayýs tarihli menfur Danýþtay saldýrýsýnýn faili Alparslan Aslan da var.
Bu korkunç saldýrýda Danýþtay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin yaþamýný yitirmiþ, dört Danýþtay üyesi de yaralanmýþ idi.
Saldýrýnýn zanlýsý Alparslan Aslan, biraz da tesadüflerin yardýmýyla, yakalanmýþ ve yakalanmasýndan hemen sonra da “Allah’ýn askeriyiz, elçiyiz. Türban davasý yüzünden cezalandýrýlacaksýnýz” diye de bir demeç patlatmýþ idi.
Olayla birlikte bütün Türkiye ayaða kalkmýþ, yüksek yargý organlarý baþkanlarý ve üyeleri, üniversiteler, YÖK, CHP, sivil (!) toplum örgütleri “Türkiye laiktir, laik kalacaktýr” sloganý ile özetlenebilecek demeçler vermiþler idi.
Bu arada Sayýn Cumhurbaþkanýmýz (2006) Ahmet Necdet Sezer, Hükümetin “sürprizlere açýk olun” mesajýna raðmen günün anlam ve ehemmiyetine uygun bir demeç vermiþ ve þöyle demiþti: “Bu çirkin eylemi bir kez daha kýnýyor, gerçekleþtireni ve temsil ettiði düþünceyi lanetliyorum. Danýþtay’a yapýlan bu saldýrý aslýnda laik Cumhuriyet’e yapýlan bir saldýrýdýr. Cumhuriyet tarihine bir kara leke olarak yazýlacaktýr. Bu saldýrýya neden olanlar tutum ve davranýþlarýný yeniden gözden geçirmelidirler.
Türkiye Devleti, laik, demokratik bir Cumhuriyet’tir. Laikliði çeþitli biçimlerde yorumlayarak, içini boþaltýp demokrasiyi, dolayýsýyla devlet rejimini yýkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti, yöneltilen tehditler ve saldýrýlar karþýsýnda kendisini koruyacak kurum ve kuruluþlarý ile dimdik ayaktadýr ve sonsuza kadar da öyle kalacaktýr. Bundan kimse kuþku duymamalýdýr. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik ilkelere baðlý kalarak, saðduyulu yaklaþýmlarla, ülkeyi karanlýða sürüklemek isteyenlere hak ettikleri yanýtý verecektir.
Aydýnlýk Türkiye’yi kimse yolundan döndüremeyecektir. Cumhuriyet’in temel deðerlerine ve anayasal ilkelere inanmayanlarýn, aydýnlanmayý ve çaðdaþlaþmayý içine sindiremeyenlerin, ülkenin geleceðine iliþkin art niyet besleyenlerin, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kurumlarýna yönelik saldýrýlarý, ulusumuzu ve devletimizi yýldýramayacaktýr.
Türkiye, Cumhuriyet’in deðiþtirilemez niteliklerinin, 83 yýlda elde ettiði kazanýmlarýnýn ve temel kurumlarýnýn korunmasý ve yaþatýlmasý konusunda bir an bile duraksamayacaktýr. Çaðdaþlýðýn ve ilericiliðin savunucusu Türk gençliði, bu konudaki en büyük güvencemizdir.”
Bilebildiðim kadarýyla, Sayýn Cumhurbaþkaný, böyle bir olaydan sonra, MÝT Müsteþarýný Çankaya çaðýrýp bilgi alabilir, en azýndan telefonla temas kurabilir.
Acaba. Sayýn Sezer’in aklýndan, Hükümet’in açýklamasýna raðmen, bir an dahi olsun baþka bir ihtimal geçmemiþ midir?
Sayýn Cumhurbaþkaný Sezer (2006) yukarýdaki demecini hiçbir ön araþtýrma yapmadan neden ve nasýl vermiþtir?
Dimdik ayakta olup Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyacak kurum, TBMM deðil ise, nelerdir?
“Türk gençliði, bu konudaki en büyük güvencemizdir” derken Sayýn Sezer neyi ima etmektedir?
Bir Cumhurbaþkanýnýn bu kadar önemli bir konuda, bu kadar büyük bir deðerlendirme hatasý yapmasý mümkün müdür?
Bu çok vahim deðerlendirme hatasý sonrasý Sayýn Cumhurbaþkaný birilerinden özür dilemiþ midir?
Sayýn Sezer, bugün, Danýþtay saldýrýsý hakkýnda ayný düþüncelere sahip midir?
Ergenekon davasý mütalaasýnýn basýna yansýmasý sonrasý aklýma nedense Sayýn Ahmet Necdet Sezer geldi.
Ama, þunu da belirtelim, Sayýn Sezer’in bu demeci ile ilk kez Türkiye’ye bir Nobel ödülü getiren Orhan Pamuk’u Çankaya’ya devet etmemesi çok tutarlýdýr, belki önemli olan da bu tutarlýlýktýr, istikrarlý biçimde hata üretmektir.