Cumhurbaşkanı, eğitim, kültür

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 yıl önce Birlik Vakfı'nın 30'uncu yıl kutlamalarında şunları söylemişti:

"Altyapıda, sağlıkta, sosyal yardımlarda, pek çok alanda çok önemli mesafeler kat ettik ancak bu süreçte iki alanda eğitimde ve kültürde arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz ilerlemeyi kaydedemediğimizi üzüntü ile ifade etmek istiyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta sonu yapılan Ensar Vakfı kongresindeki sözleri de şöyle:

“Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz siyasi iktidarız ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var. Medyadan sinemaya, bilim teknolojiden hukuka kadar pek çok alanda hâlâ en etkin yerlerde ülkesine ve milletine yabancı zihniyetteki kişilerin, ekiplerin, hiziplerin bulunduğunu biliyorum. Bu durumdan da büyük üzüntü duyuyorum. Dün hedefimiz belki sadece bir avuç inançlı, imanlı, bilgili, birikimli nesil yetiştirmekti. Bugün ise hem bulunduğumuz yer çok farklıdır, hem de hedeflerimiz çok çok farklıdır. Elimizde böyle bir imkân varken, hâlâ pek çok yeri boş bırakıyor olmamız aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir. Biz 80 milyon insanın tamamına ulaşmayı hedefleyen bir hareketiz. Bunun farkında olmamız gerekir.”

“Siyasi iktidar olduk, sosyal ve kültürel iktidar olamadık”sözlerindeki “iktidar”  kelimesini ben, “sosyal ve kültürel alanı da iktidar alanı olarak görüyor” gibi okumak istemem. Çünkü o alan, salt siyasi iktidar dışında ülkenin ortak varlığını ifade ediyor ve Sayın Cumhurbaşkanı da, kendi partisine ait olsun olmasın, ülkenin bu ortak varlığına sahiplenmek durumundadır.

Böyle bir şerh düştükten sonra Cumhurbaşkanı'nın sözlerinin Türkiye olarak, hatta ben bunu İslam dünyası boyutunda da görüyorum, yetişmiş insan sorununu aşamadığımızı gösteriyor.

Cumhurbaşkanı bunu, Birlik ve Ensar Vakıflarında gündeme getirerek belki daha özel bir “Camia”yı sarsmayı hedeflemiş olabilir.

Ama gerçekten olay, Türkiye'nin 80 milyonluk insan unsurunun -Ak Parti'nin oy alanı içinde bulunsun bulunmasın- her bir ferdinin potansiyellerinin ortaya çıkarılması sorunudur.

Birim insanımızın önemsenmesi ve ülkeye, insanlığa artı değer taşır hale getirilmesidir.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın yüreğinde böyle bir “Eğitim - Kültür derdi” taşıyor olması kuşkusuz önemli.

İbn Haldun Üniversitesi'nin açılmasına öncülük etmesi de İslam dünyasının bu sembol isminden yola çıkarak bir çığır açılabilme umuduyla bağlantılı olmalıdır.

Eğitim konusunda Sayın Cumhurbaşkanı'nın liderliğinin çok önemli olduğuna inancımı, kendisine hitaben yazdığım bir açık mektupla ifade etmiştim.

Sayın Cumhurbaşkanı, geçmiş dönemlerde, özellikle 28 Şubat sürecinde İHL'lere ve başörtülü öğrencilere yönelik negatif ayrımcılığın ortadan kaldırılması noktasında haklı olarak çok özel bir hassasiyet sergiledi.

Sayın Cumhurbaşkanı, “Dindar, inançlı gençlik” noktasında da özel duyarlılığa sahip.

Ama bunların ötesinde hayatın tüm alanlarında çığır açacak birikime sahip insan unsuru da “ülkenin insan sermayesi” olarak hayati önem taşıyor. Eğitim o insan unsurunu da yetiştirecek. Ve o alanda ciddi sorun yaşıyoruz. Hoş, “inançlı, dindar gençlik” alanında da sorun yaşıyoruz. Bu noktada sırf İHL aidiyeti de kafi gelmiyor.

Şunu diyeceğim:

Bir: Sayın Cumhurbaşkanı eğitim üzerinde daha çok yoğunlaşmalı.

İki: Sayın Cumhurbaşkanı ülkenin bütün gençlik alanlarıyla iletişim sağlamalı.

İHL'den mesela Galatasaray Lisesine kadar.

ACI KAYIPLARIMIZ:

Şırnak'ta helikopter kazasında 13 kahraman askerimizi şehit verdik. İsimleri şöyle: Tümgeneral Aydoğan Aydın, Albay Oğuzhan Küçükdemir, Albay Gökhan Peker, Yarbay Songül Yakut, Binbaşı Koray Onay, Yüzbaşı İlker Acar, Yüzbaşı Nuri Şener, Pilot Yüzbaşı Serhat Sığınak, Pilot Üsteğmen Abdülmüttalip Kesikbaş, Astsubay Teknik Başçavuş Fevzi Kıral, Piyade Uzman Çavuş Hakan İncekal, Astsubay Başçavuş Mehmet Erdoğan ve Uzman Çavuş Zeki Koç.

Türkiye'nin yüreği yanıyor. Sonsuz rahmet diliyorum. Kor düşen yüreklere sabır niyaz ediyorum.