Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bayramlaşma termini sırasında, belki tansiyon düşüklüğü dolayısıyla, duraksaması bir kesimi pek bir neşelendirdi.
Fatih Altaylı, TRT ve Anadolu Ajansı'nı hedef alarak bu görüntünün bile isteye servis edildiğini yazdı.
"Bu bir canlı yayın olsa anlarım. Yapacak bir şey yoktur. Ama çekilmiş, montajlanmış ve servis edilmiş bir bantta böyle bir durumun gösteriliyor olması çok ama çok fenadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, o ülkenin liderinin böyle bir görüntüsü göz göre göre banttan yayınlanmaz. Çünkü bu liderin durumunu dünya çapında tartışmaya açar. Açık bir zafiyet göstergesi haline gelir."
"Canlı yayın olsa anlarım" dediği görüntüyü tüm Türkiye zaten canlı yayın esnasında izlemişti. Cumhurbaşkanının tüm programları, haber kanallarına canlı yayın frekansı ile geçilir, isteyenler bu frekans üzerinden yayını canlı olarak verir.
Anadolu Ajansı ya da TRT'nin bir ayrıcalığı yoktur.
Ayrıca Cumhurbaşkanı'nın tüm hitapları, sosyal medya hesaplarından da canlı olarak verilmektedir.
Altaylı bir temenni ile mi yoksa samimi bir endişe ile mi yazdı bunu, bilemiyoruz. Ama pekala, Anadolu Ajansı ve TRT yetkililerine ya da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na ulaşabilirdi. İlla ki kendisine sağlıklı bilgi verilirdi.
Ama o vakit malum yazıyı yazamazdı!
Mesele bundan ibaret de değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sandıkta yenemeyenlerin, hastalanması için sabah akşam beddua ettiklerini de biliyoruz. Başta FETÖ'cüler olmak üzere Allah'a inananı-inanmayanı Erdoğan'dan kurtulmak için Allah'a yalvarıyor!
Farazi bir şey söylemiyorum, 7 Şubat MİT Krizini hatırlayın. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ameliyatta olacağı saatler kollanarak hazırlanmış bir kumpastı. Allah'ın işine bakın ki, Cumhurbaşkanı ameliyata gitmezden önce bir yere uğradı ve böylece FETÖ'cülerin, ameliyat saatine ayarlı kumpasları çöktü. Erdoğan'ın müdahalesiyle MİT Başkanı Hakan Fidan'ın gözaltına alınması engellendi.
Erdoğan'ın devre dışı kaldığı bir vasatta gelişseydi bu olaylar, Hakan Fidan derdest edilecek ve onun üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vatana ihanetle yargılanacağı bir süreç başlatılacaktı.
O gün bugündür Cumhurbaşkanı'nın hastalanmasından kendine pay çıkartanlar hep oldu.
Ayrıca insandır ve elbette hastalanabilir.
Üstelik Cumhurbaşkanı'nın yakınında çalışanlar çok iyi bilir ki, insan üstü bir performansla çalışmaktadır. Seyahatlerine eşlik eden gazeteciler de hayretle izlemiştir Cumhurbaşkanı'nın bu olağanüstü çalışma temposunu. Tüm ekip yorgunluktan ölmek üzeredir, bir hafta kendine gelemez, buna mukabil Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok önemli temaslar gerçekleştirdiği uzun ve yorucu bir seyahatin dönüşünde uçaktan iner inmez başka bir toplantıya geçebilir.
Bu zaman zaman latife konusu da olur, "Hanımefendi'nin doğal kürleri sayesinde mi?" diye.
Bana kalırsa formülü kendisi söylüyor zaten; "Aşk ilen çalışan yorulmaz."
Cumhurbaşkanı samimiyetle, bu ülkeye hizmet etmek için çalışıyor. Siyasete yüklediği anlam bu çünkü. Memleket derdiyle dertlenerek siyaset yapıyor. Türkiye'yi yeniden başı dik, mazlumlara arka çıkabilecek kadar güçlü, Müslümanların hakkını savunabilecek kudrette bir ülke haline getirmek için siyaset yapıyor.
Bir de şu var;
Seçimle gönderemeyen, darbe ile deviremeyen, hastalansa da kurtulsak diyenlerden çok daha fazla dua edeni var Cumhurbaşkanı'nın.
Nasırlı ellerini her namazdan sonra kaldırıp "Allah'ım ömrümden al onun ömrüne ver" diye dua eden, bu ülkenin tapusunun bayrağında ezanında kayıtlı olduğunun şuurunda niceler var. "Ayağına taş değdirme, başımızdan eksik etme Allah'ım, onu mahzun etme, ferasetini, basiretini artır." diyen bir dolu Anadolu var.