Cumhurbaþkaný, cumhurun baþýdýr ama bizim sistemimizde her þeyden öncelikli ve önemli olarak rejimin genel karakterini temsil eder. Devletin veya cumhurun baþý olmak, parlamenter demokraside fiilen mutlak karar vericiliði ifade etmez ama aþaðýdan yukarýya kadar rejimin sembol makamý Çankaya’dýr. Turgut Özal’la baþlayan kesintisiz sivil cumhurbaþkanlarý dönemi, Sezer kazasýna raðmen Kemalist geleneðin o makamdan iniþinin iþaretlerini veriyordu. Abdullah Gül ise, sivil olmanýn da ötesinde sosyal alandan siyasete, yerelden merkezi yönetime kadar rejimin genel karakterini yansýtan bir profil oldu.
Aðustos ayýnda seçilecek cumhurbaþkaný, bizatihi seçim yöntemi nedeniyle rejimin sembolü olarak en ideal bileþimi temsil edecek. Tahmin edildiði gibi Erdoðan aday olur ve Aðustos ayýnda Çankaya’ya seçilirse Atatürk’ten itibaren 70 yýlý aþkýn bir süreden sonra ayný ideal bileþen gerçekleþmiþ olacaktýr. Bugün Türkiye Cumhuriyeti rejiminin karakterini Erdoðan’dan daha bariz ve keskin hatlarla temsil eden baþka bir isim bulunmamaktadýr.
Çankaya’da tembellik yapsa bile
Erdoðan, seçilirse Çankaya’da koþar, terler, yorulur mu bilinmez ama kesin olan birþey var 2002’de baþlayan devrim artýk bir sistem karakteri haline gelecektir. Yeni Cumhurbaþkaný koþmayý býrakýn tembellik yapsa bile kendisini Köþk’e taþýyan toplumsal dinamiðin gereði her gün yeni rejimin enerjisini üretecektir.
Dolayýsýyla, Eski Türkiye’den Yeni Türkiye’ye geçiþin sarsýcý adýmlarýndan birisi de Aðustos seçimi olacaktýr.
Bu tabloda muhalefetin hala bir aday çýkaramamýþ olmasýnýn nedeni de yeni rejime uygun bir isim bulamamaktan kaynaklanýyor. Eðer hazýrda böyle bir isim bulunmuþ olsaydý, hiç þüphesiz o her kimse þimdi CHP veya MHP’nin baþýnda olur ve güçlü bir iktidar umudu olarak bilinirdi. CHP ve MHP yenilikçi siyaseti kesinlikle benimsememekte ve buna baðlý olarak da yerelden genele, oradan da Çankaya’ya uzanan iktidar hatlarýný kaçýnýlmaz olarak terketmektedir. Basit bir formül bütün branþlarda iþlemektedir. Deðiþimci ve Yeni Türkiye’ci olmak siyasette baþarýnýn altýn kuralý haline gelmiþtir. Eski siyasete baðlý kalýp iktidar olunamayacaðý gibi, Çankaya’ya vasýl olmak, yani rejim sembolü olabilmek de mümkün deðildir.
Erdoðan ve partisine bir anlamda seçim garantisi saðlayan kural budur. Baþbakan, eskiyen, yozlaþan ve deðer üretemeyen rejimi yenileyip geliþtirmeyi baþardýðý için seçimleri kazanmaktadýr. Retorik ya da sloganlara sýðýnmak yerine sisteme parlak bir görünüm kazandýrmýþtýr. Eski rejimin korku, ötekileþtirme, tek tipleþtirme odaklý karakteri demokratik çeþitliliðe ve her alanda çözüme yönelmiþtir. Kýbrýs politikasýndaki deðiþimden Ortadoðu’da uygulanan aktif diplomasiye, askeri vesayetin geriletilmesinden Kürt meselesindeki çözüm perspektifine kadar böyle oldu. Öte yandan, daha güçlü sosyal politikalardan daha çok katma deðer üreten ihracat modeline geçiþe kadar her alanda bugünün Türkiyesi 10 yýl öncesinin Türkiyesi’yle kat’i surette benzerlik arzetmemektedir.
Eski Türkiye’nin sembolü postal ve enflasyondu
Tabiatýyla 10 yýl öncesinin rejim karakteri ve sembolleriyle de arada benzerlik kalmamýþtýr. Türkiye, 10 yýl önce askeri bildiriler ülkesiydi. Dindarlarý ezen kamu sisteminin ülkesiydi. Kürt kimliðini inkar ülkesiydi, Ermeni tehcirini bilmezden gelenlerin ülkesiydi. 2 bin 500 dolar milli gelirin, 35 milyar dolar ihracatýn, yüzde 70 enflasyonun ve sosyal devleti akla getiremeyenlerin ülkesiydi.
10 yýl önce bu ülkenin sembolleri asker postalý ve enflasyon canavarýydý. Bugün ise, dindar, laik, Kürt, Türk, Egeli, Karadenizli dilediði sembolü pankartýna yazýp havaya kaldýrabilmektedir. 2014 Türkiyesi’nin sembolü demokratik deðiþimdir.
Gayet tabii ki 2014’te seçilecek reisicumhur da Çankaya’da o sembolü temsil edecektir. Siyasetin yeni denklemi gereði deðiþimi garanti edemeyen de seçilemeyecektir.