Cumhurbaþkaný Gül, acaba, Hükümet - Cemaat geriliminde nerede duruyor?
Bu soru, epeydir kamuoyunun, özellikle muhafazakar kamuoyunun ilgi duyduðu bir konu.
Bu soruyu önemli kýlan husus “Hizmet, önümüzdeki siyasi geliþmeler sürecinde Erdoðan’a alternatif olarak Gül’e oynayabilir mi, ya da Gül, Erdoðan’a alternatif olur mu?” sorusu ile ilgilidir.
Benim, bu soru ile muhatap olduðum her defasýnda cevabým, böyle bir karþý karþýya geliþin her iki lider açýsýndan herhangi bir makuliyet çerçevesi içinde mevcut olmayacaðý þeklinde olmuþtur.
Ama bu iliþkinin somut olaylarda ortaya çýkma biçimi, gelecek öngörülerini de içinde barýndýrýyor.
Mesela sayýn Cumhurbaþkanýnýn, Ýtalya gezisi sýrasýnda gazetecilere yaptýðý deðerlendirmeler, kritik tartýþma konularýnda oldukça net bir “Duruþ profili” ortaya koymuþtur. Þöyle ki:
- Cumhurbaþkaný, çýkan “duman”ý da iþaret ederek, devlet içinde bir “paralel yapý”nýn bulunduðunu, buna müsaade edilmeyeceðini, ama bunun hukuk içinde yapýlacaðýný ifade ediyor.
- Cumhurbaþkaný, cumhurbaþkanlýðý, Hükümet, yüksek mahkemelerin baþkanlarý gibi devlet organlarý arasýnda farklýlýklarýn olmadýðýnýn altýný çiziyor.
- Cumhurbaþkaný MÝT’in tartýþýlmasýný doðru bulmuyor. MÝT’in misyonunu çok net olarak ortaya koyuyor: “Büyük kýrýlmalarýn yaþandýðý, güney sýnýrlarýmýzýn ötesinin çok deðiþtiði bir coðrafyada, Türkiye’nin ileride kendisine yönelecek tehditlerin ortaya çýkmamasý için MÝT’e görevler düþmektedir.”
- Cumhurbaþkaný ayrýcabir yandan Batý’ya karþý toptancý deðerlendirmeler yapýlmamasý gerektiðini hatýrlatýyor, ama bir yandan da “Azýcýk zayýflarsak üstümüze çullanacak çevreler var” diyerek bir baþka reel-politik duruma iþaret ediyor.
- Ve Cumhurbaþkaný, bardaðýn boþ taraflarýna iliþkin de düþüncelerinin bulunduðunu, ancak bunu kamuoyu önünde seslendirme noktasýnda engellerinin olduðunu belirtiyor, “Bazý þeyleri ise Cumhurbaþkaný kimliðiyle özel bir þekilde yaptýðýný” belirtiyor.
Þu görüntü, Baþbakan Erdoðan’la Cumhurbaþkaný Gül’ü oldukça paralel bir duruþ içinde gösteriyor. Bence bu, þu an Türkiye’de yaþananlar açýsýndan oldukça önemli. En azýndan sayýn Gül’ün, Tayyip Erdoðan’a alternatif siyasi hesap içinde göstermeyi inandýrýcýlýktan çýkarmasý açýsýndan önemli.
Paralel yapýyý ne yapmalý?
Þu an belli ki hem Cumhurbaþkaný hem de Baþbakan, “paralel yapý”nýn varlýðýný görüyor ve buna müsaade edilmeyeceðini ifade ediyorlar.
Peki ne yapýlacak paralel yapý ile ilgili olarak.
Cumhurbaþkaný paralel yapýya karþý tavrýn “hukuk içinde” oluþmasýnýn altýný çiziyor. Buradaki kriterin “kurunun yanýnda yaþýn yanmamasý” hassasiyeti olduðu düþünülebilir. Bu da, öncelikle “paralel yapý”nýn saðlýklý tespitini gerektirir. Bunun kolay olmadýðýný söylemek de mümkün. Çünkü, bir kere herkes, devlet içinde insanlarýn þu veya bu aidiyet içinde olabileceðini kabul ediyor, hastalýklý durumun, “aidiyet”i, devlet iþlerini baþka bir hiyerarþik yapýya endeksli olarak yürütmekten kaynaklandýðý da herkes kabul ediyor. “Aidiyet”in kötüye kullanýldýðýný tespit nasýl olacak, hayati soru bu.
Hükümet þu anda, deðiþik alanlarda tasarruflarda bulunuyor. Bu arada yargý camiasýnda da, muhtemelen Hükümet’ten alýnan sinyal ile tayin-azil vs. gerçekleþtiriliyor.
Bunlar kýyým veya tasfiye midir? Diyelim binlerce polisin gerçekten paralel yapý ile iliþkisi tespit edilmiþ de ona göre mi tasarruflarda bulunulmuþtur?
Benim deðerlendirmem þöyle:
- Hükümet ve ondan etkilenen yargý kurumlarý, öncelikle emniyette, yargýda, baþka yerlerde kritik pozisyonlarda var olduðunu düþündükleri bir network’ü, bir að’ý daðýtmayý amaçlamýþ bulunuyor. Belli bir alanda kurulmuþ düzenler varsa, onlar daðýlsýn isteniyor. Bir tür yapý bozumu gerçekleþsin, düþüncesi. Belki bu bir süre devam edecek.
Hizmet medyasýnýn bu tasarruflarý “kýyým- tasfiye” olarak nitelemesi, herhangi bir devlet görevlisine yapýlan itirazdan öte, bir tür “sahiplenme” olarak okunuyor.
Þunu diyorum:
Hizmet camiasý, bugün Cumhurbaþkanýnca da ifade edilen “paralel yapý” olgusunu ciddiye almalý ve aslýnda “Dost” olan bu insanlarýn kaygýlarýný giderecek bir tavrý geliþtirmeliler.
Nasýl? Doðrusu bilmiyorum.