Fransa-Türkiye iliþkilerinin tarihsel referanslarý her zaman olumlu olmuþtur. Ancak Sarkozy’nin cumhurbaþkanlýðý döneminde, partisi ve özellikle de kiþisel tutumu bu iliþkilere aðýr bir darbe vurdu. Hatta Sarkozy sayesinde Türkiye’de çoktan unutulmaya yüz tutmuþ Fransa karþýtý eðilimler bile yeniden canlandý.
Ýki dünyayý da iyi bilen ve Türkiye’nin AB üyeliðini destekleyen çevreler, iliþkilerin gergin olduðu dönemde arada kalmýþ ve fena halde bunalmýþtý. Hele Türk Mevsiminin ilan edildiði Temmuz 2009 ile Mart 2010 arasý dönem tam bir stres testine dönüþmüþtü. Sarkozy, Türk bayraðýnýn Eyfel Kulesi’ndeki ýþýklý görüntüsünü kaldýrmaya kalkmýþ, görmeye tahammül edemediði bu sahne nedeniyle Paris Belediye Baþkaný ile birbirlerine girmiþlerdi. Türkiye’den giden konuþmacýlarýn toplantýlarý adeta gizli örgüt toplantýlarý gibi yapýlmýþ, Türkiye’nin tanýtýmýna iliþkin faaliyetlerin görünür olmamasý için ne mümkünse hayata geçirilmiþti.
Bununla birlikte, belki ilk kez, toplantýlara katýlanlar Türkiye’ye dair sorularýnda son derece kibar davranmýþlardý. Daha önceki yýllarda yapýlan toplantýlarda Kýbrýs’ý iþgal ettiðimizi, Ermenileri kestiðimizi, kadýnlarý da zorla kapattýðýmýzý dinleyip duran bizler, Türk Mevsimi sýrasýnda bu konulardan sorumlu tutulmamýþtýk.
Yeni dönem iþaretleri
Söz konusu dönemde Fransa’da Sarkozy’den hoþnut olmayanlarýn, onun karþý çýktýðýna sahip çýkma eðilimine girdiðini izlemiþtik. Bugün Hollande’ý iktidara taþýyan kesimler “Türkiye” tezine sahip çýkmýþlardý.
Genel olarak Fransa’daki sað Türkiye’den katiyen haz etmez, merkez sað ise Türkiye ile iliþkilerin geliþmesini ama Türklerle geliþmemesini tercih eder. Sol eðilimler ise insan haklarý ve demokrasi kalitesine baðlý olarak Türkiye’nin AB üyesi olup olamayacaðýný tartýþýr. Bu haliyle bakýldýðýnda esasen solun Türkiye’ye daha eleþtirel yaklaþtýðý söylenebilir.
Bununla birlikte, Sarkozy iliþkilere o kadar zarar vermiþti ki, solun Türkiye’ye fazla eleþtirel bakacak hali kalmamýþ, tam tersine yaralarýn tedavisine öncelik vermiþlerdi. Bu çerçevede Hollande Türkiye’yi ziyaret etmiþ 22 yýl sonra yeniden bir Fransýz cumhurbaþkaný ülkeye gelmiþti.
Bugün Türkiye cumhurbaþkaný Fransa’ya iade-i ziyaret yapýyor. Göreve geldiði tarihten itibaren yaptýðý yurt dýþý gezilerin sýralamasýna bakýlýrsa, Fransa ziyareti özel bir önem taþýyor. AB üyesi ülkelerden öncelikle Estonya ve Letonya’ya giden Erdoðan, bu ziyaretiyle AB’ye deðil muhtemelen Rusya’ya bir þeyler söylemiþ oldu. Fransa ziyaret edildiðinde ise, gezinin bir ucunun AB’ye dokunduðu ileri sürülebilir.
Yeni adým ihtiyaçlarý
Fransa ile Türkiye’nin ekonomik, ticari, kültürel ve eðitim alanýnda iliþkilerinin geliþmesi son derece önemli. Bunun adý geçen alanlarda geliþme saðlanmasýna katký vereceðine þüphe olmadýðý gibi Türkiye ile ilgili ön yargýlarýn kýrýlmasýnda da etkin rol oynayacaðý söylenebilir.
Ancak söz konusu ikili iliþkilerin hangi düzlem üzerinde geliþtirileceðine karar vermek gerekiyor. Diðer bir ifadeyle Fransa bu iliþkilerin geliþtirilmesi karþýlýðýnda Türkiye’nin AB üyeliðini destekleyecekse bir anlamý var. Türkiye’nin iliþkileri geliþtirmek için Fransa’yý seçmesinin bir nedeni olmalý. Fransa Türkiye’nin AB üyelik sürecinde “elinden tutup içeri alan” oyuncu olmayacaksa, Türkiye’nin öncelikli iliþkilerini Fransa ile sürdürmesine gerek yok. Üyeliðe soðuk bakan yeterince ülke var, onlardan biri ile de iliþkilerini pekala geliþtirmeyi tercih edebilir. Nasýl olsa enerji, savunma sanayi ve organik tarým konularýnda Türkiye deyince gözleri ýþýldayan tek ülke Fransa deðil.