31 Ekim günü parlamento çatýsý altýnda ilk kez baþörtülü milletvekillerinin de çalýþmaya baþlamasý Cumhuriyet’in benzersiz bir kazanýmýdýr. Týpký hemen öncesinde kamu kurumlarýnda kadýnlara ayný kýyafetle çalýþma hakkýnýn verilmesi gibi. Ve týpký onun da biraz evvelinde üniversitelerde baþörtüsüyle eðitim imkanýn tanýnmasý gibi.
Cumhuriyet eksiklerini tamamlýyor ve doksanýncý yýlýnda en geniþ sýnýrlarýna ulaþmýþ bulunuyor. Toplumun üzerini kuþatan þemsiyeye cumhuriyet adýný veren kitlelerin sayýsý artýyor.
Kadýnlarýnýn büyük çoðunluðu baþörtülü olduðu halde parlamentosuna sokulmadýðý bir rejime cumhuriyet demek bir ezberden ibaretti. O ezber bozuldu ve cumhuriyet ufkunda demokrasi belirdi. 90 yýldýr ötekileþtirilen ve terbiye edilmeye çalýþýlan en geniþ kitle bugün nihayet Türkiye Cumhuriyeti devletiyle arasýndaki aidiyet baðýnda bir duygu sorunu yaþamamaktadýr.
Geçen Perþembe günü veyahut da o güne giden yolda her ne olduysa bir demokrasiye yaraþýr nezakette, olgunlukta ve sükunette oldu. Bu yasakla bir adým daha yürümek o kadar imkansýz hale gelmiþti ki 90 yýldýr o yasaðýn partisi olan CHP bile günlerce toplantýlar yaptýktan sonra finalde “baþörtülü bacýlarýmýz” demekten baþka çare bulamadý. Mesele yok... Baþörtülü bacýlar da o sýrada Meclis’te o konuþmayý dinliyordu zaten.
CHP neden böyle çaresiz
Baþörtüsüne karþý olduðu halde CHP’nin böyle çaresiz kalýþý da tam anlamýyla bir demokrasi baþarýsýdýr.
Eðer, asker eski ordu olsaydý...
Eðer, Anayasa Mahkemesi eski Anayasa Mahkemesi olsaydý...
Eðer, yargý eski yargý olsaydý...
Eðer medya eski medya olsaydý...
Ve eðer bunlarýn hepsi birden eski olsaydý hiç þüphesiz CHP de eski CHP olacak ve 31 Ekim’de yaþanan özgürlüðü 1 Kasým’da kolaylýkla yasaða dönüþtürecekti.
Hiçbiri eskisi gibi olmadýðý için CHP de eski olamadý. Rejimin altýn hissesi elinden çýktýðý için yasaðý arzuladý ama uygulatamadý.
CHP þimdi, bir demokraside olmasý gerektiði gibi sadece toplumdan aldýðý güç kadar bir alana hükmedebiliyor. O alan da ana muhalefet partisini baþörtülü bacýlarý tanýmaya ve anlamaya mecbur kýlýyor.
Ayný gün o Meclis’te
31 Ekim sabahýna uyandýklarýnda CHP ve akraba topluluklarý biliyordu ki baþörtüsü; askeri, yargýsal ve bürokratik vesayetin bittiði gün zaten özgürlüðünü kazanmýþtý. Perþembe sadece gala günüydü...
Hem de nasýl gala... 10 yýl önce týpký baþörtüsü gibi darbe gerekçesi sayýlacak Kürtçe isimlerin þehirlere iadesinin en güzel örneklerinden birisi ayný gün kanunlaþýyordu. Aydýnlar silinirken Tillo ismi yazýlýyordu. Cumhuriyet’in bir baþka ötekisi Hacý Bektaþ-ý Veli ismi de Nevþehir Üniversitesi tabelasýndaki yerini alýyordu. Evet, baþörtülü vekiller sýralara oturduðu gün, TBMM hem Kürtler’in, hem de Aleviler’in hakký olanlarý iade ediyordu.
Meselenin baþörtüsü olmadýðýný; muhafazakar siyasetin 100. yýlýna varmadan Cumhuriyeti demokrasi istikametine dönüþtürdüðünü anlatmak için baþka söze gerek var mý?