Cumhuriyet’e operasyon...Ýç - dýþ kamuoyunu hareketlendirmesi kolayca tahmin edilebilecek bir iþtir.Hatýrlarsak, Can Dündar - Erdem Gül tutuklandýðýnda Batýlý ülkelerin Büyükelçileri Cumhuriyet gazetesine geçmiþ olsun ziyaretinde bulunmuþlardý. Cumhurbaþkaný Erdoðan’dan gelebilecek tepkiyi tahmin etmemiþ olamazlar ama onu göze almýþlardý.
Birçok yazar ve yöneticinin gözaltýna alýndýðý, evlerde arama yapýldýðý son operasyonda da böyle bir tansiyon oluþtu. Amerika’dan, Avrupa’dan yargýlayýcý sesler yükseldi.
Aslýnda bir süredir Amerika ve Avrupa ile terörle mücadele konusunda ciddi farklýlaþmalar yaþýyoruz. Öyle ki devlet yetkilileri “Zaman zaman müttefiklerimiz Türkiye’yi vuran terörün arkasýnda mý duruyor” sorusunu sormak zorunda kalýyor.
Cumhuriyet’e operasyon söz konusu olduðunda “Erdoðan Türkiyesi”ne, “medya özgürlüðü” üzerinden hücuma geçilmesi nerede ise olaðan þüphelinin olaðan tavrý durumundadýr.
Ýþin Amerika - Avrupa tarafý böyle. Ama ne de olsa Cumhuriyet, Türkiye medyasýnýn bir parçasý ve hem “terörle mücadele” hem “medya özgürlüðü” konusunda duyarlýlýk, medyadaki herkesin önemsemesi gereken bir durum.
Bir medya organýnýn “teröre muzahir olmasý, desteklemesi” de kabul edilemez, terörle mücadelenin yönteminin eleþtirilmesinin, teröre destek gibi deðerlendirilip medya özgürlüðünün engellenmesi de...
Cumhuriyet nerede duruyor?
Hükümet adýna hem Baþbakan Yýldýrým, hem Baþbakan yardýmcýsý Kurtulmuþ, konunun yargýyý ilgilendirdiðini ifade ederek, bir bakýma özgürlük sorgulamalarýný savuþturdular.
Evet bir yargý süreci var. Bir yandan Cumhuriyet’i yöneten vakýftaki iþlemler sorgulanýyor, ama asýl tansiyon yükselmesi yazarlara yönelik soruþturma ile ilgili. Orada Baþsavcýlýðýn “FETÖ/PDY ve KCK/PKK terör örgütlerine muzahir olma (arka çýkma) ve üye olmamakla birlikte adýna suç iþleme” gibi bir ithamý söz konusu.
Baktýðýmýzda;
PKK ve FETÖ’ye karþý mücadele çýðýrýnda Cumhuriyet’in dilinin diðer medyadan ayrýþtýðý açýktý.
Cumhuriyet oldukça sert bir muhalefet dilini tercih etmekte idi.
FETÖ’ye karýþ mücadelede, FETÖ’nün her renge bürünebildiði kanaatinden yola çýkarak, Cumhuriyet’in arka planda o yapý ile baðlantýlý olabileceði izlenimi bile inandýrýcý bulundu.
Bu arada TIR operasyonundan bu yana, Türkiye’nin uluslararasý platformda “Ortadoðu’da DEAÞ terörüne destek verdiði” izlenimi oluþturmak için Cumhuriyet’e ait oldukça kabarýk bir “Günah dosyasý” bulunduðu doðrudur. Yazýlarýmýzda, konuþmalarýmýzda, hem FETÖ’nün hem onunla ayný aðzý kullanan siyasi - medyatik yapýlarýn (Cumhuriyet bunlar arasýndadýr) Türkiye’yi vurduklarýný ifade ederek geliyoruz. Bunun, bir medya eyleminden çok farklý olduðunu belirtmek lazým.
Cumhuriyet ve onunla birlikte hareket eden iç - dýþ siyasi odaklar, tüm bu yayýnlarýn “muhalefet” çerçevesinde deðerlendirilmesi gerektiðini, üstelik muhalefetin “sert ve acýtýcý” boyutlarýnýn uluslararasý hukuk tarafýndan koruma altýna alýndýðýný belirtiyorlar.
Hükümet, konunun yargýya intikal ettiðini, yargýya müdahale etmeyeceklerini, sonucun beklenmesi gerektiðini belirtiyor.
Evet, söylenecek olan odur.
Yargý sürecinin iç hukuk yollarýnda nasýl neticeleneceðini bilmiyoruz. Olaðanüstü hal uygulamasý ile gazeteye kayyým tayini vs. söz konusu olur mu? Yazarlar için cezalandýrma gelir mi? Cezalandýrma olur, iç hukuk yollarý tükenirse konu belli ki AÝHM’e kadar gider. Bu noktalarda AÝHM’den Türkiye’yi tazminata mahkum eden pek çok kararýn çýktýðýný biliyoruz. Kayyým tayini durumunda da, gazetenin geçireceði dönüþüm medya özgürlüðünü sürekli gündemde tutacaktýr.
Türkiye, Ortadoðu’da yaþanan gerilimlerin kaçýnýlmaz yansýmalarý ve onlara müdahale iradesinin getirdiði bedeller de dikkate alýndýðýnda her bakýmdan çok hayati bir süreci yaþýyor.
Bu dönemde medya Türkiye’nin hassasiyetlerini gözetme, yönetenler de, tahammül - tepki dengesini bulma sýnavýný veriyor. Ýyi niyet ise herkes için ana sýnama çerçevesi.