Cumhurun kendisi o size ne oluyor?

Sanýyorum iktisat tarihçileri, ileride þu günleri yazarken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasý’na ayrý bir yer verecekler ve bu günlerin ekonomisini, aðýrlýklý olarak, TCMB üzerinden anlatacaklar. Benim için de, TCMB’nin yaptýklarý ve bu yapýlanlara hem uluslararasý sermaye çevrelerinden gelen tepkiler hem de Türkiye içinden ‘piyasa uzmanlarýnýn’ verdiði tepkiler çok öðretici ve anlamlý oluyor.

Ýktisatçý olduðum için abartýyor olabilirim ama þunu söylemem lazým; eðer ki ben dünyayý kendi çýkarlarý doðrultusunda teslim almak isteyen ve bunun için uzun soluklu bir strateji geliþtiren bir ekibin baþýnda olsaydým iki önemli operasyon alaným olurdu. Birincisi kendi çýkarlarým doðrultusunda bir iktisat ve finans anlatýsý geliþtirmek ve bunu seçeneksiz bir ideolojiye dönüþtürmek... Ýkincisi bunu yayacak ‘profesyonelleri’ önceden oluþturulmuþ medya aðýna yerleþtirmek. Yani sizin piyasa gerçeði diye dinlediðiniz hikayeler, sizi teslim alan ideolojik zincirlerdir, bunu unutmayýn.

Benim bu düþündüðümü sistemin en tepesindekilerin düþünmediðini siz de düþünmüyorsunuz deðil mi? Evet, tam da böyle olmuþtur, hakim (ana akým) iktisat-finans anlatýsý, okullardan, bankalarýn eðitim salonlarýna oradan TV stüdyolarýna deðin seçeneksiz ve mutlak-ispatlanmýþ ve deðiþtirilemez bir öðreti olarak anlatýlýr. Oysa býrakýn bu öðretinin özünün bilimsel olup olmadýðý tartýþmasýný, bu yöntem bile insan aklýna ve bilimin kendisine aykýrýdýr.

Kapitalizmin tarihinde, o anki sermaye birikiminin gereklerine ve ihtiyacýna göre, iktisatçýlar, modeller, anlatýlar geliþtirmiþlerdir. Ama bu model ve teorileri, o zaman diliminde hakim olan sermayenin kendisi, bütün zamanlarda geçerli olacak, mutlak anlatý diye dayatmýþtýr. Bu dayatmanýn iki temel ayaðý vardýr; birincisi üniversite ikincisi medya.

Ýdeolojik Aygýtlar ve Sayýn Baþçý...

Bunlar, Fransýz düþünür Louis Althusser’in dediði gibi ideolojik aygýtlardýr. Bilimle, gerçeklikle alakalarý yoktur. Bakýn ilginç ve paradoksaldýr, Althusser’in kendisi Cezayir doðumludur ama Fransýz bilinir. Onun Fransa’nýn sömürgesi Cezayir’de doðup bir Fransýz filozofu olarak anýlmasýný da, ortaya attýðý ‘ideolojik aygýtlar’ teorisi saðlamýþtýr.

Þimdi TCMB Baþkaný Erdem Baþçý Anadolu Ajansý’na konuþtu ve ertesi gün, gerçekten ne dedi diye anlamaya çalýþan kaç tane iktisat yazan, anlatan köþe yazarý çýktý þu ülkede... Dalga geçtiler, istifaya davet ettiler falan... Sayýn Baþkan ayný zamanda iyi bir akademisyen, ben eminim ki bu arkadaþlarýn eleþtiri diye yazdýklarý ‘þeyler’ Baþçý’nýn önüne sýnav kaðýdýnda gelse, o kaðýdý deðerlendirmeye bile utanýrdý.

Türkiye Cumhuriyet!

Çarþamba günkü yazýmda kýsa da olsa TCMB’nin yapmak istediðinin teorik çerçevesini yazdým, tekrar etmeyeceðim. Ama þunu söyleyeceðim; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasý’nýn adýndaki cumhuriyet kelimesinde ‘i’ takýsý yoktur. Türkiye Cumhuriyeti deðildir, Türkiye Cumhuriyet’tir o... Yani cumhurun doðrudan kendisidir, halkýn, milletin kendisidir. Türkiye Cumhuriyet olan, yani cumhurun-halkýn- doðrudan kendisini ifade eden sadece iki kurum vardýr. Türkiye Cumhuriyet Savcýlýðý ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasý... Birincisi kamunun, hepimizin hukuki, meþru koruyucusudur. Ýkincisi ürettiðimizin sonucu olan paranýn emanetçisi ve koruyucusudur. Bu anlamda TCMB, seçilmiþ hükümetten baðýmsýz olamaz, cumhurun kendisi olan bir kurum cumhurun seçtiði siyasi yapýdan baðýmsýz olacak ve küresel sermayenin istediði, cari küresel politikalara baðlý olacak, öyle mi? Bu  saçma argümaný birileri yýllardýr Washington Uzlaþýsý’nýn en vazgeçilmez amentüsü olarak savundu. Temel dayanakta þuydu; hükümetler seçim kaygýsý nedeniyle popülist davranabilirler ve para politikasý buraya kurban edildiði gibi, merkez bankasý kaynaklarý yaðmalanabilir. Bunun için Merkez Bankalarý ve para politikasý hükümetler üstü olsun. Bu argümanýn çürüklüðünü ve saçmalýðýný bir kenara koyun, buraya gelmeden bile, bu bakýþ açýsý kendi içinde saklý olarak ‘oryantalist’ bir sömürgeci mantýk içerir. Yani siz, kendi merkez bankanýzý bile soyacak kadar düþmüþ bir milletsiniz, bunun için bize býrakýn demektir bu... Fed, nereden baðýmsýz bana söyler misiz?

‘Eskiden’ milletiradesi yoktu

Þimdi Demirelgiller döneminde kamu bankalarýnýn da, merkez bankasý kaynaklarýnýn da yaðmalandýðýný kim inkar edebilir ki, ama o dönemler milletin iradesinin tecelli ettiði dönemler miydi, yoksa 2008’de, Türkiye IMF ile anlaþma yapsýn diye kendini yerlere atan yaðmacý tekelci sermayenin egemen olduðu, ekonomi de, astýðý astýk kestiði kestik dönemler miydi? Eskiden merkez bankasý kaynaklarýný askerlere yaslanan siyasi iktidarlarla el ele verip soyan çevreler, tam þimdi ‘TCMB, baðýmsýz olsun, küresel sermaye çevrelerini dinlesin yüksek faiz, aþýrý deðerli TL kýsýr döngüsüne dönsün, para politikasýnda faiz tek silahtýr, TCMB ne yapýyor ‘piyasa’ anlamýyor diye kendilerini helak ediyorlar. Ýlginç deðil mi, eskiden merkez bankasý kaynaklarýný yaðmalayanlar ile þimdi merkez bankasý hükümeti dinliyor, faiz yüksetmiyor, ‘baðýmsýz’ deðil diyen çevreler ayný.

Baþbakan IMF’ye direnmeseydi...

Bakýn þunu da açýkca söyleyelim artýk; Baþbakan 2008’de, tam da AK Parti kapatma sürecinde, hem kapatma davasý ile kuþatýlmýþ darbe sürecine hem de IMF anlaþmasýna, neredeyse tek baþýna karþý çýktý diye, bu çevreler þimdi TCMB ve onun baþkaný üzerinden yine Baþbakan’a saldýrýyorlar.

Eðer ki biz IMF ile, 20. Stand-By anlaþmasýný yapsaydýk, iddia ediyorum; ortada ne çözüm süreci, ne yeni Anayasa tartýþmasý ne de krize direnen Türkiye vardý. 

Peki biz þimdi bu gerçekleri anlatmaya çalýþýyoruz, ama anlatabilecek miyiz, sanmýyorum...