Ne diyor Ekrem Dumanlý? “Ya adam gibi gider. Ya da gitmek zorunda kalýr.”
Bunu bugün söylüyor, hedefi açýk edilince de “Ben 12 Eylül dönemi için söylemiþtim” kaçamaðýna sýðýnýyor. O kaçamakta söyledikleri bile yenir yutulur þeyler deðil. Bu sözlerdeki edeb boyutunu geçin, o çoktan silindi zaten, cür’et boyutuna bakýn. Nasýl olurmuþ gitmek zorunda kalmak, onu sorgulayýn.
Bunu söyleyen adam nasýl bir “gitmek zorunda býrakmak” kudretine sahip, onu sorgulayýn.
Ben de bakýyorum o cür’etin kaynaðýna ve orada uluslararasý odaklarla girilen bir koalisyon arayýþýný görüyorum.
O uluslararasý odaklar bunlara ne kadar kredi açýyor bilmem, ama þu anda bu camianýn bütün projesinin “Dýþarýdaki güçlerle Türkiye’yi terbiye etme, hizaya getirme” hesabýna göre kurgulandýðýnda en küçük bir þüphem yok.
Bunlarýn Erdoðan’a yönelik öfkeleri, uluslararasý odaklarýn Ortadoðu’da Erdoðan’ý “ayak baðý” görmeleri ile örtüþüyor ve ortaya uluslararasý odaklar için son derece tabii ama içerden vuruþlar bakýmýndan alçakça bir iþbirliði çýkýyor.
Dün Lale Kemal, Zaman’da bir yazý yazdý. Baþlýðý “Fuat Avni’ dur diyebilir” þeklindeydi. Kime, Tayyip Erdoðan’a...
Ancak Lale Kemal’in Fuat Avni’si, öyle yerli bir aktörden ibaret deðil. Ýþte o yazýdan bir cümle:
“Yalnýz bir husus var gözden kaçýrýlan. Fuat Avni’nin Amerikan casusluk örgütü CIA kaynaklý olduðuna dair artan biçimde dýþ kaynaklý bilgiler almaya baþladým.”
Bir cümle daha:
“Bu hesabýn CIA içinde gizli bir hesap olduðu, Türkiye’de artan otoriterleþmeyi deþifre etmeyi amaçladýðý intibaý çok güçlü.”
Lale Kemal, Ekrem Dumanlý’nýn belki de “gitmek zorunda kalýr” derken ilham aldýðý güç odaðýný da þöyle açýklýyor:
“Demem o ki, Türkiye’deki tehlikeli gidiþata artýk dýþarýdan müdahale ile “dur” denilebilir. Bu “dur” deme hali ise bizim kara gözümüz kara kaþýmýz için deðil, Türkiye’nin, Allah vergisi coðrafi konumu ve NATO üyesi olmasý sebebiyle, “otoriterleþmesine” izin verilmeyecek olmasýndan kaynaklanabilir.”
Garip Türkiyem. Ülkedeki gidiþata “Dýþardan dur deme”nin bu kadar pervasýzca yazýlabildiði Türkiyem. Medyasýnýn, böylesine uluslararasý operasyonlara çanak tuttuðu Türkiyem. Fuat Avni - CIA iç içeliðinin, üstelik “Görevimiz Tehlike” kývamýnda iktidar devirme operasyonlarý için bu ölçüde meþrulaþtýrýldýðý Türkiyem. Ve dini bir cemaatin baþkalaþtýrýlarak bir casus misyonuna soyundurulduðu Türkiyem.
Lale Kemal’in “NATO üyesi olmamýz hasebiyle otoriterleþmemize izin verilmez” yaklaþýmý tam bir kara mizah niteliði taþýyor. Biz, o çok demokratik dünyanýn ne Sisi’lere iktidar baðýþladýðýný da biliyoruz nitekim. Ona demokrat veya deðil, sadece kullanýlabilir aktörlerin lazým olduðunu da biliyoruz.
Bildiðimiz bir baþka þey ise Tayyip Erdoðan’ýn, bir noktadan sonra, bölgeye iliþkin politikalarda, Amerika ve Avrupa ile “paralel duruþlar”dan uzaklaþmasýdýr. Elbet Erdoðan da biliyor bu coðrafyada küresel odaklarla farklýlaþmanýn getireceði faturalarý ama bir yerde de Türkiye’nin olmazsa olmazlarý devreye giriyor ve “Amerika’ya raðmen” diyorsunuz, “AB’ye raðmen” diyorsunuz.
Bir dini Cemaatin casus misyonuna büründürülmesi süreci gerçekten dramatik bir süreçtir.
Bugün’ün salý günkü “DAÝÞ’e silah yardýmý” dosyasý, tam bir casus misyonunun yansýmasýdýr. Týpký TIR operasyonu gibi. Bu dosya, Fuat Avnili mi, Avnisiz mi bilmem ama “Türkiye’yi DAÝÞ’le iliþkilendirip, dýþ politikasýna ipotek koyma” projesinin paralel medya kanalýyla pazarlanmasýndan ibarettir.
Bu da Camia’nýn, Erdoðan’la savaþýný, Washington’la, Brüksel’le birlikte yürütme operasyonunun baþka bir ayaðýný oluþturmaktadýr.
Baþkalaþtýnýz, baþkalaþtýnýz, bambaþka oldunuz, öyle ki casus misyonunu fütursuzca yürütüyorsunuz, üstelik sýrtýnýzý sanki Amerika’ya dayamýþ gibi cür’etkar görünüyorsunuz.
Cumhurbaþkanýna o dille hitap eden bir adama nasýl seslenmek gerekir bilmiyorum.
Ama þunu söyleyeyim:
Halkýmýz bu tehditlere pabuç býrakacak deðildir.
Cemaati “The Cemaat” yaptýnýz Hoca “The Hoca” oldu. Herkes birer birer “The”laþýyor. Yazýk manevi duyarlýlýkla baðlanan onca insana, yazýk, onlara bu casus misyonunun yükünü taþýtmayýn, insaf edin!
Bu þaibe yükü ile sizi Amerika da kurtaramaz, AB de!