Yapýlan araþtýrmalara göre Türkiye’de her üç kiþiden ikisinde D vitamini eksikliði görülüyor. Oysa bu o kadar önemli ki yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalýklarýna baðlý beyin damarlarýnda oluþabilecek riskleri önleyebileceði gibi algýlama konusunda da olumlu rol oynuyor.
Son dönemlerde yürütülen araþtýrmalar D vitamininin þimdiye kadar bilinenin aksine, vücudumuzda sadece kalsiyum ve kemik metabolizmasýnda rol oynamadýðýný ortaya koyuyor. Eksikliði durumunda birçok kronik hastalýðýn özellikle ileri yaþlarda algýlama ve sinir sistemi sorunlarýnýn geliþmesine neden olabildiði bildiriliyor.
Aslýnda D3 vitamini güneþ ýþýnlarýnýn etkisi ile cildimizde sentezlenen bir vitamin. Bizim gibi güneþ zengini ülkeler için D vitamini eksikliðinin söz konusu olmasý beklenmez. Ancak yapýlan deðerlendirmelerde Türkiye’de her üç kiþiden ikisinde D vitamini eksikliði bulunduðu bildiriliyor. Genel olarak gençlik ve orta yaþ dönemlerinde eksikliði fark edilemiyor ama yaþ ilerledikçe ciltte sentezi yavaþladýðýndan kaslarda güçsüzlük, kramplar ve vücut aðrýlarý gibi bazý þikâyetler ile kendini göstermeye baþlýyor.
Deneysel çalýþmalar kalsitriol’ün (1,25-dihidroksi vitamin D) beyin ve sinirlerin geliþiminde rol aldýðýný, Alzheimer hastalýðý oluþumuna neden olan beta-amiloit plak oluþumunu engellediðini, yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalýklarýna baðlý beyin damarlarýnda oluþabilecek riskleri önleyebileceðini ortaya koyuyor.
Ýngiltere’de 1958 yýlýnda doðan 18 bin 558 bebek üzerinde yürütülen bir izleme çalýþmasýnda (British birth cohort), þu an ulaþýlabilen ve araþtýrmaya dahil olmayý kabul eden 6 bin 640 kiþide kan 25-hidroksi D vitamini [25-OH-D] seviyeleri ölçülerek bazý algýlama testlerindeki performanslarý deðerlendirilmiþ. Sonuç ilginç. Kan 25-OH-D vitamini seviyesi 50 ile 75 nmol/l [litrede nanomol] arasýnda ölçülen kiþilerde algýlama testlerinde daha yüksek baþarý saðlanýrken, düþük [25 nmol/l altýnda] ve yüksek [75 nmol/l den fazla] olanlarda test baþarýsýnýn düþtüðü gözlemlenmiþ.
Sakýn ezbere kullanmayýn
D vitamini eksikliðiyle ilgili raporlarýn son zamanlarda basýnda sýklýkla yer almasý nedeniyle insanlarýn D vitamini taþýyan preparatlara olan talebinde belirgin bir artýþ görülüyor. Hatta temininde zorluklar bile yaþanýyor. Ancak bahsettiðim çalýþmanýn sonuçlarý kontrolsüz þekilde D vitamini kullanýmýnýn da bazý sorunlara yol açabileceðini ortaya koyuyor. Bu nedenle ezberden D vitamini kullanmadan önce kan seviyesinin ölçülmesi ve izlenmesi gerektiðini düþünüyorum.
Aslýnda vitaminlerle ilgili sonuçlarýn saðlýklý deðerlendirilebilmesi zor. Her insanda farklý metabolizma, ýrk, cinsiyet, kalýtýmsal özellikler, yaþam þekli ve beslenme þekli gibi etkenlere baðlý olarak uzun yýllar içerisinde ortaya çýkabilecek deðiþiklikleri net bir þekilde ortaya koyabilmek maalesef mümkün deðil. Bu nedenle abartýlmamasý gerektiðini düþünüyorum. En iyisi bireylerin kendi beslenme þeklini gözden geçirerek gerek göreceði destekleri ara sýra kür halinde uygulamasý uygun bir yaklaþým olabilir.