Dağ gibi bir 3 puan

Zirvede ilk dördü kovalayanlardan Eskişehir, Antalya, Bursa puanlar yitirmişlerdi maçtan önce. İki takım için de kazanılacak üç puan dağ gibi büyük olacaktı.

Ev sahibinde oyununu olumsuz etkileyecek denli kadro sorunu yoktu, ancak Beşiktaş’ın çoktu. Samet Aybaba elinde sakatlardan (İsmail, Mustafa, Uğur, Cenk, Almeida, Dentinho, Oğuzhan, Necip) artakalan kim varsa sahaya sürmüştü. İlk 11 iş yapabilirdi, ne var ki su kaldıracak bir 11 değildi. Kulübede maç akışında hamle olanağı verecek çizgide oyuncu yoktu! Kimi teknik adamlar, kulübeyi doldurduktan sonra tribünleri de süsleyecek sayıda adama sahipler, ama Aybaba bu konuda çok fakir.

Aybaba’nın Beşiktaş’ı nasıl oynatacağı mücadeleyi etkileyecekti. Toraman’ın da katılması ile orta alanı dirileşmiş ve savaşçı kimliğe kavuşmuştu. Bu durumun Fernandes’i daha işlevsel hale getirmesi Sivas’ın rahatını da bozdu. Sivas dilediği gibi uzun toplar atıp adam kaçıramadı. Beşiktaş hücumda çok organize değildi, ancak takımca savunma yapmakta başarılıydı. Hücuma çıkmakta zorlanmadı. Ama orada iki kerenin dışında organize olamadı. Niang, Almeida’nın yaptığı gibi çokça sola kaçarak, oynadı. Ancak bu biçimsel kaldı biraz. Niang’ın bu işi iyi yapabilmesi için Fenerbahçe’de iken sahip olduğu üstün fizik gücünü kazanması gerekiyor. Bilgisi ile girdiği pozisyonun enerji yetersizliği ile hakkını veremiyor. Olcay da daha çok kenarda oynadı, içeri etkili biçimde gerektiğince giremedi.

Maçın ilk yarısında iki takım için de beklenen penaltıları çalmamakla doğru yapan hakem ikinci yarı başında Sivas için penaltı verebilirdi. Uğur, Veli’ye yaptığı vahşi faul ile kırmızı kartla takımını on kişi bıraktı, ama kulübesi zayıf Beşiktaş’ı da en iyi mücadele adamı Veli’den etti! On kişi kalışı Sivas’ı canlandırdı. Beşiktaş’a o oranda ayağa kaldırmadı. İyi organize olmaya, bir arayışa girmeye çalışmadı Beşiktaş! Sayıca üstünlüğü önceki maçlarında olduğu gibi bir avantaja çeviremedi. Aynı kaldı. Rakibinin risk alarak öne çıkarken kazandığı pozisyonları harcadı! Dün bir beklenen bir de beklenmeyen vardı Beşiktaş’ta. Gerçekleşmesi beklenen McGregor’un, goller kurtarmasıydı. Bunu gördük. Beklenmeyen, Holosko’nun silik kalmasıydı. Onu da gördük.