Daða çýkma söylemi

Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç’ýn sözleri üzerinden baþlayan ‘daða çýkma’ tartýþmasý maksadýný aþan ve belki de hiç düþünülmeyen noktalara çekilerek yorumlanýyor. Özellikle bazý MHP’liler bu sözler üzerinden milliyetçi duygularý kaþýmaya, bir tür feveran oluþturmaya çalýþýyor. Tezviratýn bir yönü de Abdullah Öcalan’ýn ev hapsine çýkmasý için zemin hazýrlandýðý, buna yönelik yeni bir Apo imajý üretilmeye çalýþýldýðýyla ilgili... Özellikle okul arkadaþlarýnýn aðzýndan nakledilen ‘Öcalan da namaz kýlýyordu’ sözleri buna atfen kurgulanýyor. Diðer taraftan BDP bu polemiðe PKK’nýn silahlý mücadelesini mazur göstermeye yönelik boyut kazandýrmaya çalýþýyor.

Bülent Arýnç, þuan Türk siyasetinde en tecrübeli, duayen sayýlabilecek kiþilerden biridir. Gizli gündemle hareket etmez, lafý eveleyip gevelemez, ikircikli konuþmaz... Yüreðinden geleni söyler, samimiyeti ve hasbiliði aþikardýr. Söylediði sözden neyi kastettiðini de yine en iyi kendisi izah edebilir. Ancak algý ile olgu arasýndaki farkýn çok açýlabildiði günümüzde birçok siyasi sözün ayrýca tefsir ve tevil edilmesi de gerekebiliyor. Sözün baðlamýndan çýkarýlarak baþka yerle çekilmesi, ilave açýklamalarý gerektiriyor.

Bu sözlerin silahlý mücadeleyi, þiddet ve terörü mazur ve meþru gösterme gibi bir amacý olmadýðý çok açýktýr. Çünkü Bülent Bey’in ömrü haksýzlýklara karþý mücadeleyle geçmiþtir ve bu mücadele demokratik siyaseti tek yöntem kabul eden bir mücadeledir. Hayatý, demokratik mücadeleyle geçen ve terör konusundaki fikirleri ayan beyan ortada olan bir kiþiye silahlý mücadeleyi teþvik ettiði ithamýnda bulunmak büyük haksýzlýk olur. Buradaki tahþidat, silahlý mücadeleyi mazur göstermek için deðil, iþkence gibi zulümlerin vahametine vurgu yapmak içindir. Geçmiþte öyle haksýzlýklar, öyle yanlýþlýklar yapýlmýþtýr ki, bunlarý kýnamak, lanetlemek ve mahkum etmek gerekir. Özellikle darbe dönemlerinde gerçekleþen bu zulümler ne kadar yanlýþsa, bunlarý bahane ederek daða çýkmak, silaha baþvurmak da o kadar yanlýþtýr. Hiçbir bahane, hiçbir gerekçe terör için mazeret olamaz. Böyle bir sebep-sonuç iliþkisi kurmak, terör örgütünün varlýk sebebini meþrulaþtýrmak gibi büyük bir hataya kapý açar.

***

Cumhuriyet tarihinde belli dönemlerde toplumun farklý kesimleri büyük haksýzlýklara uðramýþtýr, ama hiçbirisi daða çýkmamýþ, eline silah almamýþ, verdikleri demokratik mücadeleyle bu haksýzlýklarý gidermiþ, bu yanlýþlýklarla hesaplaþmýþtýr. Demokrasimizin en eksik ve geri olduðu dönemlerde bile hak arama mücadelesi bir noktaya varmýþ, sabýr ve sükunetle verilen uðraþlar önemli kazanýmlar üretmiþtir. Demokrasinin en zayýf olduðu dönemler için bile terör ve silah bir yöntem olarak gerekli görülemez.

PKK, binlerce sivilin ve güvenlik görevlisinin þehit olmasýna yol açan, büyük baský ve zulümler yapan eli kanlý bir terör örgütüdür. Bu gerçeði hiçbir þey deðiþtiremez. Demokratik siyasete ve hukuka inanan, kalbinde insani deðerler bulunan hiçkimse de terör yöntemini, ölüm üzerinden netice alacak yollara baþvurmayý tercih edemez, haklý göremez. Bugün hükümet, terörle kararlý bir mücadele vermektedir ve demokrasiye inanan herkesin de buna katkýda bulunmasý gerekir.

Öcalan’a yeni bir imaj oluþturulmaya ve ev hapsi için zemin hazýrlanmaya çalýþýldýðý iddiasý da tamamen yalandýr. Ne Öcalan’ýn, ne de PKK’nýn vasfý, imaj çalýþmalarýyla veya baþka herhangi bir yöntemle deðiþtirilemez. Çözüm konusunda iyimser olmak isteyen demokrat çevrelerin bu tür senaryolara prim vermesi de yanlýþ olur. Özellikle Ýmralý ile diyalog baþlatýlmasýný önemseyen çevreler de hiçbir diyaloðun böyle bir meþrulaþtýrmaya zemin hazýrlayamayacaðýný bilmelidir. Bu tür örgütlerle görüþen devletler, örgütlerin terörist vasfýný ortadan kaldýrmamýþ, silahlarýn býrakýlmasý ve bu yöntemden vazgeçilmesi þartýyla bir süreç baþlatmýþlardýr. PKK’nýn amacý ise bu yöntemi kabul ettirmeye çalýþmak ve silahý býrakmadan bir çözüme ulaþmaktýr. Bu ise ham hayaldir.

Daða çýkmak, sokaða dökülmek, ayaða kalkmak gibi metaforlar üst perdeden bir tepkiyi ifade etmek için zaman zaman diðer partiler tarafýndan da kullanýlmýþtýr. Hatta Kemal Kýlýçdaroðlu bir televizyon programýnda tutuklu milletvekilleri konusunda “Tek þey kaldý elimize silah alýp daða çýkmak” sözünü kullanmýþtýr. Devlet Bahçeli, 2009 yýlýnda ‘Gerekirse daða çýkarýz, 50 yýlda inmeyiz’ demiþti. Bir MHP Grupbaþkanvekili de demokratik açýlýmý engellemek için gerekirse daða çýkabileceklerini söylemiþti. Bunlarýn hepsi yanlýþ çaðrýþýmlara kapý açan ifadelerdir.