Cumhurbaþkaný tarafýndan açýklanan AK Parti beyannamesi her þeyi içine alan ve hiçbir þeyi dýþta býrakmayan vizyoner bir hükümet programý niteliðindeydi.
Beyanname pek çok yönüyle deðerlendirilebilir. Lakin benim dikkatimi çeken ana husus “daha fazla demokrasi ve refah!” vurgusuydu.
Cumhurbaþkaný Erdoðan diyor ki: “Beni seçerseniz geçmiþte attýðýmýz demokratikleþme adýmlarýný sonuna kadar götürür, ülkemi demokrasinin birinci ligine taþýrým. Vatandaþlarýmýzýn refah seviyesini daha bir yükseltirim.”
Cumhurbaþkaný’nýn vaatleri arasýnda yer alan devasa projelere deðinmeme gerek yok. Geçmiþinde bu tür projeleri hayata geçirerek Türkiye’ye çað atlattýran, en önemlisi söylediði her þeyi yapan AK Parti liderinin bugün söylediklerini yapmayacak olmasýna kimse inanmaz. O yüzden bunlarý “seçim vaadi” üzerinden bir okumaya tabi tutmak, seçmen düzeyinde tutmayacak bir algý operasyonundan öte bir anlam taþýmaz.
Cumhurbaþkaný’na “16 yýldýr iktidardasýn. Niye yapmadýn öyleyse!” diye sormak büyük bir haksýzlýk. Çünkü devrimci nitelikteki demokratikleþme adýmlarý AK Parti iktidarlarý döneminde atýldý. Ülkenin önceki dönemlerle kýyaslanmayacak ekonomik kalkýnmasý AK Parti sayesinde gerçekleþti.
O yüzden Cumhurbaþkaný’nýn daha fazla özgürlük ve daha çok refah vaadinin kandýrmacaya yönelik olduðunu iddia etmek, geçmiþte AK Parti’nin yapýp ettiklerini görmezlikten gelme tarzýndaki ucuz bir muhalefettir.
“Yaparsa yine AK Parti yapar!”, Cumhurbaþkaný’na duyulan güvenin ifadesidir. AK Parti’nin en büyük gücünü beyannamedeki vaatler deðil bizatihi Cumhurbaþkaný’nýn þahsý oluþturuyor.
Sevgisinde aþýrýya kaçanlar için “Kraldan çok kralcý!” demek, büyük bir haksýzlýk.
Kuþkusuz sevgide de husumette de ölçülü olmak gerek. Dostlukta da düþmanlýkta da... Lakin sevginin gözü kördür. Husumetin de...
Bazen insan sevdiðine hiçbir yanlýþý kondurmaz. En önemlisi yürekten sevdiði için canýndan bile olmayý göze alýr. Buradaki esas ve doðru ölçü; itidal üzre olmaktýr elbet.
Peygamberimizin (sav) dediði gibi sevgide de husumette de aþýrýya kaçmamaktýr. Ýþte bu dengeyi saðlamak her zaman mümkün olmaz.
Sevgisinde insan bazen itidali kaybeder. Sevdiði kiþiye buðz veya düþmanlýk edenlere karþý dilini keskin kullanýr. Pek tabii düþmanlarýnýn sayýsýný da çoðaltýr.
Bu davranýþlarý zahiren “Kraldan çok kralcýlýk!” olarak görülür.
Oysa gerçek öyle deðildir.
Onlar kendilerine yöneltilen bu suçlamayý hak etmezler. Onlar baþkaca eleþtirileri hak edebilirler.
Mesela, sevgilerinde aþýrýya kaçtýklarý için.
Mesela, sevdiklerini samimiyetle korumak adýna her karþýlarýna çýkaný hiddetle ve þiddetle , bazen hak ve adalet ölçülerinin dýþýna çýktýðýnýn farkýna bile varmadan suçladýklarý için.
Dedim ya, sevginin gözü kördür diye.
O yüzden önerim odur ki “Kraldan çok kralcýlýk!” bahsinde konuþanlar ayrýþtýrarak konuþmalýdýrlar.
Þahsi kinlerini veya kýskançlýklarýný bu lafýn arkasýna sýðýnarak onun bunun üstüne boca etmemelidirler.
Unutulmasýn ki haysiyet cellatlýðý bir baþka ölçüsüzlüðün ve kirliliðin ifadesidir.
Hiç kuþku yok: “Kraldan çok kralcýlar!”, her dönemin makbul adamlarýdýrlar. O yüzden onlarýn dokunulmazlýklarý sürer gider.
Sevdiklerini korumak adýna dillerini malum kiþi ve çevrelere karþý kýlýç gibi kullananlar ise haysiyet cellatlarý tarafýndan “Kraldan çok kralcýlar!” olarak suçlanýrlar.
O haysiyet cellatlarýnýn çoklarý da bilesiniz ki o “Kraldan çok kralcýlar”ýn tetikçileridirler. Çünkü hiçbirinin yer yer ölçüsüzlüðe de kaçsa sahici ve samimi sevgiye tahammülleri yoktur.