Daha huzurlu bir Hac için

Mekke

Mekke’de son günler. Yarın Allah izin verirse Sevgililer Sevgilisine doğru yola çıkacağız. Medine’ye... 

Arafat, Müzdelife, Mina, Cemerat (Şeytan taşlama) ziyaret tavafı, sa’y... Hac yolculuğunun en çetin, en feyizli, en inşa edici, en ihya edici, en donatıcı durakları...

Bütün bunlar aşıldı; yüreğine aşkı dolduranlara, kişiliğine İbrahim, İsmail, Hacer ve tabii Hazreti Muhammed Mustafa’dan (aleyhimüsselam), Kabe’den, Hacer-i Esved’den, her yerden gürül akan Kur’an’dan pırıltılar taşıyanlara ne mutlu.  

Bayram’ın ikinci günü Diyanet’in buradaki Hac merkezinde, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca’nın refakatinde iki bayramlaşma yaşandı. Birinde Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Beşir Atalay yanında 25 kadar milletvekili, bir o kadar üst bürokrat vardı. Herkese, duygu ve düşüncelerini ifade etmek üzere mikrofon uzatıldı. Sözler - duygular iki noktada toplandı, diyebilirim: Bir, Diyanet’e bu hizmetin organizesinden dolayı teşekkür, iki, burada yaşanan sorunlar...

Diyanet’in buradaki hizmetleri... Öğleden sonra Merkez’de, Diyanet’in buradaki hizmet ordusunun temsilcileri ile bayramlaşma vardı, orada da bulundum. Diyanet, Türkiye adına, burada, bütün zorluklara rağmen gerçekten yüz ağartıcı bir hizmet ortaya koyuyor. Özel şirketlerin getirdiği hacılar (ve Avrupa’dan gelenler) dahil 70 bin kişinin Hac ibadetini organize etme işi bu. Çetin bir iş. “Bütün zorluklara rağmen” dememi yabana atmayın. Seyrü sefer, konaklama, sağlık, fetva, irşad ve her kafilede görev alan erkek - hanım hocalarla yapılan dini rehberlik... Bu sene hanım hocaların rehberliğinin gerçekten büyük takdir topladığı hemen her ortamda ifade edildi. Muhtemel ki Diyanet, bundan sonraki senelerde hanım hoca sayısını artıracak. 

Bu konuda şunu söyleyeyim sadece: Zaman zaman hasta ve yaşlı bir Hacıyı sırtına alıp taşımak dahil yaşanmışlıkları dinleyince Diyanet’in hizmet kadrosunun, Hac süresince, tam bir liderlik imtihanından - eğitiminden geçtiğini düşünüyorsunuz.

Bayramlaşma toplantısında yine de Görmez Hoca, “rutinleşme”ye, “profesyonelleşme”ye dikkat çekiyor ve “Aman ha” diyor, “İşi sadece vazifeye indirgemeyin, kendi yüreğinizi ihmal etmeyin.” Bunun altını bir kere de Mekke Koordinatörü Zeki Sayar Hoca’nın “Aradığımız atanmış din görevlisi değil, adanmış din gönüllüsü” dediğinde çizmiştim.

“Haccı bir tevhid mektebine, bir ahlak ve merhamet eğitimine dönüştürmek...” Görmez Hoca başta olmak üzere Diyanet’in tüm kadrolarının bu hedefe teksif olduğunu söylemek mümkün.   

Hacıların yemek işi başlı başına bir büyük organizasyonu gerektirmiş ki Diyanet bunu, bu yıl 43 bin kişiye aynı anda yemek pişirecek bir mutfak tesisi kurarak halletmiş. Bu mutfaklarda, sırf “Hac şerefine nail olma” niyetiyle Türkiye’nin ünlü otellerinden şeflerin de hizmet verdiği belirtiliyor.

Konaklama... Oteller... Servisler... Diyanet’in “Modern imkanlar Haccın manevi yönünü ikinci plana itme riski taşıyor” dediği şey... 1970’lerden bugünlere çok şey değişmiş, ama yine de bizatihi şehrin yapısından kaynaklanan, traifiğin kilitlenmesi, servislerin iptali ile ortaya çıkan sorunlar sebebiyle mesela “Kabe’ye ulaşma zorluğu” yaşanıyor ki, belki de sürecin en can sıkıcı yanı bu. Hacılar yana yakıla çare arıyor Harem’e ulaşmak için, Harem’den otele dönmek için...

8Suudiler’e sesleniş:

Burada Suudi yönetimine seslenmek istiyorum. “İki Harem’in hizmetkarı” olmayı şeref addettiğinize inanıyorum. Ciddi gayretleriniz de var. Bir büyük musibetten sonra Şeytan taşlama alanının“insanca” bir görev ifasına hizmet eder hale getirilmiş olması kutlanmalı.

Ama değerli dostlar, Arafat, Müzdelife, Mina... Bir - iki gün içinde en az üç milyon insanın ibadet maksadıyla konaklayıp geçtiği bu yerlerdeki yapı, hala, evet hala, “insanca” şartlarda değil. Diyorum ki,“Muhammed ümmeti” bu şartları hak etmiyor.

Bu işlerin tanzimi “Ümmetin ortak aklı” ile daha sağlıklı halledilir. Her ülkeyi hizmete katarak... Kurban meselesi, böyle halledilmiş. Bunun için küçücük bir “akabe”yi atlamak lazım:

- Bunlar bizim milli meselemiz, yaklaşımını aşmaktan bahsediyorum.

Mekke şehrinin sokaklarındaki pet şişeler, onların arasında yatan garip İslam çocukları sadece Suudiler için yüz kızartıcı olmuyor, bütün ümmet için yüz kızartıcı. Davet edin İstanbul’un, Ankara’nın belediye başkanlarını, çözsünler Mekke’nin temizlik ve trafik meselesini.

Raylı sistem yapılmış, ne güzel. Ama sadece Suudi hacılar taşınıyor. Diyorum ki diğer İslam ülkelerinin katkılarını da organize edin, herkesin yararlanacağı ulaşım ağları oluşsun. İnanın o zaman daha çok dua ederiz sizler için. Yine de hizmetleriniz için teşekkürler.