Ýnsan, “yerel seçimlere doðru el yapýmý hukuk bombalarý mý patlatýlýyor?” diye düþünmeden duramýyor. Hele 15 Temmuz ihanet kalkýþmasýndan sonra yargýdaki FETÖ hâkimiyetinin korkunç boyutlarý, ortaya çýktýktan sonra ve FETÖ’nün yeni provokasyonlar yapacaðý konuþulurken, Danýþtay 8. Dairesinin kararý gerçekten kafa karýþtýrýcý ve asap bozucudur.
Danýþtay 8. Dairesi, ilköðretim okullarýnda uygulanan "Öðrenci Andý"ný kaldýran 8 Ekim 2013 tarihli yönetmelik hükmünü iptal etti.
Gerekçelerdeki üslubu ve zihniyeti, 28 Þubatlardan, 367 garabetlerinden hatýrlýyoruz.
Andýn kaldýrýlmasýnýn hiçbir haklý nedeni yokmuþ, “idare”, devlete olan güven duygusunu da zedelemiþmiþ…
5 yýl aradan sonra bu andýmýz tartýþmasý hem de Danýþtay üzerinden neden açýlýyor?
Çünkü yerel seçimler var ve Cumhurbaþkanlýðý Hükümet sistemine karþý savaþ baþlatýlýyor.
Danýþtay kararýna ilk tepkiyi AK Parti Yozgat milletvekili ve eski Adalet Bakaný Bekir Bozdað verdi.
Bekir Bozdað, “Danýþtay 8. Dairesi, hukuka uygunluk denetiminin sýnýrlarýný aþmýþ, kendisini yürütmenin yerine koymuþ, yürütmenin takdir hakkýný yok saymýþ, dahasý yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmýþtýr. Kýsaca; anayasa ve yasayý alenen çiðnemiþtir" dedi.
Ýlkokullarda okutulan andýmýz metni, cuntacýlarýn milleti bölme zihniyetinin ürünü, militarist, ýrkçý, tam bir vesayet dayatmasýdýr.
Bu dayatmalar, Türk-Kürt çatýþmasý için zemin hazýrlayanlarýn provokasyonlarýna yaradý.
Doðu ve Güneydoðu’yu düþünün, Türkiye’nin her tarafýna yayýlmýþ Kürt vatandaþlarýmýzýn hissiyatýný düþünün. Empati yapýn. Kürt çocuklarýna her sabah “Türk’üm” dedirtmek nedir? Bunun “farklýlýðýmýz zenginliðimizdir” þiarý ile ne alakasý var? Demokrasi ile ne alakasý var?
Ama Dersimli Kemal Kýlýçdaroðlu 5 yýl önce andýmýzýn kaldýrýlmasýna, “Erdoðan, Türk’üm demekten utanýyor” diye karþý çýkmýþtý.
Acaba CHP þimdi ne diyecek?
Acaba HDP ne diyecek?
Rahmetli Erbakan 24 Þubat 1994 tarihinde Bingöl’deki konuþmasýnda þöyle söylemiþti: “Yýllardýr bu ülkenin evlatlarý mektebe besmeleyle baþlarken, siz ne yaptýnýz; besmelenin yerine Türk’üm, doðruyum, çalýþkaným getirdiniz. E siz böyle yapýnca öbür tarafta Müslüman evladý. ‘Ya öyle mi, o zaman ben de Kürd’üm, daha doðruyum, daha çalýþkaným’ deme hakkýný kazandý. Ve böylece bir Millet’in evlatlarýný birbirine yabancýlaþtýrdýnýz” demiþti.
Demiþti de, bu konuþma nedeniyle Diyarbakýr DGM’de yargýlandý ve 1 yýl aðýr hapis cezasýna çarptýrýldý, yetmedi partisi kapatýlýrken deliller arasýna bu konuþma metni de konuldu.
Andýmýz, biz Türklerin “Türk’üm” demekten kaçýndýklarý için deðil, vesayete karþý verilen savaþta kardeþliðin ve bir arada yaþama iradesinin kuvvetlendirilmesi için kaldýrýldý.
Baþbakan iken Erdoðan 8 Ekim 2013’te AK Parti Grup Toplantýsýnda yaptýðý konuþmada bunu en güzel þekilde ifade etti:
“Cumhuriyet, 29 Ekim 1923'te, 23 Nisan 1920 ruhu ile inþa edildi. Bugün attýðýmýz her adýmý Cumhuriyete karþý gibi göstermeye çalýþan cahil ve istismarcýlar var. Bu Cumhuriyet 28 Þubat'ta, 12 Eylül'de, 27 Mayýs'ta kurulan Cumhuriyet deðildir. Cumhuriyet, 76 milyonun cumhuriyetidir.
“Andýmýz olarak bilinen metnin yazarý Reþit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarýndandýr. Reþit Galip, insanlarý kafataslarýna göre sýnýflandýran sözüm ona bir bilim insanýydý. 1930'larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapýlýyordu. Dünyanýn hiçbir geliþmiþ ülkesinde çocuklarýn içtimaa dizildiðini, ýrkçý sloganlarýn okutulduðunu göremezsiniz...”
Türkiye’de de artýk göremeyecekler…