Danny Boyle’dan tekno-kara film

Ýnsan belleðinin ve bastýrýlýp bilinçaltýna itilenlerin / unutmanýnmetaforu olarak bir kayýp tablo ve aný katmanlarýnýn metaforu olarak pentimento… Danny Boyle’unTrans’ý hipnozu bir tür zihin pentimentosuolarak deðerlendiriyor. Þýk bir soygun filmi olarak baþlayan Trans, yer yer aksiyon ve þiddet öðelerinin irkiltici düzeye vardýðý bir kara filme dönüþüyor.

Hitchcock’un amnezi ve psikanalizikonu aldýðý, GregoryPeck ve IngridBergman’ýn baþrollerini paylaþtýðý, rüya sahnelerini Dali’nin tasarladýðý Spellbound / Öldüren Hatýralar misali klasikleþecek bir film deðil ama Trans da gayet ilginç ve sürükleyici. Bu filmde aranan –kadýn deðil baðnaz din adamý þeklinde betimlenen- Uçan Cadýlar tablosu, ressamý Goya’nýn sanat tarihindeki öncü konumu ve skolastik düþünceye isyaný da filme boyut katýyor.Goya’nýnilk “modern” sanatçý olmasýnýn, Çýplak Maya’da kadýný cinsiyeti olan bir varlýk olarak resmetmesinin filmde anlatýlan öyküye doðrudan etkisi var.

Filmin baþýnda doðrudan kameraya konuþan protagonistSimon ile ondan çaldýðý Goya tablosunu sakladýðý yeri hatýrlamasýný bekleyen antagonistFranck’ýn deðiþen konumlarý ve filmin esas kahramanýnýn sonradan olaya katýlan ama kontrolü eline alan bir kadýn psikanalist olmasý klasik anlatýsýna “modern” bir hava katýyor.

Danny Boyle’un filmografisi hem ticari hem eleþtirel baþarýlara imza attýðý yapýmlardan oluþuyor. Sekiz Oscar kazanan SlumdogMillionaire / Milyoner ve altý Oscar adaylýðý bulunan 127 Hours/ 127 Saat bunlarýn baþýnda gelir. Ancak aralarýndaTrainspottingmisali yeri farklý olan tek film belki de Trans. Boyle’un bu filmin malzemesini derinleþtirmektense görsel olarak biraz fazla süslü ve gösteriþli kýlarak giþeye öncelik tanýmasý baþlýca sorunu. Zamanýn ruhunu yakalamak için ‘tekno’ bir stil tutturmasý kuþkusuz eðlence faktörünü arttýrýyor ama biraz daha rafine etse belki Trans da birInception olurdu, üstelik de cinsiyetçi olmama farkýyla!

Filmin en çekici yaný ne zaman kahramanlarýn zihninin içinde olduðumuzu ve trans halinde gördükleri hayalleri izlediðimizi; ne zaman filmin gerçekliðineya da onlarýn gerçek anýlarýna geçtiðimizi net olarak ayýrt edemememiz. Tablonun boya katmanlarýný sildikçe altýndan çýkan resim, yani pentimento ilk gördüðümüzden bambaþka bir þey olabilir. Tabii tamamen silinip boþ tuval ortaya çýkýncaya dek! Ki bu da finale kadar devam ediyor Trans’ta… Kalan her þey silindikten sonra çýplak gerçeði, en baþta bize filmi anlatan ve kurban gibi görünen Simon’ýn, onu ipnotize eden Elizabeth’in ve kötü adam Franck’in gerçek öyküleri ve kiþilikleri finale dek netleþmiyor. Filmin hýzlý temposu bu finale ulaþmayý zahmetsiz, psikanaliz ve sanat iliþkisine yaptýðý göndermelerse keyifli kýlýyor.

Trans – Yönetmen: Danny Boyle / Senaryo: Joe Ahearne, John Hodge / Görüntü: AnthonyDodMantle/ Müzik: Rick Smith / Oyuncular: James McAvoy, RosarioDawson, Vincent Cassel, DaniSapani, Mat Cross, WahabSheikh, TuppenceMiddleton.