Bu köþede sýk sýk deðiþimden bahsediyorum. Deðiþimin gücü, herkesi ve her kurumu bir iç muhasebeye, yeniden düþünmeye ve olan biteni kavramak için bütün ön kabulleri gözden geçirmeye davet ediyor, hatta zorluyor.
Sýtký Þükürer’in “Ýzmir neyin sembolü”baþlýklý yazýsý bir hayli ses getirdi. Burada dile getirilen fikirler yeni deðil. Ben birkaç yerde bizzat dinledim. Muhtelif yayýn organlarýnda, söyleþiler þeklinde çýktý bu görüþler.
Baþkasýnýn fikrini özetlemeyi sevmem ben. Ama konunun anlaþýlmasý ve yazýnýn yukarda verdiðim baðlantýsýna ulaþamayacaklar için mecburum buna. Kýsaca diyor ki Þükürer: Ýzmir bir göçmen kentidir. Cumhuriyetin ilk yýllarýnda alt kimlikler bastýrýlmýþ ve ulus devlet projesi Ýzmir’de muvaffak olmuþtur. Ýzmirli Türk ve Müslüman kimliðinin eksik býraktýðý tatminleri batýlý gibi olmaya öykünerek kapatmaya çalýþmýþtýr. Sonuçta sathi bir davranýþ modeli ortaya çýkmýþtýr. Deðiþim yeni bir Türkiye fotoðrafý ortaya koymaktadýr. Ýzmir bu deðiþime beyaz Türkler eliyle direnmektedir. Bu eksik kimlikli insanlarýn deðiþime intibaklarý beklenecek bir þey deðildi. Muhafazakâr iktidara derin bir þüpheyle baktýlar. Ne Ak Partiyi anlamak istediler, ne Kürtleri. Korku, endiþe ve tereddüt, onlarýn 21’inci yüzyýlýn aydýnlýk yüzüne yakýþan siyasi anlayýþlara (yeni veya mevcut) öncülük etmesini engelledi ve cumhuriyet mitingleri ile anýlýr oldular. Böylesi bir tutum sürpriz deðildir. Deðiþime intibak, deðiþimde öncü rol talep etmek, dolayýsýyla “demode” olmamak, evvel emirde bir özgüven meselesidir. Travmatik kimlikler buna cesaret edemez. “Ýzmir neyin sembolü” derseniz, bu anlamýyla “köksüzlüðün” sembolüdür.
Sýtký Þükürer’in talihsizliði, Türkçe’de kullanýldýðý þekliyle olumsuz bir manaya sahip olan ‘köksüzlük’ kelimesi yerine baþka bir ifade bulamamasýdýr. Oysa kastýnýn, kelimedeki olumsuz manadan çok bir temelden ya da derin bir gelenekten yoksunluk olduðu açýktýr. Þükürer’in bir sonraki “Ýzmir potansiyellerin sembolüdür” baþlýklý yazýsý, konuya getirdiði sarahat bakýmýndan anlamak isteyenler için yeter de artar bile.
Burada sorun, konunun derinliklerine nüfuz edemeyenlerin kopardýðý çýðlýkta yatmaktadýr. Sýtký Beyin ortaya koyduðu fikirleri deðerlendirecek çapta bir yazý ne yazýk ki çýkmadý Ýzmir basýnýnda. Bunun yerine, bir iki istisna ile hakaret ve linç arzulu yazýlar vardý daha çok.
Önce þunu bilmemiz gerekiyor: Ýfade özgürlüðü, demokrasinin ve çoðulculuðun ayýrt edici özelliðidir. Bir yerde fikrinizi açýklamadan önce sosyal hayatta beklenmedik sert tepkilerle karþýlaþýrým diye düþünüyor, konuþmaktan geri duruyorsanýz oraya demokrasi gelmemiþtir. Orada bir arada yaþama kültürü geliþmemiþ demektir.
Bir süredir Ýzmir’de kötü bir alýþkanlýðýn yaygýnlaþtýðýný görüyoruz. Kimi çevreler Ýzmir’in sahibi kendileriymiþ de yoldan çýkanlara hadlerini bildirmek görevleriymiþ gibi davranýyorlar. Eðer onlarýn hoþlanmadýðý, doðru bulmadýðý, çýkarlarýna zarar getirecek þeyler söylerseniz, organize biçimde bir araya geliyorlar ve bir linç hareketi baþlatýyorlar. Popüler kültür faþizmi bu olsa gerek.
Ýzmir’in deðiþtiðini anlamayan, anlamak istemeyenlere deðiþimin gücünü bir daha düþünmelerini öneririz. Deniz kenarýnda oturanlarýn, öteki mahallede oturanlara tepeden baktýðý devirler geçti. Ýzmir’in sahibiymiþ de yaramazlýk yapanlarý sorguya çekiyormuþ havasý vermek, kendisi gibi düþünmeyenlere üstten bakmak doðru deðil.
Sadece kendi sesimizin çýktýðý bir kentte yaþamak için uðraþmak olmaz. Bu kentte herkesin fikrini söyleme hürriyeti olmalý. Niye karþýmýzdakinin düþüncesini açýklamasýnýn bizim düþüncemizi açýklamakla eþ deðer olduðunu anlamak istemeyelim ki... Katýlmadýðýmýz bir görüþü olan insaný ezmek ve yok etmek arzusu da neyin nesi?
BASÝFED ve ÝZSÝAD üzerinden linç dalgasýna çanak tutma gayretine ne demeli peki? Bunun ne kadar tehlikeli bir gidiþ olduðunu görmemek için, STK nedir, hiç anlamamýþ olmak lazým.
Asýl manidar olan, Sýtký Þükürer’e bu kez organize bir saldýrý ve linç kampanyasý baþlatýlmasýdýr. Bu hareketin Þükürer’in söylediklerine cevap olmaktan çok kimi çevrelere bir mesaj olduðu belli. Birileri bilmeli ki bu devran böyle gitmez.
Sýtký Þükürer’i savunmak deðil maksadým. Onun savunmasý, yazdýklarýdýr. Benimki bir haksýzlýk karþýsýnda duyduðum infialden ibarettir.