Türkiye’nin son on yýlda demokratikleþmede aldýðý mesafe, vesayet sisteminin geriletilmesi, bazý kalemler için özellikle de darbe dönemlerinden bes-lenen bazý gazeteciler için pek bir anlam ifade etmiyor.
Ne zaman darbe dönemlerinin maðduriyetlerinden söz edilse, toplumun yaþadýðý acýlar gündeme gelse, hemen bir ‘sivil dikta masalý’ ile cevap üretme ve savunma telaþýna kapýlýyorlar.
Bir gazeteci, darbe dönemle-riyle yüzleþmeden neden rahatsýz olur Allah aþkýna. Darbe dönemlerinde insanlara yapýlan iþkenceler, toplumun büyük bir bölümünü ‘sabýkalý’ olarak gösteren fiþlemeler, binlerce öðrencinin eðitim haklarýnýn ellerinden alýnmasý, mille-tin milyarlarca dolarýný gaspeden soygun dönemlerinin hesa-ba çe-kilmesinden bir gazeteci neden rahatsýz olabilir ki...
Geçmiþimizle yüzleþme anlamýnda, doðrusu çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Darbecilerin, darbe giriþiminde bulunanlarýn yargý önüne çýkarýlma süreci ve özellikle de Meclis Darbeleri Araþtýrma Komisyonu’ndaki ifadeler, darbecilerle iþ tutan ve onlara yataklýk eden pek çok kiþinin maskesini düþürdü.
Bugünlerde yaþadýklarýmýz ve tanýklýklarýmýz, siyasi hafýzamýza kaydediliyor. Bu vesileyle kimlerin gerçekten, demokrasi ve in-san haklarýndan yana olduðunu, kimlerin de bulduklarý ilk fýrsatta darbe günlerindeki ayýplý ayrýcalýklarýna rahatlýkla dönebileceðini görmüþ olduk.
Öyle ki, bazý kalemler o günlerdeki günahlarýndan piþmanlýk duymak bir yana, bugün bile hala dar-be dönemlerini eleþtiren gazetecileri, yazarlarý ‘yeni türeyen gazete-ci tipi’ gibi ifadelerle istiskal edebiliyorlar.
Evet doðrudur, artýk Türkiye’de yeni bir gazetecilik anlayýþý var. Darbeler ve darbe dönemlerinin bütün günahlarýyla yüzleþip, temiz bir sayfa açýlmasýný isteyen gazeteciler var artýk bu ülkede.
Ama onlar, bu yeni anlayýþý ‘iktidar yandaþlýðý’ ile suçlayýp, yüzleþme sýrasýnýn kendilerine de gelmesini engellemeye çalýþýyorlar.
Ne zaman bir ‘yandaþlýk’ tartýþmasý baþlasa, kendilerinin bugün yaptýklarý gibi geçmiþteki iktidar-larý da eleþtirdiklerini söyleyerek, ‘büyük gazetecilik’ masalý anlatmaya baþlýyorlar. Oysa bu doðru deðil, evet onlar konjonktürel olarak iktidarlarý eleþtirdiler ama siyasi iktidarlarý da kuþatan, kontrol eden gerçek iktidar sahibi ‘vesa- yet sistemini’ asla eleþtirmediler.
Bugün bize ‘yandaþlýk’ ve ‘sivil dikta masalý’ anlatmaya ça-lýþanlarýn geçmiþteki günah defterlerini karýþtýrdýðýmýzda, aslýnda ‘vesayetçi’ zihniyetle hep ayný çizgide durduklarýný görüyoruz.
Biz bunu, 12 Eylül 2010 referandumunda en çarpýcý bir þekilde yaþadýk. O günlerde vesayet sisteminin bitmemesi için adeta ölümüne mücadele ettiler, kalemlerini darbecilere siper ettiler. Þimdi de çýkýp, ‘yandaþlýk’ edebiyatý yapýyorlar. Siz önce, vesayetçi anlayýþa karþý, bir kelimelik olsun bir muhalefet duruþu sergileyin, sonra da gelin yeni gazeteciliði konuþalým.
Evet, Türkiye’deki yeni gazetecilik anlayýþý, demokrasinin yandaþýdýr, özgürlüklerin yandaþýdýr. Peki, siz kimin yandaþýsýnýz?