TBMM Darbeleri Araþtýrma Komisyonu, alt komisyonlarýnda 12 Eylül ve 28 Þubat'ý araþtýrýyor. Darbe sanýklarý ile onlarýn deðirmenine su taþýmakla itham edilenleri dinliyor.
Komisyona yönelik çeþitli eleþtiriler var. 'Siyasi muhalefet' amaçlý eleþtirileri bir kenara koymak mümkün. Bugün yargýlanan Ergenekon ve cuntacý yapýlanmanýn yanýnda 'otopark deðnekçisi' gibi kalan Susurluk çetesini araþtýran komisyona alkýþ tuttuðu halde Darbe Araþtýrma Komisyonu'nu anlamsýzlaþtýrmaya çalýþanlarý da... Onlarýn hedefi baþka.
Ancak somut eleþtirilere kulak vermek gerekiyor.
Araþtýrma komisyonu yargýlama, iddianame hazýrlama makamý deðildir; ama 'yüzleþme komisyonu'dur. Komisyon Pandora'nýn Kutusu'nu açar, her þeyin ortaya dökülmesini saðlar. Yargýyý 'demokratik bilinç' verir...
Yüzleþmenin ana unsuru da 'yaptýklarýnýn masaya konulmasý'dýr.
Darbeleri araþtýrma komisyonlarýna yönelik eleþtiri de 'bu yüzleþmenin tam anlamýyla yapýlmadýðý'dýr.
12 Eylül darbecileri gibi, iþkencecileri de ifadelerinde 'görmedim, duymadým, hatýrlamýyorum'la kurtaramadýklarý konularý 'görevimizi yaptýk'la geçiþtirmeyi tercih ediyorlar.
28 Þubat'ýn aktörleri gibi, destekçileri de 'ne yapmýþýz ki' ile kurtaramayacaklarý konularý 'mesleðimizin gereðini yaptýk' diye geçiþtirebildiler.
Ýnternet bloglarýnda, aný kitaplarýnda, röportajlarda 12 Eylül dönemine ait yüzlerce iþkence anýsý, tarih, yer, tanýk ve iþkenceci isimleriyle birlikte google'da bir týk mesafesinde.
Ayný þekilde, 28 Þubat sürecinde yapýlan açýklamalar, brifingler, hükümeti, baþbakaný, bakanlarý, siyasetçileri, dindarlarý, hatta muhafazakarlýðý aþaðýlayan, askeri 'devletin sahibi' gösteren yayýnlar; muhalif gazetelere baskýnlar, patronlarýna yapýlan iþkenceler de...
'Yüzleþme'de bu yapýlanlarýn tek tek muhataplarýnýn önüne konulmasý beklendi. Darbecilik ve iþkencecilikle itham edilenler 'tanýklar' ve 'kanýtlar'la tek tek yüzleþerek yine 'görmedim, duymadým, hatýrlamýyorum, görevimi yaptým' diyebilirlerdi. Ama en azýndan ortaya 'karþýlaþtýrmalý' bir yalanlama çýkardý.
Örneðin, Komisyon'u 'görmedim, duymadým, hatýrlamýyorum' diyerek gönderen Raci Tetik'e 1988'de Milliyet muhabiri, "Mamak'ý isteyerek, severek yapmadým. Ama ben o þekilde yapýlmasý gerektiðine inandým. O talihsiz olaylara ben de çok üzüldüm. Ama bu bir savaþtýr. Savaþta her zaman iyi þeyler olmaz" dedirtebilmiþti.
O sözün bugünkü deðeri 24 yýl öncekiyle kýyaslanabilir mi?
Olmadý.
Herkes 'eski ramazanlarý' anlatýr gibi kendi öyküsünü anlattý.
Genel sorulara genel yalanlama ifadeleri çýkýyor þimdi google'da arandýðýnda.
Darbelerin maðdurlarýnýn yaþadýðý fiziki ve duygusal iþkencelerin, sönen hayatlarýn hikayeleri, o dönemleri yaþamayan gençlerin gözünde "Ee.. Adamlar yalanlamýþ"la anlamsýzlaþma tehlikesiyle karþý karþýya.
Darbecilerin, iþkencecilerin 'icraatýný' yüzlerine vurmak yine maðdurlara kaldý. Gazetelerde, televizyonlarda darbecilerin, iþkencecilerin 'yüzsüzlüklerini' anlatmak zorunda kalýyorlar. Eski manþetler, iþkence belgeleri aydýnlanmayý savunan gazeteler tarafýndan kamuoyuna hatýrlatýlýyor.
Bu eleþtirilerin hedefi 'intikam' deðil. Örnek için Susurluk Araþtýrma Komisyonu'nun çalýþmalarýna, orada sorulan çapraz sorulara bakmak bile yeterli.
12 Eylül döneminde Raci Tetik'ten iþkence gören BDP'li Sýrrý Süreyya Önder ile 28 Þubat'ta polis müdürü Adil Serdar Saçan'dan iþkence gören AK Partili Harun Karaca'nýn bugün Komisyon üyesi sýfatýyla iþkencecileriyle yüzleþmesi bir þanstýr. Onlar gibi yüz yüze gelemeyecek maðdurlarýn maðduriyetlerini belgeleriyle muhataplarýnýn önüne koymak 'araþtýrmanýn selameti' açýsýndan gereklidir.
Her þeye raðmen, darbecilere, demokrasi dýþý giriþimlerin planlayýcýlarý ve destekçilerine hesap soruluyor olmasý geri dönülemez bir demokratik aþamadýr. Komisyonlarýn varlýðý bile bu açýdan tek baþýna önemlidir.
Eleþtiriler 'evet ama yetmez' diye anlaþýlmalý.