Dünya, bir yandan Suriye’ye yönelik olasý bir müdahale için gün sayýyor, diðer yandan da müdahalenin gerekliliði ve meþruiyeti tartýþýlmaya devam ediliyor.
Bu arada kimyasal silahýn 100’e yakýn kiþiyi öldürmesinin üzerinden bir hafta geçiyor...
Müdahalenin gerekliliði ve meþruluðu için üç önemli þartýn yerine gelmesi gerekiyor:
1: Kimyasal silah kullanýldýðýnýn tespiti.
2: Buna karþý yerel otoritenin piþmanlýk göstermemesi, geri adým atmamasý ve hukuki sorumluluðunu kabul etmemesi; yani ‘uluslar arasý toplumun cezalandýrmasý’ndan baþka yol kalmamasý.
3: Müdahalenin ‘orantýlý’ olmasý.
Türkiye, ABD, Ýngiltere ve Fransa ise ‘ellerindeki delillere dayanarak’ Esad’ýn kimyasal silah kullandýðýný açýkladý. Fransa Dýþiþleri Bakaný Laurent Fabius, bir adým daha ileri giderek “Esed rejiminin muhaliflere karþý birçok kez kimyasal silah kullandýðýný tespit ettiklerini” açýkladý. Bu ülkeler, ellerindeki delilleri BM’ye de sundu.
Ancak müdahalenin hala gerçekleþmemiþ olmasý, müdahale için ‘meþruiyet hissi’nin henüz oluþmadýðýný gösteriyor.
Bu ‘hissiyatý’ Þam’da kimyasal silah izi arayan Birleþmiþ Milletler heyetinin raporu saðlayacak. Ancak heyet, baþkent Þam’da bulunan BM denetçilerinin, yakýn olmasýna raðmen kimyasal silahýn kullanýldýðý bölgeye günler sonra gitmesine izin verilmesi BM raporunu geciktirdi. BM heyetinin bugün Þam’dan ayrýlmasý, raporunu da yarýn (cumartesi) vermesi bekleniyor. Raporda da ‘kimyasal silah kullanýldýðý, bunu da ancak askeri imkanlarla yapýlabileceði’ yönünde bir ifadeye yer verilmesi bekleniyor.
Bu aþamadan sonraki alternatifler þöyle sýralanabilir:
- Heyetin ‘Esed kimyasal silah kullandý’ raporu vermesi halinde, askeri operasyon için BM Güvenlik Konseyi toplanýr. Bugüne kadar Suriye’ye askeri yaptýrýma karþý çýkan Rusya’nýn, ‘kimyasal silah kullanýmýna destek vermek’le karþý karþýya kalacaðý için geri adým atmasý beklenir.
- Buna raðmen Rusya Konsey kararýný yine veto ederse, ABD, Ýngiltere, Türkiye, Fransa, Almanya, Ýtalya ve Hollanda gibi NATO’nun güçlü ülkelerinin de içinde bulunduðu ‘gönüllü ülkeler koalisyonu’ operasyon kararý alýr. Bu koalisyona Esad rejimine karþý çýkan 200’e yakýn ülke destek verir.
- Her iki durumda da operasyon ‘an meselesi’ haline gelir.
- Operasyon Esad’ýn askeri olarak kolunu kanadýný kýrmakla, katliam yapamaz hale getirmekle sýnýrlý kalýrsa ‘orantýsýzlýk’ tartýþmasý ve meþruiyet krizi yaþanmaz.
Bir yanda ‘bir ülkeye yönelik uluslararasý operasyon’ fikri kulaðý týrmalýyor; ancak diðer yanda da Suriye’deki katliamlara, Mýsýr’daki darbe ve cinayetlere suskun kalarak meþruiyet kazandýran dünyanýn, kendi halkýna karþý kimyasal silah kullanan yönetimlere de sessiz kalmasýnýn ‘ileride baþka rejimlerin neler yapmasýnýn önünü açabileceði’ tehlikesi var.
Yönetimler, ‘benim ülkem, benim halkým, benim kararým’ deme lüksüne sahip olmadýðýný bilmek zorunda. Bunun yolu, ekonomik ve siyasi çýkarlar uðruna halklara yapýlan zulmü görmezden gelmemek, iþ katliam ve kimyasal silaha varmadan yönetimlere karþý tavýr almaktan geçiyor. Ancak dünya Suriye’de bu aþamayý bile-isteye kaçýrdý. Þimdi, ileride baþka krizlere kapý açmasý pahasýna müdahale hazýrlýðý yapýyor.
Türkiye, bu konuda vicdani olarak yapýlmasý gerekenleri iki yýlý aþkýn süredir yapýyor. Buna raðmen, olasý bir operasyondan sonra Ankara’da muhalefetin þimþeklerini üzerine çekeceðini þimdiden söylemek mümkün. Ancak 1999’da Kosova müdahalesinden önce dönemin CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal’ýn dünyaya yaptýðý þu çaðrýyý hatýrlatmak gerekiyor; “Kosova’da yaþanan insanlýk dýþý vahþeti durdurun. Bebelere, çocuklara, kadýnlara, kýzlara, yaþlýlara acýmaksýzýn katliam uygulanýyor. Yapabileceðimiz ne varsa yapmak zorundayýz. Sýrplarý bu kadar baþýboþ býrakamayýz, býrakmamalýyýz. Türkiye olarak bu davanýn en yakýn takipçisi olmak zorundayýz.”