‘Darbe yapmayacaksan niye komutan oldun?’

Bu yaşıma geldim, binlerce insan tanıdım ama böylesini ne gördüm, ne duydum.

Hani “fenomen” derler ya...

Bilinemeyen, tanımlanamayan, “rasyonel akılla açıklanamayan” durumlar ve “şeyler” için kullanılır.

Galiba fenomen sözcüğünün de açıklayamayacağı bir durumla, bir kişilikle karşı karşıyayız.

Bu “kişilik” kim olabilir?

CHP Aydın Milletvekili Osman Aydın’dan başkası olamaz.

İtiraf edeyim: Yarım saat öncesine kadar kendisini tanımazdım. İsmini duydum mu? Sanmıyorum. Görüntüsü de (artık görüntüsüyle arzı endam ediyor ekranlarda) bana bir şey hatırlatmıyor.

Şöyle orta yaşlı, etine dolgun, babacan tanımlamasına girebilecek biri. Sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı... Hali ve tavrıyla kalender meşrep... Böyle bir kişilikle/prototiple siyaset yapılır mı? Sanmam. Oturulur içilir, muhabbet edilir, “Ne olacak bu Fenerbahçe’nin hali?” diye konuşulur, halı saha maçları yapılır, tavla oynanır... Sevimli ve son derece sempatik biri...

İşte bu Osman Aydın arkadaşımız, dün, CHP heyetiyle birlikte bir “köy ziyaretine” katıldı ve köy kahvesinde vatandaşlara hitap ederken aynen şunları söyledi:

Noktasına virgülüne dokunmadan alıntılıyorum: “CHP’de işler daha demokratik bir yapı içinde yürüyor. Çokseslilik çok zararlı bir şey değildir ama Hüseyin Aygün var içimizde. Şimdi bu adam çıktı dedi ki, ‘Yunanistan’a karşı biz soykırım yaptık’. Manyak herif ya... Deli. Biz Yunanistan’a gittik de Yunanistan’ın sınırları içinde soykırım mı yaptık? Adam geldi bizim üzerimize. Polatlı’ya kadar Yunan askerinin ne işi vardı? Askeri geldi, vatandaşı çoluk çocuk gelmedi ki bizim üzerimize. Biz ona karşı çoluğumuzun çocuğumuzun canını, ırzını korumak için mücadele ettik. Bu mücadele en masum mücadele. Adam çıktı abuk subuk konuşuyor. Şimdi bu sahiplenilecek bir şey değil ki, bunu nasıl sahipleneceğim?”

Nasıl?

Sizi bilmem ama bana çok samimi, çok sempatik ve “yürekten” yapılmış bir açıklama gibi geldi. Araya sıkıştırdığı “manyak herif ya” gibi ifadeleri de tolere etmek lazım.

Hüseyin Aygün de tolere edecektir muhtemelen.

Nasıl etmesin?

Bir kere adam samimi...

Üstelik, sonuna kadar haklı.

Tarihimizde muhtelif mübadeleler, “azınlık kaçırma çalışmaları” (bunları CHP’liler iyi bilecektir) vardır ama bir “Yunan soykırımı” mevzubahis değildir.

Fakat, Osman Aydın’ın “samimiyet atakları” burada kalmıyor...

Devam ediyor.

Devamında ne söylediğini ise, mevcut televizyon kanalları arasından bir tek 24 yakaladı ve bence kocaman bir tebriki hak etti. (Bu tebrik Ömer Özkök’le Murat Çiçek’e gitsin.)

Özetle diyor ki Osman Aydın: “Kurtuluş ihtilal ama artık darbe yapacak komutan kalmadı. Hepsi içeride. Tek yol sandık... CHP olarak bundan sonra sandıktan çıkmaya bakmalıyız.”

Nasıl?

Harikulade, değil mi?

Bu açıklama bünyesinde iki farklı “itirafı” barındırıyor:

BİR: Osman Aydın, “Kurtuluş ihtilal ama artık darbe yapacak komutan kalmadı” derken, belki Ergenekon ve Balyoz yargılamalarını eleştiriyor görünüyor ama farkında olmadan komuta kademesine işlev yüklüyor: “Darbe kurtuluştur... Komutan olmanın alamet-i farikası da darbe yapmaktır... Darbe yapmayacaksa, bir insan niye komutan olur?”

İKİ: “CHP olarak bundan sonra sandıktan çıkmaya bakmalıyız” sözü, “asker eliyle iktidar olma” alışkanlığının CHP’de tükenmediğini ve şarta bağlı olarak yaşadığını (“komutanlar içeride olmasaydı...”) gösteriyor.

Bize de Osman Aydın’ı alkışlamak düşüyor.

Böylesine açık sözlü olduğu için.