Darbeciler her yerde, ayný ‘Gücetapar Tarikatçýlar'dýr

B. Amerika’da nasýl sonuçlanacaðý belli olmayan ve bugün yapýlacak oylama öncesinde kamuoyunu ve ‘ikinci seçiciler’olarak nitelenen ‘eyalet temsilcileri’ni, geleceðin Amerikan Baþkaný’nýn belirleneceði resmî iþlemi yapacaklarý toplantýyý, Trump, vargücüyle etkilemeye çalýþmakta; tarafdarlarýný dev gösteriler yapmaya çaðýrmakta..

Bu büyük gösteriler, Biden’ýn delegelerini korkutup, Trump için oy kullandýrmaya sevk eder mi; uzak ihtimal..

Bu arada, Baþkanlýk seçiminin tekrarlanmasý yollarýnýn zorlanacaðýndan bile sözediliyor. Trump’ýn, bu hedefini, orduyu kullanarak gerçekleþtirmek istediði iddia ediliyor.

Hattâ, Ýran’a yapýlacak bir askerî saldýrýyla, Ýran’ýn mukabelede bulunmasý saðlanarak bir savaþ halinin ortaya çýkarýlmasý ve savaþ halindeyken, Baþkan’ýn deðiþmesinin yanlýþ olduðu görüþünün, Amerikan kamuoyuna daha kolay kabul ettirilebileceðini’ düþünen ‘trumpist’ler bile var. Onlar, ‘trump’ kelimesinin esasen, oyundaki ‘koz’ mânâsýnda olduðunu ve ellerinde önemli ‘trump / koz’lar bulunduðunu imâ ediyorlar.

Kendi partisi içinde bile þaþkýnlýða yol açmasýna ve 10 eski USA Savunma Bakaný’nýn ortak bir açýklamasýnda, ‘Baþkanlýk konusuna orduyu karýþtýrmamasý’ çaðrýsýnda bulunmalarýna raðmen, Trump kararlý gözüküyor. Hattâ, Amerika’da 1860-63 arasýnda, Kuzey ve Güney eyaletleri arasýnda cereyan eden kanlý Ýç-savaþ’tan sonra, ikinci bir iç-savaþ çýkabileceði korkusu bile dile getiriliyor.

Trump, kendisinden 7 milyon daha fazla oy almýþ olan Biden’ý, ‘kanundýþý bir baþkan’ olarak niteliyor ve ‘Haklý mücadelemi hayatým pahasýna da olsa sürdüreceðim..’ gibi laflarla, kendisine oy veren 75 milyona yakýn Amerikan vatandaþýnýn haklarýný koruyacaðýna söz veriyor. Dahasý, Trump’ýn ‘sýkýyönetim’ ilân edip, seçimi, ‘ordunun nezaretinde yeniletmek için kanunî yollar aradýðýný söyleyenler de var. Yani, demokrasinin en uzun ömürlü uygulama örneði sayýlan Birleþik Devletler’de seçim neticelerine karþý bir askerî darbe sahnelenirse, çok ‘neþ’eli’ olacaktýr.

Kýsaca, ‘gücetaparlýðý’nýn etkisiyle dýþsiyasette diplomatik darbelerle 4 yýlýný geçirmiþ olan bir Trump’ýn ayný yöntemi þimdi kendi iç hukuk sistemine karþý da kullanmaya kalkýþmasý ilginçtir.

SU UYUR, ‘DARBECÝ TARÝKATÇI’LAR UYUMAZ

Evet, Atlantik’in öte yakasýnda bunlar olurken, Türkiye’de de ‘muhalefet’in erken seçim çaðrýlarý yaptýðý bir sýrada, eski bir Genelkurmay Baþkaný’nýn, em. Gen. Ýlker Baþbuð’un, , ‘kemalist-laikliðin borazaný’ bir gazeteye verdiði mülâkatta, Adnan Menderes, erken seçime gitseydi, 27 Mayýs Darbesi olmazdý..’ buyurmasý, ilginçti.

Bu sözleri eski bir Gen. Kur. Baþkaný deðil de, bir siyasetçi, bir sosyal araþtýrmacý vs. söyleseydi, ‘Bu da bir görüþtür’ diye deðerlendirilebilirdi.

Türkiye’nin en yaygýn -ve de resmî ideoloji halinde de dayatýlan- tarikatlarýndan olan ‘kemalist laiklik tarikatý’nýn baðlýlarýnýn, milletin büyük ekseriyetinin inançlarýna karþý, 100 yýla yakýn zamandýr, ‘aydýnlanmacýlýk’ adý altýnda yürüttüðü ‘topyekûn savaþ’, yeniden ve yeni þekillerde tezgâhlanmaya çalýþýlmaktadýr. O dayatmalarýn, Müslüman halkýmýz tarafýndan kabullenilmediði, defalarca görüldü. Ama, o ‘laiklik tarikatçý’larý, kendi inançlarýndan ve mücadelelerinden vazgeçmek niyetinde deðiller.

Evet, o cenahýn en hýzlý temsilcilerinden olan bir muhalefet partisinin gedikli siyasetçilerinden birisi, ‘Baþörtülü bir haným hâkim tarafýndan yargýlandýðýmda, hakkýmda âdil bir karar vereceðinden kuþkuluyum’ lafýyla mevsimi açtý, geçen hafta.. Bu, eski darbecilik günlerinin kodlarýyla konuþma hastalýðýnýn depreþmesinin yeni bir iþaretiydi.

Bunu diðerleri takib etti. Ayasofya’nýn -86 yýllýk bir dayatmayla müze olarak kullanýlmasýndan sonra-, Temmuz-2020’de yeniden aslî foksiyonuna, ibadetgâha, câmie döndürülmesini, geçen yýlýn en büyük felaketlerinden birisi olarak niteleyen mâlum bir kemalist-laik gazetenin o yayýný, iþin tuzu-biberi idi..

Bu konular etrafýnda tartýþmalar sürerken..

Fikri Durmuþ Saðlam isimli gedikli mâlum siyasetçi, baþörtülü bir yargýç hanýmýn âdil karar vereceðinden kuþkulu olduðuna dair sözlerine, açýklýk getirmek bâbýnda dün, bir tv. kanalýnda, ‘Benim söylediklerim bir inanca, bir mezhebe yapýlmýþ saldýrý deðil.. Sadece siyasal Ýslâm'ýn Türkiye'de adým adým laik -demokratik cumhuriyeti ele geçirmesiyle ilgili bir kuþkumu dile getirdim. (… bunun için) karþýmdaki yargýcýn kýlýk kýyafetine bakarak benim haklarýmý verebileceði doðrultusunda kuþkum var' dedim. Adým adým siyasal Ýslam anlayýþýyla Cumhuriyetin bütün temel ilkeleri yok ediliyor, (…)’ diyor ve yargýnýn, bu yeni anlayýþa biat ettirilir hale getirilmek istediðini ileri sürüyordu.

Bunu söyleyen kiþinin, ‘laiklik tarikatý’nýn ele geçirdiði bir sistemde, 100 yýldýr herkesi, zorla ve kime biat ettirdiðini bilmiyor sanabilirsiniz.

Ýþte böyle tartýþmalarýn gündemi yönlendirmeye çalýþtýðý ve muhalefet partilerinin erken seçim laflarýný etmeye baþladýklarý bir sýrada, hem de Gen. Kur. Baþkanlýðý yapmýþ bir eski generalin, ‘Menderes erken seçim tarihini açýklasaydý 27 Mayýs önlenebilirdi’ sözlerini hatýrlatýp, 'Erken seçim olmazsa darbe olur' demeye gelen mânâsýný çaðrýþtýran laflar etmesi, birilerinin aklýna karpuz kabuðunu düþürmeyeçalýþmasý, nasýl yorumlanmalý?

Baþbuð bey, o ihtilâlden 2 ay önce, Ýsmet Ýnönü’nün, ‘Þartlar olursa, ihtilâl meþrû’ olur..’ dediðini ya da, 1957’lerdeki ‘9 Subay Mes’elesi’ni hatýrlamýyor mu, sahi? Ve dahasý, birileri erken seçim istedi diye; ona karar verilmediði zaman, ‘darbenin haklý olduðu’nu söylemiþ olmuyor mu? Bu nasýl bir sýð ve de darbecilere mahsus bir mantýktýr?

Dün, TBMM Baþkaný Mustafa Þentop hoca, ‘Þöyle olsaydý, böyle olsaydý demek, darbecilere karþý olan tavrý gevþetir..’ derken haksýz mýydý?

Evet, darbe dönemlerinin kodlarýyla konuþan, hele de bir eski Gen. Kur. Baþkaný olunca.. Ve o da, henüz üniformasý ve görkemli makam ve sýfatlarý üzerinde olduðu demlerde, ‘TSK asla ve hiçbir zaman hata yapmamýþtýr..’ diyerek, geçmiþ ihtilalleri de doðruladýðýný ve bütün darbecileri ve cinayetlerini de temize çýkardýðýný hatýrlamýyor mu?

Baþbuð beye hatýrlatalým ki, ‘Darbenin iyisi- kötüsü olmaz. Milleti sürü yerine koyan ve milletin silahýný millete çevirmekten kaçýnmayan bir anlayýþ her yerde ve her zaman hýyanettir.’