CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu’nun 27 Mayýs (1960) darbesini takiben idam edilen Adnan Menderes ve arkadaþlarýnýn anýt-mezarýný ziyareti sonrasý kopan fýrtýnadan eski genel baþkan Deniz Baykal rahatsýz olmuþ. “CHP Menderes ve arkadaþlarýnýn idamýna karþýydý, idamlar CHP’ye raðmen gerçekleþti” diyor Baykal...
Ýsmet Ýnönü’nün tarihi kiþiliðinden ve Meclis kürsüsüne kadar taþýdýðý akýl almaz söylemden etkilendiði bilinen askerlerin, iþ siyasi idamlara geldiðinde kendisine kulaklarýný kapatabileceklerini düþünmekte zorlanýyorum. Evet, idamlarýn hemen öncesinde Cemal Gürsel’e hitaben yazdýðý bir mektubu var Ýnönü’nün; ancak o mektubu þimdikine benzer günler için tedbiren yazdýðý o kadar belli ki...
Rahmetli Aydýn Menderes’in en hüzünlü anýsý, idamlarýn durdurulmasýna tavassutunu rica için Ýsmet Paþa’nýn evine annesi Berrin Haným’la birlikte gitmeleriydi. Kendisini baþbakanlýða hazýrlayan Ýsmet Ýnönü, en deðerli varlýklarýný kaybedecekleri endiþesindeki anne-oðula, “Maalesef, elimden bir þey gelmiyor” demekle yetinmiþtir.
Nitekim, 27 Mayýs darbesini gerçekleþtirenler, idamlardan yalnýzca iki ay sonra, (20 Kasým 1961’de), baþbakanlýðý Ýsmet Ýnönü’ye, hükümeti de CHP’lilere teslim etti.
Sözün kýsasý, CHP’nin siyasi idamlara karþý çýktýðý, Menderes ve arkadaþlarýnýn Ýnönü’ye raðmen asýldýðý iddiasý gerçekleri tam yansýtmýyor.
Bugün Ýsmet Ýnönü de, dönemin siyasi kadrosu da yok; bu sebeple onlar üzerinden siyaset yapmanýn bir anlamý bulunmuyor. Hakkaniyete uygun olan, Ýnönü’nün partisine uzun yýllar genel baþkanlýk etmiþ Deniz Baykal’ýn kendi siyasi siciline bakmaktýr.
Deniz Baykal’ýn bir darbenin (12 Eylül) maðdurlarýndan olduðunu da unutmadan...
Önümüzde iki önemli askeri müdahale giriþimi duruyor: 28 Þubat (1997) post-modern darbesi ile 27 Nisan (2007) e-muhtýrasý... Bu iki olay sýrasýnda Deniz Baykal CHP’de genel baþkanlýk koltuðunda oturmaktadýr ve geliþmeleri etkileyebilecek siyasi güce sahiptir.
Peki her iki olayda ne yaptý, ne söyledi CHP lideri olarak Deniz Baykal?
Meclis’te yeterli çoðunluða sahip Refahyol hükümetini iþbaþýndan uzaklaþtýrma amacýyla süreç baþlatmýþ Türk Silâhlý Kuvvetleri için ‘bir sivil toplum örgütü’ yakýþtýrmasýný yaptýðýný herhalde unutmak mümkün deðil.
27 Nisan e-muhtýrasý sonrasýnda ise, CHP adýna ilk açýklama, genel sekreter Önder Sav tarafýndan yapýlan “Gözümüz aydýn, Türkiye’nin gözü aydýn” açýklamasýydý; Deniz Baykal daha ileriye gidip, “Anayasa Mahkemesi 367 kararýný onaylamazsa ülke çatýþmaya gider” diyebilmiþti.
Pek çok CHP’linin gözünde, 27 Mayýs (1960) darbesi bugün bile ‘hayýrhah’ bir müdahale, sahip çýkýlmasý gereken bir ‘devrim’ ise, bu algýlamada Deniz Baykal’ýn CHP genel baþkanlýðýnda izlediði tutumun hiçbir rolü yok mudur?
Darbelerin her türlüsüne kategorik olarak karþý çýkan bir demecini hatýrlayanýnýz var mý Deniz Baykal’ýn? Kýlýçdaroðlu anýt-mezarlarýný ziyaret edene kadar Menderes ve arkadaþlarýnýn idamlarýna karþý olduðunu düþündüren herhangi bir açýklamasýný duyanýnýz? Açýklamasý olsaydý, ‘555K’ olayýnýn esas kahramaný olduðu söylentisi yüzünden, herhalde dikkat çekerdi.
CHP karabahtlý, kör talihli bir partiye dönüþmüþse biraz da Baykal yüzündendir...