Darbelerin en kanlısı 1993 darbesi!

Adı konmamış bir darbedir 1993 darbesi. Fail meçhuller cinayetlerin doruğa çıktığı, kanı yerde kalmayacak naralarının yeri göğü inlettiği ama gel gör ki, her seferinde kanın yerde kuruduğu, puslu havada çakalların  rahatça avlandığı ve aslaları katlettiği bir karanlık, bir adı konmamış darbedir 1993’de olanlar.

Turgut Özal’ın, Eşref Bitlis’in, acımasızca katletildiği, 33 silahsız askerimizin kurşuna dizildiği uğursuz mu uğursuz bir yıldır...

Türkiye hepten hukuksuz, insafsız, acımasız, güvenlikten yoksun  bir ülkeye dönüştürülmüştür, eli kanlı katillerce. Türkiye’yi 1990’lı yıllarda yaşanmaz hale getiren, milleti neredeyse canından bezdiren öyle bildiğiniz teröristler falan değildir. Bizzat, evet evet, bizzat devlet adına silah kuşanıp, tetik çeken, bomba patlatan İttihatçıların torunları, Yakup Cemil’lerin, Abdülkadir’lerin, Sapancalı Hakkı’ların uzantılarıdır.

“Devlet elden gidiyor...gün silaha davranma günüdür...” diyerek bunların eline tabancaları, uzun menzili tüfekleri, C-4 patlayıcılarını tutuşturan devleti o dönem yönetenlerdir. “Korkmayın sakın; arkaızda kapı gibi biz varız!” diyerek bunları en acımasız eylemlere süren  o devlet, demokrasiyi rafa kaldırmış, Susurluk sonrasında o saat buharlanmış, katiler de inlerine girmiştir.

Siyasi cinayetler dizisi Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden üç ay sonra, Prof. Muammer Aksoy’un öldürülmesiyle başladı. Ardından perde sonuna kadar açıldı: Profesör Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Hiram Abbas, Memduh Ünlütürk, Kemal Kayacan, Uğur Mumcu, General Eşref Bitlis, silahsız 33 askerimiz, General Hulusi Sayın, JİTEM Kurucusu Cem Ersever, General Bahtiyar Aydın, Adnan Kahveci, Özdemir Sabancı, Ahmet Taner Kışlalı, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan...

Resmen akıllara ziyan değil mi!

Tabi bu listeye adı sanı duyulmamış yüzlerce faili hala bulunamayan cinayetleri de ekleyebiliriz. Pinochet’nin darbe yaptığı ve iktidarda bulunduğu Şili’de toplam ölü sayısı 3 bindir; Arjantin cuntasının iktidarı gaspettiği dönemde öldürülenlerin sayısı 6 bin kaybolanların sayısıysa 24 bin; Yunan cuntacılarının öldürttüğü insanların sayısıysa bin beş yüz ollarak mahkeme zabıtlarına geçmişti. Türkiye’de, adı konmamış darbe sürecindeyse 17 bin 500 kişi katledildi! Şili’de, Arjantin’de, Yunanistan’da darbeciler tutuklandı, yıllar yılı hapishanelerde çürüdü; Yunanistan’da 1990 yılında generaller topluca Yunan halkından özür dileyince, hepsi de doksanına merdiven dayadığından, serbest bırakıldı!

Türk demokrasinin zifiri karanlık yıllarıdır doksanlar; 28 Şubat sürecine gözü kapalı destek veren medya patronlarına bankalar armağan edilmiş, hortumlamalar o yılların diyeti olarak ödenmiştir.  Bu gün karanlık yıllar geride kaldı; faili meçhuller, her gün mantar gibi biten uyduruk bankalar tarihe karıştı, hortunmlamalar durdu. Neden? Çünkü Ergenekon yakayı ele verdi de ondan. Tetikçilerle onların ağa babaları yargı önünde hesap veriyor.

Şimdi, “niye Ak Parti yüzde 52 oy alıyor?” diye sorup duracağınıza, bu insanlara sövüp sayacağınıza, geçmişi, hele de 1990’lı yılları ve de 2002’de dibe çöken ekonomiyi hatırlayın...o zaman yüzde 52’nin nedenini rahatça anlarsınız!  Eğer anlamak istiyorsanız tabi!