Pazartesi (16/9) Washington’da demokratlara yakýnlýðýyla bilinen ve benim de hasbelkader misafir öðretim üyesi/araþtýrmacý olarak bulunduðum Woodrow Wilson Center’daki panelin konuðu Mýsýrlý bir heyet idi.
Ýngilizce bilmeyen bir konuþmacýnýn karþý çabasýna karþýn, Mursi’nin bir hata olduðu, müdahalenin zorunlu olduðu, Mursi’nin iktidarý kimseyle paylaþmadýðý, kimsenin sözünü dinlemediði, Hýristiyanlarý dýþladýðý, demokratik deðerlere inanmadýðý ve demokrasiyi içselleþtirmediði gerekçesiyle darbe meþrulaþtýrýlmaya çalýþýlýyordu. Konuþmacýlar, sandýkla demokrasi gelmeyeceðini, demokratik deðerleri benimsemeyenlerin demokrasiden söz edemeyeceðini, sivil siyasetçilerin kontrol ve denetiminde olan ordunun da desteðiyle ülkede demokrasiyi inþa edeceklerini dile getirirlerken, bazý dinleyicilerde tebessüme yol açsalar da, aslýnda boþuna konuþmuyorlardý. Israrla meþruiyete vurgu yapmalarý boþuna deðildi.
Bir diktatörün baþka bir diktatör tarafýndan devrildiði iktidar mücadelelerinde meþruiyete pek ihtiyaç duyulmasa da, demokratikleþme sürecine girmiþ bulunan ülkelerde darbe yapmak o kadar kolay deðil. Çünkü asla meþru deðil. Batý kamuoyunu buna ikna etmek için, yine batý kamuoyuna egemen olan bazý deðer yargýlarýna müracaat etmek gerekir: “Demokratik deðerler” sihirli bir deðnek gibi iþe yarýyor.
Demokratik deðerler ile demokrasi ayný þey mi?
Hayýr. Demokratik deðerler, sonuçtur. Demokrasi, deðerlerin zaman içinde üretilmesini saðlayan siyasal iþleyiþin adýdýr. Serbest ve adil seçimler, farklý parti ve programlarýn iktidar yarýþýna girebilmesi, çoðunluðu elde eden partinin bir seçim dönemi boyunca ülkenin temel siyasetinin belirlenmesinde ve yasama yetkisinin kullanmasýnda son karar yetkisine sahip olmasý, demokratik bir anayasal yapý ile azýnlýklarýn ve temel haklarýn korunmasýna elveriþli bir yargýsal sitemin varlýðý, demokrasiyi var eden usul ve süreçlerin özetidir.
Demokrasinin meþruiyetini saðlayan toplumsal katýlým süreçleridir, deðerler deðildir. Deðerler süreçlerin ürünü olduðu için “deðer” halini alýr. Aksi taktirde üstün ve ulaþýlmasý gereken kimi deðerlerin bulunduðunu ve demokrasinin misyonunun toplumu bu deðerlere ulaþtýrmak olduðunu varsaymýþ oluruz.
Esas sorun da burada ortaya çýkýyor. Demokrasi tecrübesi yaþamamýþ bir toplumda demokratik süreçlerin ürünü olan deðerlerden söz edilemeyeceðine göre “demokratik deðerler” söylemi daha çok, “batý merkezli” deðerler olabiliyor. Bu deðerler batýnýn kendi tarihselliði ve nesnel koþullarý içinde ürettiði, orada zemin bulan, oranýn barýþýnýn harcý olan deðerlerdir. O topluma hangi kültürel, ahlaki veya dinsel yargýlar yön veriyorsa, önemli ölçüde oradan etkilenen deðerlerdir. Normaldir, çünkü deðerler uzaydan deðil, toplumdan gelir ve onun rengini taþýr. Bu yanlýþ da deðildir.
Sorun bu deðerlerin demokratik süreçleri tesis etmeye çalýþan doðulu toplumlarýn önüne “demokrasi için turnusol kaðýdý” olarak çýkarýlmasýdýr.
Çýkarýlýnca, haliyle o ülkenin demokratik süreçler sonucunda ortaya çýkardýðý demokratik iktidarlar otomatik olarak “demokrasiyi içselleþtirememiþ”, “demokrasiye inancý olmayan” veya “demokratik deðerlere uzak” iktidarlar olarak etiketlenebiliyor.
Örneðin batýnýn kendi kültürel sürecinin ürünü olan sekülerlik, bu Ýslam coðrafyasýnda vesayet aracýna dönüþebiliyor. Toplumun geneli daha farklý bir medeniyet havzasýnda kendi tarihselliði içinde üretilen bir kültüre sahip olduðundan, demokrasiye geçildiðinde, elbette ortaya çýkan deðerlerin “görüntüsü”, batýnýn deðer yargýlarýna çok uymayabiliyor. Bu normal, zira demokrasi, tüm katýlým kanallarý açýk da olsa, toplumun sisteme rengini verme imkaný saðlýyor. Yasama faaliyeti ve toplumsal düzen kurallarý buna göre biçimleniyor. Tüm bunlarýn batý demokrasilerinde üretilen kültürün meþru deðerleriyle uyuþmasý her zaman mümkün olmayabiliyor. Olmak zorunda da deðil.
Bu uyuþmazlýk ve farklýlýk, bu coðrafyadaki demokrasi mücadelelerini içine sindiremeyen, topluma yabancý kimi unsurlarýn hakimiyet iddialarý için meþruiyet gerekçesine dönüþüyor. Antidemokratik giriþimlere demokratik meþruiyet maskesi üretilmiþ oluyor. Süreç meþruiyeti, deðer meþruiyeti ile ikame ediliyor. Demokrasiye ait kavramlar bu mantýða göre içeriði çarpýtýlmak suretiyle tedavüle sokuluyor. Darbeleri meþrulaþtýrmaya yarayan demokratik deðerler, mesele Ýslam coðrafyasý ise ayrýca sekülarist/laikçi ve modernist ideolojiyle dolduruluyor. Batý demokrasileri, Ýslam coðrafyasýnda modernist-totaliter ideolojilerin dinamiðine dönüþtürülüyor.
Sonuç itibariyle demokrasi, demokrasinin sadece sonuçlarýndan biri olan “deðer yargýlarý” kullanýlmak suretiyle ortadan kaldýrýlýyor. Mursi’nin sayýlan “hatalarý”, darbenin, yýkýmýn ve binlerce insanýn katledilmesinin; Menderes’in hatalarý da,
Türkiye tarihinin en karanlýk ve yýkýcý darbelerinden bir olan 27 Mayýsýn, Mendereslerin idamýnýn ve tabii ki halen kurtulmaya çalýþtýðýmýz vesayet sisteminin meþruiyet örtüsüne dönüþüveriyor.
Doðuda demokrasi olmadan dünya barýþý mümkün deðil
Oryantalist þiddet, reaksiyon yaratýyor, doðunun demokrasiye inancýný zayýflatýyor ve sonuçta ortaya çýkan reaksiyoner þiddeti de kendine yeniden meþruiyet gerekçesi yapýyor. Kaybeden hem doðu, hem de batý oluyor.
Batýnýn, doðulu antidemokratik unsurlarýn bu kulak aþinalýðýndan yararlanarak kullandýðý kavramlara karþý biraz daha dikkatli ve sorgulayýcý davranmasý, doðunun da bu durumla mücadele etmek yerine, duygusallýðýn konformizmiyle hesaplaþmasý, daha dikkatli, soðukkanlý ve yapýcý tutum benimsemek suretiyle demokrasiyi tüm kurumlarýyla tesis etmesi ve süreçleri iþletmesi gerekir.
Zira dünya barýþý, doðunun demokratik süreçler sonunda üreteceði “demokratik” deðerler olmadan pek mümkün görünmüyor.