Darbenin sivil ayaðý mý? Alýn size sivil ayak!

"Bunlar hep KHK yüzünden” diye ahkâm kesmek kolay... Aydýn sorumluluðu (varsa böyle bir sorumluluk), KHK’ya icbar eden olaylar hakkýnda da birkaç þey yazmayý gerektirir.

Siz meseleyi, “Bir avuç adam çýkmýþ, anayasal bir kurum olan OHAL’i kullanarak otoriter bir rejim kurmaya çalýþýyor” düzeyinde tartýþýrsanýz, hem kötü niyetli olduðunuzu ele verirsiniz, hem de hiçbir þey söylememiþ olursunuz. 

OHAL’e karþý çýkan hangi aydýn, PKK terörüyle arasýna kategorik mesafe koydu?

FETÖ darbesiyle ilgili ne yazdý?

Merak ediyorum: Bu aydýnlar, bizi OHAL ve nihayetinde KHK gerçekliðiyle tanýþtýran “zorunluluklar”ýn hangisiyle ilgili itirazcý bir yaklaþým geliþtirdi?

Darbelere karþý olduðunu tekrarlayýp duran aydýnlarýmýzýn 15 Temmuz darbe giriþimiyle ilgili söyledikleri tek þey þu: “Sürek avý yapýlýyor. Yapýlmasýn.”

Yapýlmasýn, tamam da, Meclis’i bombalanmýþ, insanlarý öldürülmüþ, ordusunun neredeyse yarýsý darbeye seferber edilmiþ bir ülkeden (bir devletten) nasýl bir tavýr almasýný bekliyorsunuz?

“Efendim Erdoðan...”

Bu “efendim Erdoðan”ý, FETÖ’nün mazmunlaþtýrdýðý bir dizi itiraz izleyecektir.

Bu itirazlar, artýk ve sadece, kendilerine “liberal” süsü vermiþ aydýnlar tarafýndan dile getiriliyor; Vaktiyle Erdoðan’ý “büyük devrimci ve devlet adamý” ilan eden adamlar bunlar. Dört yýl öncesine kadar, Erdoðan’ýn demokratik alanda gerçekleþtirdiði dönüþümlere/düzenlemelere alkýþ tutuyorlardý. Darbelerle hesaplaþtýðýný, Dersim’den dolayý özür dilediðini, “Andýmýz” rezaletine son verdiðini, “Kürtçe yasaðý”ný ortadan kaldýrdýðýný, 1915’le yüzleþtiðini, Nazým’a vatandaþlýðýný iade ettiðini, gasp edilmiþ azýnlýk mallarýyla ilgili tediye sürecini baþlattýðýný, özgürlükler alanýný geniþlettiðini yazýyorlardý. “Onun kalibresinde bir siyasetçi gelmedi, gelmeyecek” diyorlardý.

Bir “þey” oldu.

Bir “kýrýlma” yaþandý.

Erdoðan, ayný Erdoðan’dý... AK Parti, ayný AK Parti’ydi...

Hocalarý muhalefete (daha doðrusu “harekete”) geçti. MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’ý tutuklatmaya kalktý, elinin altýndaki gazetelere “Paþasýnýn Baþbakaný” þeklinde manþetler attýrmaya baþladý, ameliyat masasýndaki Erdoðan’ý öldürtmeye çalýþtý, nihayetinde (17/25 Aralýk giriþimiyle) bombasýný patlattý.

Ýlginçtir, “Erdoðan’ýn kalibresi” diye yazýlar yazan, onu “çaðýn en büyük siyasetçisi”, “demokratik dönüþümlerin kralý” ilan eden aydýnlar da (eþ zamanlý olarak) muhalefete geçtiler.

Ayný adamlar, þimdi de, KHK üzerinden hükümet pataklýyorlar.

Fetullah’ýn darbe giriþimiyle ilgili tek laf yok.

Dahasýný da söyleyeyim:

Darbe ikliminin oluþturulmasýnda en büyük katký, yine bu aydýnlardan gelmiþtir. 15 Temmuz’dan “geriye doðru” bir basýn taramasý yapýn; bir darbeyi istedikleri ve özledikleri, “darbenin sivil ayaðý” gibi çalýþtýklarý açýkça görülecektir.

HAMÝÞ

HDP otobüsünde zýlgýt çekerken yakalanan Cumhuriyet gazetesinin hanýmefendi yazarý, dün HDP’yi eleþtiren bir yazý yazdý. Kýyamet koptu.

Hanýmefendi, Selahattin Demirtaþ’ýn, “PKK terör örgütü deðildir. Ayrýca PKK sivil hedeflere saldýrmazsa iyi eder” mealindeki açýklamalarýna çok bozulmuþ.

Buyuruyor ki, “HDP, Kürt siyasi hareketinin bir uzantýsý olmanýn ötesine gidemedi. ‘PKK saldýrýlarýnda sivilleri hedef almamalý’ diyen bir partiyle neyi savunacaðýz? Canlý bomba eylemcisinin cenazesine gitmeyi ‘taziye kültürü’nün gereði diye açýklayan bir parti ile nereye kadar?”

Hanýmefendiye þunlarý söylemek isterim.

Böyle deðil miydi?

Böyle olduðu bilinmiyor muydu?

Dahasý, HDP’nin böyle bir parti olduðunu sen bilmiyor muydun?

Sadece “Günaydýn” diyorum.

Baþka da bir þey demiyorum.