Darbeye direnişin “silah arkadaşlığı...”

15 Temmuz, Cuma, saat 22.20... Başarılı genç prodüktörüm Enes Çıplak’ın, İstanbul sokaklarında ekmek parası kovalarken en önemli “alarm muhabirimiz” haline gelen kuzeni arıyor, “Boğaziçi Köprüsü’nü jandarma kapattı, hareket edemiyoruz” haberini veriyor. Bu çocuk, bir-kaç hafta önce de Atatürk Havalimanı’na yapılan saldırıyı bize duyuran bir “taksi cengaveri...” Kıdemli gazeteci/editörümüz Tuncay Öz’“Sebep ne olursa olsun, orası jandarma bölgesi  değil, garip bir iş oluyor” diyorum. Ekibin titiz ve çalışkan ismi Azime Ural koşarak geliyor, “Abi, Ankara’da F-16’lar alçaktan uçuyormuş” diyor. Tuncay’la göz göze geliyoruz, yaşımız, “eski anıların” canlanacağı kıvamda,“Bu bir darbe başlangıcı, birileri, Muhsin Batur’un 12 Mart’ta yaptığını yapıyorlar” diyorum, Tuncay, her zamanki gibi temkinli, “Ben Ömer Özkök’ü arıyorum, sen Melik Yiğitel’e ulaş” diyor. Melik’in telefonu sürekli meşgul, şans, ulaşıyorum, cevap kısa:”Abi kötü bir şeyler oluyor, bilgi almaya çalışıyorum, haber vereceğim” diyor. 

Helalleşerek yayına girme...

Bilgi akışı bir darbe girişiminin başladığını gösteriyor, Genelkurmay’dan çatışma haberleri alıyoruz, “Haber savaşçısı” Ömer Özkök intikal ediyor, Tuncay Öz artık yalnız değil, rejide Hasan Öner yönetiminde bizim gençler hazır...Ankara ve İstanbul’da muhabir ve kameramanlar olay yerlerine intikale başlıyor, içimden onlar için dua ediyorum, hepsi, evladım yaşında...

23.00’deki Moderatör Gece’nin başlamasına bir-kaç dakika var, teknik yönetmene, “Bana, 5 dakika zaman kazandır” diyorum.

Fadime Özkan ve İlhami Işık yanımda, soran gözlerle bakıyorlar...

“Darbe bu” diyorum, “direneceğiz...”

Stüdyoya üçümüz birlikte giriyoruz, tam yayın masasına oturduğumuzda Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklaması geliyor, canlı bağlanıyoruz, açıklama bitip “24 TV’den iyi akşamlar, ben, Ardan Zentürk” açılış cümlemi söylemeden yanımdaki dostlara ve rejiye, “uzun bir gece olacak, Allah yardımcımız olsun” diyorum...

Bu cümle aynı zamanda bir “helalleşme...”

Bir kararlı genç adam, 2 cesur kadın...

Ankara stüdyoda temsilcimiz  Melik Yiğitel... Yüzü sinirden bembeyaz, sesi kontrol edemeyeceği kadar öfkeli, “altını çizerek söylüyorum, ordu içindeki FETÖ çetesi darbe başlattı, bu alçakça girişimi başlatanlar...” diye söze başlıyor, belli, Melik, gerekirse o stüdyoda ölecek, ama geri dönmeyecek...

Sözü, Fadime Özkan’a veriyorum. Gözleri sinirden dolu, Türkiye’nin darbeye direnmesi gerektiğini, FETÖ’lü “alçaklara” bu memleketin bırakılmayacağını anlatmaya başlıyor, o sırada henüz Cumhubaşkanı Erdoğan’dan  “sokağa çıkın” açıklaması yok!.. Darbelerin işkencelerini görmüş İlhami Işık, “alçaklığı ve soysuzluğu, vatan hainliğini, millet olarak demokrasiye sahip çıkmanın erdemini, onur ve namusumuzu korumanın önemini” anlatıyor.

Halime Kökçe, Başakşehir’den yürüyerek geliyor, yollar kapalı. Fadime gibi, “direnişin ruhunu” tetikliyor. İki cesur kadının kişiliğinde demokrasi mücadelesinde “kadın kararlılığının” önemini bir kez daha anlıyorum...

Erdoğan’ın açıklaması geliyor, “millet harekete geçiyor...”

F-16’lar binamızın üzerine dalış yapmaya başlıyor, Bağcılar mevkiinde yaşanılan bir patlama şiddetli, stüdyoda hissediyoruz, Melik, Ankara büroya silahlı insanların geldiğini, canlı bağlantıda aktarıyor, “Ben buradan çıkmayacağım” diyor, ona, “Çıkma, çalışmalarını oradan sürdür, seni ekranda tutacağım” diyorum.

1.Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın ülkenin kaderini değiştiren o kahraman açıklaması geliyor, devamında yaptığım direniş konuşmasını hatırlamıyorum, Tuncay, “Abi kıpkırmızı oldun, sesin değişti,” diyor. TRT baskınında Şenol Göka, CNN Türk baskınında Ferhat Boratav’ın seslerini Türkiye’ye duyuran yine biz oluyoruz, Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek tatil için gittiği yerden bu iki bağlantıyı sağlıyor, mesleki dayanışma açısından yüz akımız oluyor, bir de MİT Basın Müşaviri Nuh Yılmaz ile bağlantımı sağlıyor, büyük stratejik adım...

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, meslekten, bir muhabir heyecanı ile son dakikaları geçiyor bağlanarak, bir de, “Orada büyük bir yayıncılık yapıyorsunuz, torunlarınıza onur bırakıyorsunuz” diyor, sağolsun...

Zaten, herşey onlar için...

CNN Türk’den sonra bize de geleceklerini duyuyoruz, halkın önümüzdeki yola yığdığı arabalar izin vermiyor, İlhami’ye “Gelirlerse bizi öldürürler” diyorum, gülüyor, o her zamanki bilgeliği ile “Ne yapayım” diye cevaplıyor...

“Darbe direnişi” gecesinin “güzel silah arkadaşları...”