Darısı bir sonraki darbe girişimine artık

Başbakan’la görüşen sanatçılar ve “platform sözcüleri” görece yumuşak mesajlar verdiler. İş tatlıya bağlanır gibi oldu...

Referandum mu olacak?

Yargı kararı mı beklenecek?

İş seçim sonrasına mı ertelenecek?

Bilemiyorum.

Bilebildiğim ve hissettiğim şu:

Bu iş biter...

Gençler evine döner, Taksim’deki çevre düzenlemesi çalışmaları da kaldığı yerden devam eder.

Sonra da “geriye doğru” bir muhakeme başlar...

Kutsal eylem günlerinde kim ne yapıyordu, hangi “mutemet eleman” hangi özel görevi ifa ediyordu, “çevre eylemleri” üzerinden esasında ne tür işler kurgulanıyordu?

Buna bakacaklar...

Çünkü ortada özel, çok özel bir durum var.

Çevre katliamcılığında destanlar yazmış bir sermaye grubunun paralı üniversitesi öğrencilerine bol keseden “eylem izni” veriyorsa, orada özel bir durum vardır...

CNN işi gücü bırakıp, saatlerce “Türkiye’de savaş var” haberleri geçiyorsa, orada özel bir durum vardır.

Haritada Türkiye’nin yerini gösteremeyen birtakım beynelmilel tiplere “Kalbimiz Gezi’de” dedirtiliyorsa, orada özel bir durum vardır.

Müttefikimiz (!) Amerika, iki günde bir “Gelişmelerden kaygılıyız” diye açıklama yapıyorsa, orada özel bir durum vardır.

Kendi evinin önünün süpürmekten aciz Avrupa ülkeleri bildiri üstüne bildiri yayınlıyorsa, orada özel bir durum vardır.

Gezi Parkı eylemleri üzerinden, “kurtarılmış bölgeler” ihdas ediliyorsa, orada özel bir durum vardır.

İşgal edilen camide birdenbire beyaz önlüklü 30-40 doktor peyda oluyorsa ve bunların “eyleme destek vermeye gelmiş Tıp Fakültesi öğrencileri” olduğu söyleniyorsa, “Hangi öğrenci eyleme beyaz önlüğüyle, tıbbi malzemelerle, tentürdiyot şişesiyle, kolilerce sargı beziyle gider?” sorusuna inandırıcı bir cevap verilemiyorsa, orada özel bir durum vardır.

Hilton arazisine rezidans yapmak isteyen, izin verilmeyince de bütün yayın organlarını devreye sokarak “karşı savaş” başlatan medya patronunun maaşlı elemanları “çevre de, çevre” diye ağlıyorsa, orada özel bir durum vardır.

Buffaloya bilmem kaç kurşun sıkmakla övünen, hangi çevre duyarlığından geldiği belirsiz tuzu kuru holding yöneticileri, “Ne sağcıyım ne solcu, çapulcuyum çapulcu” diye pankart açıyorsa ve sınıfsal olarak kesişmediği insanlarla sahte dayanışma görüntüleri veriyorsa, orada özel bir durum vardır.

Molotoflar atılıyorsa...

Belediye otobüsleri yakılıyorsa...

İş makinaları çalışamaz hale getiriliyorsa...

Dükkan ve mağazalar yağmalanıyorsa...

Sahte Twitter hesapları üzerinden, Taksim’deki işgale nefer ve müşteri temin ediliyorsa orada özel bir durum vardır.

Kendi kendine gelin güvey bir dayanışma grubu “Köprü yapmayacaksın, havaalanı açmayacaksın, Kanal İstanbul projesinden vazgeçeceksin, enerji santrallerinin yapımını durduracaksın... Üstüne bir de istifa edip gideceksin” diye Başbakan Yardımcısı’na ültimatom veriyorsa; buna mukabil “Hayrola? Hangi ülkenin ajanısınız siz?” diye sorulmuyorsa, orada özel bir durum vardır.

Bu “durum”un ne olduğuna “savcılar” bakacak...

Çevreci gençlerin üzerinden ne tür bir oyun kurgulandığını ortaya çıkaracak.

Gezi Parkı işin bir boyutudur...

Geri planda “sofistike bir darbe girişimi” vardır ve bu şimdilik püskürtülmüş görünmektedir.

Son olarak şunu söyleyip kapatalım:

Balyoz’da tutturamadınız...

Sarıkız ve Yakamoz’da çarşafa dolandınız.

Ergenekon’da rezil kepaze oldunuz.

Kapatma davası açıldı... Olmadı.

E-muhtıralar, y-muhtıralar, 367 numaraları, suikast girişimleri...

Olmadı. Olmuyor.

Gördüğünüz gibi, bu hükümet gitmiyor.

Darısı bir sonraki darbe girişimine artık... Bu defakine daha iyi hazırlanıp gelmelisiniz.

Onu da tutturamazsanız, “sandık”tan başka yol görünmüyor.