Dava şartı olarak arabuluculuk

Arabuluculuk son yıllarda yaygın bir şekilde işçi-işveren anlaşmazlıklarında kullanılan bir yöntem olarak uygulanıyor.

Uyuşmazlık taraflarını bir araya getiren alanında uzman arabulucular, objektif bir şekilde taraflarla görüşme sağlayarak kendi çözüm yöntemlerini geliştirmelerini sağlamakta ve iletişim kurmalarına yardımcı olmaktadır. Gerektiğinde taraflara çözüm önerileri sunarak anlaşmaları yönünde yol gösterici olmaktadırlar.

Özellikle işçi ve işveren hem yargılama masrafından kurtulma ve hem de anlaşmazlıkları dostane çözme imkanı vermesi nedeniyle çok yüksek oranda anlaşma sağlandığı görülmektedir.

7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununa göre, 1.1.2018 tarihi itibariyle işçilerin Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan alacağına veya işe iade talebine ilişkin dava açmadan önce, dava şartı olarak arabulucuya başvurmaları zorunlu tutulmuştur.

İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi veya manevi tazminat davaları ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları kapsam dışıdır.

Çalışan tarafından talep edilebilecek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, eşitliğe aykırılık tazminatı, sendikal tazminat, mobbing tazminatı, ücret, prim, ikramiye, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacaklarının söz konusu olması halinde arabulucuya gidilmesi gerekiyor.

4857 İş Kanununun 20'nci maddesine göre İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, zorunlu arabulucuya başvurmak zorundadır.

Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde işçi iş mahkemesinde dava açabilir.

İşçinin arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açması sebebiyle dava usulden reddedilmekte ve ret kararı taraflara resen tebliğ edilmektedir.

Akabinde işçi kesinleşen ret kararının resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurabilmektedir.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde;

a) İşe başlatma tarihini,

b) Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer parasal miktarını,

c) İşçinin işe başlatılmaması durumunda işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminatın parasal miktarını,

Belirlemeleri zorunludur.

Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir.

İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

6325 sayılı Kanunun 18/5 madde hükmünde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı öngörülmüştür.

Dolayısıyla arabulucu süreci ile birlikte ancak işe iade yönünde anlaşılması halinde çalışanın mahkemeye işe iade istemiyle başvurması mümkün olmayacaktır.

İşe iade istemi konusuyla imzalanan arabulucu görüşmesinin geçerli olabilmesi için de işe başlatma tarihinin, boşta geçen süre ücretinin ve işe başlatmama tazminatının açıkça tutanakta yer alması gerekir.

Aksi takdirde arabulucu görüşmesinde anlaşma yapılmamış sağlanacak ve işçinin işe iade istemiyle dava açması mümkün olacaktır.