Özbekistan seyahatinin son günü Buhara ve Hiva’yý gezdik. Buhara’da Þah Nakþibend ve Emir Külal Hazretlerini ziyaret ettik. Hiva ise Hiva Hanlýðý’ndan kalma, UNESCO’nun “tarih mirasý” olarak tescillediði bir tarih müzesi. Bütün þehir her sokaðý ile müze. Saraylar, camiler, medreseler...
Gün boyu 40 derece sýcak altýnda oruçlu olarak dolaþmak... Bakan Davutoðlu hariç heyetin tamamý pes etti dersem yanlýþ olmaz. Yer yer kuyu sularýna rastlýyoruz, tulumbalý ile su çekilen, buz gibi su çýkýyor, herkes o buz gibi su ile baþýný, yüzünü yýkýyor. Sayýn Bakan’ýn maþallahý var, gezi bitinceye kadar canlýlýðýný kaybetmedi. Eþrefoðlu Camii’ne benzer bir tarihi camide birlikte namaz kýldýk, orada ellerimizi açtýk Sayýn Bakan’ýn yaptýðý duayý unutamam.
Akþam yaklaþtý, ayrýlsak iftarý yolda mý yapsak, yoksa Hiva’da mý, dendi ki, þimdi iftarý yapmayýp yola çýksak, havada hep Batý’ya gideceðimiz için güneþ bir türlü batmayacak ve biz iftarý çok geç açmýþ olacaðýz, oysa kimsede mecal kalmadý... Ýþin ilginci ben, pazar günü Patnos’a gideceðim, sabah 10.00’da uçaðým var, Bakan’a iletildi, dedi ki Bakan “Ahmet Bey sizi Aðrý’da paraþütle aþaðý atarýz, Patnos’a yetiþirsiniz.”
Neyse iftarý, Hiva Haný’nýn yazlýk sarayýnda Hiva Valiliði, Belediye Baþkaný ve Özbekistan’ýn Türkiye Büyükelçisinin ev sahipliðinde açtýk ve sonra yollara düþtük. Ýstanbul’a saat 01.00 gibi geldik, Bakan iftarda yetimlerle birlikte olacaktý, tabii ki ona yetiþemedi, ama eþi Sare Hanýmefendi’nin düzenlediði bir sahur vardý, ona yetiþmiþ oldu.
Ben de sabah erkenden Aðrý - Patnos’a doðru gitmek için Atatürk Havalimaný’na gitmek üzere yola çýktým. Terleme var, üþüme var, midem-barsaklarýmý bozulmuþ, gitmesem diyorum, ama Patnos’un canýný diþine takmýþ hizmet veren Davut Kýlýç’ý “Aman Abi” diyor baþka bir þey demiyor. Ýki saatlik Aðrý yolculuðu bitmek bilmedi, Aðrý’ya vardýk, misafir olduðumuz evde 112 Acil’in Baþhekimi doktor Okan Bey geldi, serum taktý, biraz rahatladým. Sonra Patnos’a geçtik, iftar programýnda konuþtuk, geri dönmek istiyorum, gece Erzurum’a yetiþme imkaný yok, sabah 02.55’te Diyarbakýr’dan bir Ýstanbul uçaðý var, kara yoluyla üç buçuk saatlik mesafe, Davut Bey ve iki refiki aldýlar bizi, Diyarbakýr’a yetiþtirdiler. Sabah 05.00 gibi Ýstanbul’dayýz.
Özbekistan seyahatine çýkarken yazdýðým ilk yazýda “Baþbakanlýk konusunda da Sayýn Davutoðlu ile sohbetlerimiz olur, ihtimalleri konuþuruz herhalde” diye yazmýþtým. Bakan’ýn basýn danýþmaný Osman Sert Bey “Beklentiyi yükseltmiþsiniz” dedi.
Konuþmadýk mý, konuþtuk tabii ki.
Ama tabii ki isimlendirmeler üzerinde deðil, çerçeve üzerinde sözler sarf edildi.
Önce “Vizyon” üzerine bazý þeyler söyleyelim. Vizyonun açýklandýðý Cuma günü biz Özbekistan’da idik. Uzaktan takip edebildik. Vizyon belgesinin hazýrlanmasýnda bir heyet çalýþmasý olduðu biliniyor. Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu da çalýþmalara katýlanlardan. Son metnin de seyahat sýrasýnda kendisine ulaþtýrýldýðýný ve düþüncelerini ilettiðini söyledi bize.
Vizyon belgesinin muhtevasýna baktýðýnýzda da, hazýrlýk safhasýnda partinin bütün beyinlerinin seferber olmasýna baktýðýnýzda da ve tabii Tayyip Bey’in “Cumhurbaþkanlýðý’nýn içini nasýl dolduracaðýna” dair yaklaþýmýna baktýðýnýzda da Cumhurbaþkanlýðý ile Hükümet’in adeta iç içe çalýþacaðý gibi bir durumu görüyorsunuz. Yani bu formülde Cumhurbaþkaný’nýn icrada etkili olabilmesi için Hükümet’in onunla ya da onun Hükümetle uyum içinde olmasý kaçýnýlmaz.
Burada da anahtar rol, Baþbakan’a düþüyor. Hem güçlü olacak, partiyi 2015 seçimlerine götürecek, bunun için güçlü olduðuna dair halkta inanç oluþturacak vs. hem de Cumhurbaþkaný ile uyum içinde çalýþacak.
Mesela sayýn Bakan “Geçici izlenimi verecek bir Baþbakan olmaz” dedi. “Yani 2015 seçimlerine kadar biri, ondan sonra bir baþkasý... Bu peþinen Baþbakan’ýn zaaf içine itilmesi olur.”
Üç dönem uygulamasý, genel baþkanla baþbakanýn ayný kiþiler olmasý, bunlar da zaten Tayyip Bey’in kriterleri arasýnda...
Ben “Baþbakan’ýn kiþiliði ile ilgili kamuoyundaki algý da önemli” dedim. Bakan bütün bunlarýn dikkate alýnmasý gerektiði görüþünde. Bakan, baþlangýçta “Üç dönem kalksaydý, parlamenter sistem devam etseydi, Cumhurbaþkanlýðýnýn yetkileri seçimle gelse bile sembolik nitelikte olsaydý...” gibi düþüncelerini de bizimle paylaþtý ama, artýk bunlar geride kalmýþtý.