Kamuoyu araþtýrma þirketleri diyor ki, “Siyasi zemin, yeni partilere müsait deðil...”
Bu genellemeden çýkarmamýz gereken sonuç þu: Ýdeolojik ayrýþma muhkem bir hale geldi ve siyasi zemin buna göre þekillendi, dolayýsýyla yeni partilerin tutunmalarý zor görünüyor.
Basit bir “karþýlaþtýrma”yla bile anlaþýlabilecek bir durum bu.
Daha ötesini söylüyor kamuoyu araþtýrma þirketleri:
Kurulan son parti (Ahmet Davutoðlu’nun partisi oluyor bu) ve kurulmasý kararlaþtýrýlan Ali Babacan’ýn partisinin halktaki oy karþýlýðý yüzde 0,6.
Yani, binde altý...
Bu performanslarýyla Davutoðlu ve Babacan’ýn partileri, söylemesi ayýptýr, Saadet Partisi’nin gerisinde kalýyorlar.
Hatta, Perinçek’in Vatan Partisi’nin gerisinde kalýyorlar.
Ecevit’in DSP’siyle yarýþabilirler...
Dolunay Partisi’yle filan...
Hal böyle iken, yani bu iki partinin varlýðý siyaset rasyonalitesine uygun deðilken, lider kadrosunda bulunan Sayýn Ali Babacan ve Sayýn Ahmet Davutoðlu neden gereksiz bir inatlaþma içindeler?
Ne elde edecekler?
Neyi kanýtlamýþ ya da tanýtlamýþ olacaklar.
AK Parti’den yüzde 1 (hadi elimizi bol tutalým, yüzde 2) oy azaltmak dýþýnda ellerine ne geçecek?
Hadi Ali Babacan’ý anlýyoruz... AK Parti’nin ideolojik tabanýyla bir gönül iliþkisi kurmadý... Hatta AK Partili gibi bile görünmedi... Daha çok, Batýlý çevrelerin “takdirine” oynadý ve sonunda göze girmeyi baþardý...
Teknik bir eleman...
Elinde “teknik çözümler” var: Örneðin, Batýlýlar “yüksek faiz” diyor, Babacan da “yüksek faiz” diyor...
Bu yönüyle aranan bir eleman...
Peki, Davutoðlu’na ne demeli?
Elinde, FETÖ’cülerin de sýklýkla dile getirdiði çözüm önerilerinden baþka ne var?
Örneðin, bir “ekonomik programa” sahip mi?
Ýktidara geldiðinde bizi nasýl uçuracak?
Kendisi ayný zamanda bir “dýþ politika” uzmaný ve stratejik derinlikten bakýyor.
Doðu Akdeniz’deki varlýðýmýz (ve gerilim) hakkýnda ne düþünüyor?
Suriye’nin kuzeyinde tasarlanan “terör koridoru”nu parçalamamýz isabetli olmuþ mudur? Barýþ Pýnarý harekâtýna nasýl bakýyor? Yoksa “Kobani’ye selam olsun...” demeye devam mý ediyor?
S-400 gerilimi ne olacak? Gelecek Partisi’nin, bu gerilimin geleceði konusundaki düþüncesi nedir?
Bunlarý bilmiyoruz...
Partinin kuruluþ bildirgesini satýr satýr okuduk, Türkiye’nin temel problemleri konusunda Davutoðlu’nun ne düþündüðünü ve bundan sonra ne “eyleyeceðini” öðrenemedik.
Biraz “suskun” ve “içe dönük” bir arkadaþ.
Ne yaþýyorsa, “içinde” yaþýyor ve bunu kamuoyuyla (hatta parti kurullarýyla) paylaþmýyor.
Biraz da “tahrifçi” galiba... (“Yalancý” dememeye çalýþýyorum.)
Kendisine “Niçin parti kurdunuz ya da ayrý baþ çektiniz?” diye sorulduðunda, “Beni kapýnýn önüne koydular” cevabýný vermiþti. Oysa, daha öncesinden, aslanlar gibi istifa ettiðini açýklamýþtý. Hem aslanlar gibi istifa etmek, hem kapýnýn önüne konulmak nasýl mümkün olabiliyor?
Yani, kapýnýn önüne konulduðu için parti kurmuþ...
Oysa biz Davutoðlu’nu üç yýldýr “hazýrlýk” halinde izliyoruz. Üç yýldýr, “ilan edilmemiþ parti genel baþkaný” gibi Anadolu’yu dolaþýyor, Ýstanbul ve Ankara’daki “belirlenmiþ” adreslerde toplantýlar düzenliyor. Öyle ki, medyasýný bile üç yýl öncesinden kurdu...
Demek ki, yarasý derin...
Ýyi de, ben de bunu anlamýyorum...
Seni danýþmanlýktan Dýþiþleri Bakanlýðý’na, Dýþiþleri Bakanlýðý’ndan Baþbakanlýða taþýmýþ bir kiþiye olan düþmanlýðýnýn esbabý nedir?